"Asla! Bizim aramızda bişey yok!" Kıza baktım. Yüzü bir yerden tanıdık geliyordu ama tam çıkaramıyordum. "Sana soran mı oldu?" Diye tısladım kıza. Akın beni kolumdan çekip kızdan uzaklaştırdı. Bu huyundan nefret ediyordum!
"Ne yapıyorsun sen?" Kaşlarımı kaldırdım. "Ben mi? Asıl sen ne yapıyorsun?" Susmayacağım. Akınsa Akın, ben ne tiplerle uğraştım. Sevgilimle mi idare edemeyeceğim? "Bu kız Songülün kardeşi!" Songül? Songül kimdi? Sonra jeton düştü. "Ee? Senden ne istiyor?" Akın ellerini yüzünden geçirdi. "Yardım. Yardım istedi, tamam mı? Kız benim yüzümden Çukurdan çıkarıldı, hayatı mahvoldu, şimdi kardeşi yardım istiyor." Sustum. "Sana hala kızgınım." Akın bana kahkaha attı. "Neden?"
Bide soruyor utanmadan! Göğüsünden itmeye başladım onu. "Beni hayvan gibi bir odaya kitledin! Eve kitledin ya! Sen benim işlerime karışamazsın!" Akın ellerimi tutup beni kendisine çekti.
"Karışırım." Kışkırtmakta on numaraydı valla. "Çünkü seviyorum." Kaşlarımı çattım. "Sana bişey olmasın diye yaptım. Güvende ol diye." Ellerimi yavaşça Akından çözdüm. "Ben o evde kalmam Akın." Başka söyleyecek bişey yoktu. "Benim için kalmaz mısın?" Gözlerimi devirdim. O evde herkes her şeye maydanoz oluyordu! Ne var yani ben Annemle kalsam? Kendime ait bir odam var ve ne zaman istesem çıkıp geliyordum."Bir şartım var." Akının gözleri parlamaya başladı. "İstediğim zaman çıkabilirim." Hemen onaylayıp bana sarıldı. Akının kollarında rahatladım. Ona sarılmayı özlemişim.
Ayrıldığımızda bana bakıp yaramazca sırıttı. "Gerçekten onyedi yaşında kızı mı kıskandım?" Gülerek omuzuna yumruk attım. "Kıskandım kimse sana benim gibi dokunamaz Akın Koçovalı." Devam yürümek istedim ama Akın izin vermedi. "Aynısı sanada geçerli Açelya Koçovalı." Koçovalı mı? Bişey demek için ağızımı açtım, Akın fırsattı eline geçirdi ve beni öptü.El ele çukuru dolaşıyorduk ve konuşuyorduk. En anlamsız konulardan çok derin konulara girdik ve sonra evlenme konusunda takıldık. "Benimle evlenir misin?" Diye sordu Akın. Aniden yürümeyi bıraktım. Bu bir teklif miydi şimdi? Akın ne dediğini yeni fark etti. "Yok! Yani offf!" Gerçek bir teklif olmadığını fark edince rahatladım. Buna çok erkendi. Akının tepkisine güldüm ve yürümeye devam ettik.
"Bak teklif etmiyorum ama benimle bir hayatı hayal edebiliyor musun?" Yandan Akına baktım. Bu soruyu gerçekten soruyor muydu? "Edemiyorum." Diye yalan attım. Akın açık ağızla bana bakakaldı. "Salağım, edemiyorsam niye seninle birlikte olayım?" Akın rahatladı ve gülerek başını salladı.
Biz nereye gidiyorduk aslında?"Burası neresi?" Bir kulübenin önünde durduk. Aliçonun kulübesine benziyordu ama daha temiz yani. "Bi arkadaşımındı, şimdi benim." Akın beni içeri çekti ve gerçekten çok tatlı bi yerdi. Köşede yatak vardı, küçük bir buzdolabı, televizyon bile vardı. Çalışıyor mu bu acaba? "Hangi arkadaşın yeriydi?" Akın bir süre sustu. "Kutay." Omzumu silktim. Kutay diye birsini tanımıyordum. Kitaplara baktım ve gerçekten şaşırdım. Akının kitap kurdu olduğunu bilmiyordum.
"Beğendim burayı. Ben burda kalabilir miyim?" Akın onayladı. "İstediğin zaman gel kal." Gülümsedim ve birden Akına sarıldım. "Seni çok seviyorum." Yanağına bir öpücük attım ve ondan ayrıldım. Neden yaptığımı bende bilmiyordum, içimden geldi sadece.
Akın televizyonu açmaya çalıştı o arada ben buzdolaptan iki bira aldım ve dolaplarda şekerli ne varsa masaya topladım. Akınla yatağa oturduk ve televizyon izledik. Sadakatsız denen bir dizi oynuyordu. Çok heyecanlıydı ama Akın eliyle bacağımı okşayınca konsantre olamıyordum. Rahatlamak için biramdan bir yudum aldım ama çare yoktu. Eli orda oldu sürece ben rahatlayamazdım. "Kızardın yine domates." Yüzümü Akına çevirdim. "Senin yüzünden." Diye tısladım. Akın güldü ama sevindiğini fark ettim.
"Zaten sadece benim yüzümden yan." Fısıldadı kulağıma. Dudağımı ısırarak içimdeki fırtınaları zapt etmeye çalışıyordum. Akınla göz göze geldik. Gözleri karardı yine. "Yanarım." Diyip dudaklarımızı birleştirdim. Alkol beynime çıkmıştı ve aklım her şeye kapandı, Akına hariç...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çukurunda bir çiçek
Ficção AdolescenteOndört tane sıktım. Neden sıktım biliyor musun sen? Eğlencenin ortasında bi ses geldi. Ben varım, Nihat var, Songül var. Songülü almış babası, benim Songülümü,almış babası çıkarmış Çukurdan. Çok uzağa götürmüş, ben naptım ya? Ben naptım ona? Vurdu...