08.

1K 54 4
                                    

Evden çıktığımda kardeşimi kanlar içinde yerde buldum. Eli karnındaydı ve yanındam şelale gibi kan akıyordu.

"Esra!"
Hemen yanına koşup başımı kucağıma yasladım. "İyisin biliyorum. Hiç bişey olmadı." Esra acıdan inleyip kanlı eliyle bileğime tutumdu.

"Anne! Ambulans çağır!"

Diye çığlık artım ve kollarımda yatan kardeşime sıkıca sarıldım. "İyileşeceksin ablam. Her şey çok güzel olacak. Ben çukura dönerim ne istiyorsan yaparım ama nolursun gitme.."
Göz yaşlarım Esranın kanlı kazağına damladı.

Arkamda bir araba durunca nefesim daha da hızlandı, ne yapacağımı şaşırdım. Bir kaç kez kornayı çaldı ama hala kıpırdamadım.

"Kızım sen–"

Kafamı adamın tarafına çevirdiğimde Akını gördüm.
"Bana yardım et." İmdat çağrışım kısık sesle ağzımdan çıktı. Akın hemen Esrayı kucakladı ve arabasına yatırdı. Ben kardeşimle arkada konuşuyordum. Gitme ablam, beni yalnız bırakma ablam.. ama gözleri gittikçe kapanıyordu. İçimden her bildiğim duayı okuyordum. Akının araba sürüşü bile psikopatçaydı, ama o an buna şükrediyordum.

Bir kaç kez arkasını dönüp bize baktı. Esra gözlerini tamamen kapatmıştı ama nefes alıp verdiğini hissediyordum, çok zayıfsa da hala nefes alıyordu.
Esra savaşır, biliyorum. Güçlü kızdır o.
Her Demirkan kadını güçlüdür.
Annemizden öyle gördük.

Hastanede Esrayı hemen ameliyata aldılar. Akın telefonda konuştuktan sonra yanıma geldi. Ben ise ne yapacağımı bilmiyordum. Ellerimi kendi ellerine aldığında korkudam bir adım geriye zıpladım.

"Tamam- Bişey yok, gel ellerini yıkayalım."

Ellerim Esranın kanından yapış yapış olmuştu. Onun kanını gördüğümde nefesim kesildi yine, korkuyla Akının gözlerine baktım. "Gel." Güçlü kollarıyla beni lavaboya kadar götürdü. Ellerimin üstünden sıcak suyu akıttı sonra sabunladı ve ben bu sürede sakinleşmeye başlamıştım.

Sonunda bütün cesaretimi toplayıp önümdeki aynaya baktım. Makyajım akmıştı, kıyafetlerim kana bulaşmıştı ve yüzümde bile kan izleri vardı.
Uzun lafın kısası: Mahvolmuştum.

Akın Koçovalı şu an ellerimi yıkıyordu, çok garip görünüyorduk. Sessizce yine boynumu eğdim. Akına bakmak için yüzüm yoktu, fakat etrafıma baksam yineden paniklerdim.

"Akın!"

Arkamı döndüğümde Yamaç abi bize doğru koşuyordu, arkasından Annem geldi. Yamaçın ne işi vardı burda? "Kardeşin mi?" Diye sordu bana, bende başımla onayladım. Annem bana sarıldığında yine göz yaşlarım akmaya başladı. Keşke gitseydim. Ben kalmasaydım bütün bunlar yaşanmazdı. Esra şimdi evde sıcacık yatağında uyuyor olurdu...

Çukurunda bir çiçekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin