18.

554 35 2
                                    

"Ben seni eve götür-"

"İstemez."

Akının omuzuna çarpıp yanından geçtiğimde beni elimden tuttu ve durdurdu. "Ne oluyor sana? Şu evlene konusuna mı bozuldun?"

Ofladım ve elimi ondan ayırmaya çalıştım ama Akın dahda sert sıktı elimi. "Ondan değil Akın ben sadece-" - "Sadece ne Açelya? Yok ben anlamıyorum. Bir anda çok aşık davranıyorsun ama bir baktım trip atıyorsun, ne yani? Benim çocukların annesi sen ol istiyorum diye mi bozuldun?!" Gözlerim doldu. "Bırak beni." Fısıldadım. "Bırakmıyorum." Gözümden bir damla aktı. "Sen neden ağlıyorsun?" Şimdi sesi yumuşadı. "Esra'ya gidecem, bırakar mısın beni?" Akın elimi sonunda bıraktı.
-
Esranın mezarında oturup çiçeklerle oynuyordum. Gözümden bi yaş aktı. Suçu kendime veriyordum. Ben kalmasaydım Esra yaşıyor olacaktı. Hiç geri dönmeseydim keşke. Tamam Akını buldum, ama kardeşimi kaybettim. Bide Akın çok zor bir insan, onunla olur mu ki?

"Çok özlüyorsun."
Yanıma Yamaç abi oturdu. "Seni ilk gördüğümde şaşırmıştım, hatırlıyor musun?" Bişey demeden onayladım. Yamaç abi Koçovalı Mezarlığına gösterdi. "Benim eşim, Sena, sen ona çok benziyorsun. Orda yatıyor." Gözleri doldu. "Başın sağolsun." Yamaç bana baktı. "Hiç geçmiyor Açelya ama burda oturup ağlamakta kardeşini geri getirmeyecek." Söyledikleri beni kızdırdı, ama haklıydı. "Yardım edeyim size! Bende bir şey yapmak istiyorum."

Yamaç abi bana baktı ama bi şey demedi. Kendiyle savaştaydı. Beni o işlere bulaştırmak istemedi ama öbür yanda da çok çaresizdi.

"Abi ben hukuk okurken Üniversite bize davetiye dağıtırlardı. Erdenet ailesi her sene bi hayır kurumu organize ederdi."

Şimdi abi bana kocaman gözlerle bakakaldı.
"İçeriye girebilir misin?"

"Girerim."

"Ne zaman bu? Hangi günde bi öğren-" Telefonuma çıkardım ve hemen internetten tarihi buldum.
"Yarın akşam." Yamaç abi elleriyle yüzünden geçti.

"İyi madem- Ama Açelya, gireceksin bakacaksın çıkacaksın. Ve Akına bir kelime etmeyeceksin."

Çukurunda bir çiçekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin