-iki hafta sonra-
Bugün çok yorucuydu. Aş evine indik orda bir kaç saat kaldık sonra tüm evi temizledik. Akın ve abiler bütün gün mahallede yoktular. Erdenetlerin mallarını alacağız demişti Akın. Hayırlısı işte.
Duştan çıktım ve telefonumu alıp Annemi aradım.
Son günlerde çok konuşuyorduk. Artık kendimi de suçlamıyordum, yani tüm suç bende değildi.
Annem yarın bize yemeğe gelecekti ve ben çok heyecanlıydım. Koçovalılar benim Annemle tanışıyordu!Tam telefonu kapattığım an bir silah patladı. Ne oluyordu lan?! Hemen çekmeceden silahımı aldım ve yukarı çıktım. Camlar patlıyordu, İdrisin ağlayışı tüm evi doldurdu. Sultan anne korkuyordu ama sakin olmaya çalışıyordu. Herkes kilere indi ama ben ile Damla abla yukarda kaldık.
"Abla emanetin var-" Damla abla silahını çekti ve bana gösterdi. Biz camlardan adamlara sıktık ama çoktular, onları daha fazla idare edemezdik. Mutfaktan dışarı baktım. Korumalarda harcanmış. Siktir!
Mermilerim bitmek üzereydi. Tamam çıkacağım, silah alacağım, gireceğim. Bu kadar basit. Besmele çektim ve kapıdan dışarı koştum. Bir yaralı adamın elinden silahı aldım ve geri koşarken omuzuma kurşun girdi.
"Açelya!"Damla abla beni hemen içeri çekti ve arkamdan kapıyı kapattı. "İyimisin?" Beyaz tişörtümde kan lekesi çıkıyordu. Adrenalinden dolayı çok acı hissetmedim. Biraz yanıyordu ama daha fazlasına alışıktım. Birden kapı açıldı.
Salih abi!
"Siz niye aşağıda değilsiniz?!" Damla abla ile bi bakıştık. "Aşağıda olsaydık çoktan girmişlerdi eve!" Tamam kavga zamanı değil şimdi! Üçümüzde bahçeye koştuk abilere yardım etmek için.Adamların çoğunu indirmiştiler.
Ben omuzumu tutarak arka bahçeye indiğimde Akını gördüm. Arkasında biri vardı ama Akın adamı görmedi. Silahımı çektim hemen o herifi vurdum.Akın arkasına baktı sonra gözü omuzuma takıldı. Koşarak bana doğru geldi. "Gel hastaneye gidiyoruz!" - "Bi teşekkür etseydin sevgiline." Akın durdu ve ciddi bir ifadeyle gözlerimin içine baktı. "Teşekkür ederim, şimdi benimle hastaneye gelir misin çünkü omuzunda kurşun var."
Arabada acıyı yeni fark ediyordum. Siktir, vurulmak bu kadar mı acıyordu? Çok hafife almıştım ya, amerikan filimlerin amına koyayım ben!-
Hastanede bir yatakta yatıyordum. Omuzum iyidi ama doktor benimle konuşmak istedi. Bekle bekleye ağaç oldum. Akını eve yolladım, annesine ve kardeşine baksın diye.
"Açelya hanım!" Doktor girdi odaya. Nihayet!
"Sizinle konuşmak istedim çünkü.." Çünkü ne? "Omuzunuz iyi ama daha fazla kan kaybetseydiniz bebeği de kaybederdiniz." Bebek mi?! "Bebeği?" Doktor şaşırdı. "Açelya hanım siz iki haftalık hamilesiniz." Başım patlıyacak gibiydi. Nasıl hamileydim ya? Akın ile ben sadece bir defa..Şansıma tüküreyim!
"Hayırlı olsun, eve dönebilirsiniz."
Montumu giyip hızlıca hastaneden çıktım. Elim sürekli karnımdaydı. İçimde bir çocuk büyüyordu. Akının çocuğu.Düşünmek istemiyordum bile. Aklıma gelince midem bulanıyordu. Benden anne olmaz ki, ben yarım saat önce vuruldum. Benden iyi bir anne olur mu?! Bir anda kusasım geldi. Yolun kenarında durdum ve içimde ne varsa döktüm. Ağızımı sildim ve yavaşça yürümeye devam ettim.
Döndüğümde Akın bana sarıldı. "İysin?" Ben gülümsedim ve onayladım. Akına söyleyemezdim. Bu çocuğu ister mi? İster. Çok ister, ama ben istemiyorum. Ben anne olmak istemiyorum. Kimseye bişey demden yatağa yattım.
Karnıma sarıldım ve göz yaşlarım yastığa damladı. Ne yapacaktım? Akından gizlice aldırsam ona büyük bi yalan söylemiş olurum, bide çocuğun bir günahı yoktu ki.
Her şey benim yüzümden.
Akına söylesem sevinçten çıldırır. Ama ya ben? Ben kaldıramam bu yükü. Ayşe hanımın torunu ben taşıyordum. Sultan annenin ve İdris babanın torunun çocuğunu ben taşıyordum.Bu ailenin bir parçası karnımda büyüyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çukurunda bir çiçek
Teen FictionOndört tane sıktım. Neden sıktım biliyor musun sen? Eğlencenin ortasında bi ses geldi. Ben varım, Nihat var, Songül var. Songülü almış babası, benim Songülümü,almış babası çıkarmış Çukurdan. Çok uzağa götürmüş, ben naptım ya? Ben naptım ona? Vurdu...