17.

623 38 1
                                    

Karacanın odasındaydım ve onun kıyafetlerini giymiştim. Çok garipti. Sanki onun yerini alıyordum..
"Bi ihtiyaçın var mı?" Saadet abla sordu bana. "Diş fırçası var mı?" Saadet abla güldü ve bana birazdan getireceğini söyledi. Yatağa oturdum ve etrafa bakındım. Çok kitap vardı bu odada. Karacanın okuduğunu bilmiyordum. Ama ne yapsın bütün gün evde, tabi yapacak bişey bulacak.

Kapı tıkladı. Saadet abla diş fırçayı getirmiştir. Kapıyı açınca Saadet ablayı değil Akını karşımda buldum. Akın hemen odaya daldı ve kapıyı kapattı. "Akın! Delirdin mi?!" Yine bir bela açacak başımıza!Akın yaramaz çocuk gibi sırıttı ve beni öpmeye başladı. Başda yavaştı ama gittikçe sertleşti. Beni duvara dayadı ama dudaklarını asla benden ayırmadı. Elim saçına dolandı. Saçi yumuşacaktı!

Kapı tıkaldı "Açelya?"
Bir an gözümü açtım ve Akından ayrıldım. Ne bok yiyeceğim ben?! Akın kapının arkasına saklandı. Eliyle ağızını kapattı, pislik ya! "Teşekkür ederim Saadet abla." Saadet abla biraz şaşkın bana baktı ama sonra gitti. Umarım bişey fark etmemiştir.

Rahatça kapıyı kapatıp Akına döndüm. Gülmekten ölmemek için kendini zor tutuyordu. "Deli!" Akın arkadan belime sarıldı. "Sensin deli."
"Allah Allah" Akın biraz güldü ve beni kendisine doğru çevirip alnını alnıma dayadı. "Çok güzelsin." Güldüm. "Eyvallah abi." Akın gülmedi. Ciddi kaldı.

"Gerçekten. Tamam o elbiseyle de çok güzeldin, ama şimdi.. Makyajsız, toplu saçlarla.." İçimde fırtınalar koptu. Gerçekten böyle mi görüyordu beni?

"Seni her akşam böyle görmek isterdim." Yanaklarım yanmaya başladı yine. Akında çok tatlı görünüyordu. Takım elbise yoktu üstünde. Siyah bir kazak ve gri bir eşofman. "Siyah sana baya yakışıyor." Elimi göğüsüne koydum. Kalbi ne kadar hızlı çarpıyordu. Benim yüzümden mi? "Hadi yatalım." Akın yatağa girdi. "Pardon?" Akına şaşkınca baktım. "Kalk. Doğru yatağına!" Akın ofladı, ama ben onu kolundan çektim. "Ne var ya? Beni İstemiyor musun?" Elimi yanağına koydum. "Akın, tamam biz beraber çok şey yaptık adam vurduk falan da.. bu biraz erken değil mi sence?" Bana gülümsedi. "Tamam. İyi geceler, domatesim." Ne? Domates mi? Dudaklarını yanağıma koyduğunda sakalları beni gıdıklıyordu. Akın odamdan çıkınca hemen aynaya baktım. Gerçekten domatese benziyordum! Ama onun yüzünden, ben zaten sadece onun yüzünden kızarıyorum.

Gece uyurken kapım açıldı. Kimdi bu gecenin ortasında? "Akın?" - "Şşt uyu sen." Uff illa başımıza bela açacaktı bu mal, ama şu an hiç umursamıyordum. Çok uykum vardı. Akın yanıma yattı. "Biraz kaysana." Dalgamı geçiyordu? "Oldu ya, gel yatağıma çök bide emir ver." Akının gülüşünü duydukça Gözlerimi açtım ve ona doğru döndüm. "Ne yapıyorsun Akın?" - "Sensiz uyuyamadım." Akın herkese sert davranır, sadece konu ben olunca yumuşuyordu. Buna çok seviniyordum. Akın kolay kolay kimseye açılmaz, zayıf noktalarını göstermez. Bana gösterdi. Güveniyordu bana..ben de ona.
"İyi geceler." Koynuna girdim ve Akının kolu bana sarıldı. Öyle uyuduk..

Sabah kalkınca Akın yanımda yoktu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sabah kalkınca Akın yanımda yoktu. Telefonuma baktım ve daha çok erken olduğunu fark ettim. Neyse ya, kalkayım bari. Üstüme değiştirdim ve yüzüme su çarptım. Mutfakta Saadet abla ile İdris vardı. "Gün aydın abla." - "Gün aydın gelin hanım." Yine tırstım bu isime. Galiba hiç alışamayacağım. "Dün gece aşırı parfüm kokuyordu odan." Parfüm mü? Allah kar etsin Akın! Saadet ablaya açık gözlerle baktım, ama o gülmeye başladı. "Kimseye söylemem." Gözünü kırpıp İdrise yemek verdi.
Oh be...

Saadet ile Damla abla kahvaltıyı hazırlarken ben İdrisle ilgilenmiyordum. Çok tatlıydı! Minnoş minnoş ayakları vardı! Arkama baktığımda Akını beni izlerken yakaladım. "Senden iyi anne olur." Buna soğukça güldüm. "Yok ya istemem." İdrisi kucakladım ve Akına döndüm. "Çok yakıştı ama."- "İstemiyorum." Akın buna baya bozuldu. "Merak etme ben seni ikna ederim." Gözlerimi devirdim. "Benden bir çocuk bekliyorsam şimdi ayrılalım çünkü bu hayatta olmayacak Akın!" Bu tartışılacak bir konu değildi. Asla bir anne olmak istemiyordum. Esrayı kaybettiğim bana yetti.
"Günaydın gelin!" Salih abi girdi salona. "Günaydın." İdrisi ona verdim ve mutfağa geçtim.

Kahvaltıda herkes çok iyi bir moddaydı. Yemekten sonra eve gitmek istedim. Akınsız. "Açelya kızım, seni ne zaman istemeye gelelim?" Sultan anne sordu bana. Çayımdan büyük bir yudum almıştım ama bunu duyunca çay resmen boğazımda kaldı ve öksürmeye başladım. "Helal helal!"
Sakinleştim ve Sultan Aneye baktım. Akın niye bir şey demiyordu? "Anne daha çok erken, değil mi?" İlk kez Ayşenin dediğine katıldım. "Anne." Akın tısladı. O niye karışıyordu ki?! Ayağımla onun bacağına çarptım. "Biz biraz daha beklemek istiyoruz, değil mi Akın?" Akın bana katıldı. "İyi madem, ama seni tuttum!" Damla abla bana göz kırptı. "Vallah bende. Çok delikanlı kız!" Salih abi destekledi beni..

Çukurunda bir çiçekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin