Üç haftadır Akın ile beraberdik. Çok garip değil mi? Onun yüzünden çukurdan gitmiştim, ondan nefret etmiştim ve şimdi beni en iyi tanıyan insan o oldu. Mahallede büyük haber hemen başını alıp gitti. Herkes bana gelin hanım diye seslenmeye başlamıştı ve ben buna hala alışamıyordum.
Karaca ise hala Azerin evindeydi. Cumali abinin haberi olunca duyunca çılgına döndü, bütün Çukuru toplayıp Azerin evine gitti, fakat kendi yeğeni karşına çıkınca bişey yapamadan geri döndü.
Akın ile Yamaçın arası iyileşmeye başlamıştı yine, çok gururlu olduğu için kimseye belli etmiyordu, ama Akın gerçekten pişmandı yaptığından."Müsade var mı?"
Diye kahvenin kapısını ve bir cevap beklemedem içeriye girdim.
"Vayyy gelin hanım gel tabi."
Cumali abinin bana verdiği isimden dolayı yanaklarım domates rengine dönüştü. Kahvede sadece o vardı ve kendi kendime bulmaca çözmeye çalışıyordu. Yanına oturup bulmacaya bakıp yardım etmeye çalıştım.
"Mahmut hoca bu! Oyuncunun ismi neydi ya?" Hafif bir kankayla masadan kalktım. "Münir Özkul." Cumali abi hevesle ismi yazıverdi. "Vayy bee! Senin nesil Mahmut hocayı biliyor muydu?" - "Ayıp ediyorsun abi." Güldükten sonra çay koymaya geçtim ve tam o anda Kahveye Selim abi ile Akın girdi.
Akın beni görünce bana göz kırptı, hemen boynumu eğip herkesin çaylarını doldurdum. Utangaç bi halle çayları masaya koyup Akının yanına oturdum. Yamaç ile Salih gelince komple oldu ortam ve ben çıkmak istedim ama Yamaç ani beni durdurdu.
İşleri konuşmaya başladılar.Kendimle baya gurur duyuyordum. Damla abladan hariç hangi kadın kahvede erkeklerle mahalle işleri konuşmuş ki? Dikkatli dinliyordum ama bir soru aklımdan çıkmıyordu- neden?
Neden burdaydım?"Çağatay mıdır nedir niye önemsiyoruz ki bunu? Sıkayım kafasına gitsin."
Cumali abinin tepkisine hafifçe sırıttım ama Yamaç abinin ciddi ifadesini görünce hemen gülümseyi yüzümden sildim.
"O iş öyle değil abi."
Yamaç bana doğru dönünce sorumun cevabımı aldım."Ben hukuk okurken bu Erdenetler her sene bir organizasyonu yönetti ve ne kadar güçlü olduklarını orda fark ettim. Çağatay kendini en iyi tarafından gösterdi yani bütün İstanbul bu adama saygı duyuyor, ben sandımki iyi bu adam her şeyi kendi kurdu, yanıldım. Uyuşturucu satıyormuş."
"Al işte."
Dedi Yamaç abi ve sandalyesine yaslandı.
"Bekle, sen hukuk mu okudun?" Salihin şaşkın sorusuna onayladım. "Evet. Okudum." Cumali abi gülmeye başladı. "Sadece gelimiz değil avukatımızda olacak." Abiler yine bir plan kurmaya çalıştılar.Beni ve Akını ilgilendiren bişey yoktu bu yüzden müsade alıp kahveden çıktık.
Akınım elini tutup onu arkamdan çekmek istedim ama yerinden oynamadı bile. Ne oldu şimdi? Ciddi bir ifade vardı yüzünde, sanki bana kızgın gibiydi. "Bişey mi yaptım?" Akın ellerini yanaklarımı koyup derince gözlerime baktı"Bu işlere karışma."
Gözlerimi devirerek bendem ne istediğini umursamadım bile.
"Söz ver Açelya."
"Akın biz seninle aynı işleri yapmadık mı?"
Bu laftam sonra Akın iyice bi gerildi, ilk kavgamız geliyordu sanki."Bu başka Açelya. Kendin dedin Erdentler çok güçlü ve Azerden daha çok tehlikeli. Onların acıması yok!" Gözlerine bakıp onayladım. Tamam haklıydı.
"Söz, uzak duracağım." Akın tepkime baya şaşırdı. Bende şaşırdım gerçi. Ama aşk bu değil mi? Sevdiğin kişi için bazı şeylerden vazgeçmek."Tamam barıştık mı?" Akın gülümseyerek bana sıkıca sarıldı. "Barıştık çiçeğim."
Çiçeğim demesine sevindim, sevindim mi? İçimde fırtınalar kopuyordu. Bu benim ilk ilişkimdi ve Akın benim ilk sevgilimdi. Nasıl davranacağımı yada ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Akın ise her şeyi biliyordu, o her ilk anı Songülle yaşamıştı.
Neyse ya, kıskanç tribi atmayacaktım herhalde."Ha bu arada unuttum söylemeye- bizimkiler seni bu akşam yemeğe bekliyorlar."
Kalbim bir anlık durdu. Ne demek söylemeye unuttum, böyle bişey unutulur mu ya?
Selim abi Akını yine kahveye çağırdı."Akın! Akın buraya gel!"
Fısıldayarak erkek arkadaşıma bağırmaya çalıştım ama o sadece sırıtarak kahveye ilerledi.
"Akın şaka yapıyorsun dimi?"
"Sekizde hazır ol!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çukurunda bir çiçek
Novela JuvenilOndört tane sıktım. Neden sıktım biliyor musun sen? Eğlencenin ortasında bi ses geldi. Ben varım, Nihat var, Songül var. Songülü almış babası, benim Songülümü,almış babası çıkarmış Çukurdan. Çok uzağa götürmüş, ben naptım ya? Ben naptım ona? Vurdu...