35

1.5K 100 9
                                    

"Doğa ders bitti kuzum hadi gidelim."

Tuğçe ne zamandır bana sesleniyor haberim yoktu. Son sözüyle kendime gelmiştim. Kitaplarımı toplayıp önden sınıftan çıktım. Kapıda bizi bekleyen Tunç önüme geçip beni durdurdu.

"Doğa? Tuğçe nerede?"

Önüme bakıp cevap vermeden yanından geçtim. Tuğçe'nin arkadan sesini duymuştum. Kendimi dışarıya attığımda soğuk havanın oksijenini iyice içime çektim. Sanki ders boyunca nefes almamışım gibiydi. Hafif hafif kar atıştırırken başımı eğip yürümeye devam ettim.

Gözümün önüne eski halim gelmişti. Okulun bahçesinde yürürken kim bana zorbalık edecek diye korkarak yürüyordum. Şimdi ise kimse beni tanımıyor ben kimseyi tanımıyordum. Bana zorbalık eden kimse yoktu. Rahattım, korkmuyordum. Ama masumluğumu kaybetmiş ve mutsuzdum.

O gün ona çarpmasaydım hayatım bambaşka olabilirdi. Mutlu olabilirdim. Aşk kelimesiyle güzel, yaşattıklarıyla dayanılmaz bir acıydı. Sanki biri çakmağı çakmış ve kalbine atmıştı.

"Doğa?"

Tuğçe koşarak bana yetişmişti. Nefes nefese kalmıştı. Kolumdan tutup beni durdurduğunda etrafıma bakındım. Ne zaman buraya kadar gelmiştim bilmiyordum.

"Sürekli benden kaçamazsın."

Nefesini düzene sokup karşımda dikilmişti. Güçlü durmaya çalışıyordum ama eskisinden daha da zordu. Olduğum yere çöküp yüreğim acıyor diye bağırarak ağlamak istiyordum.

"Bak biz arkadaşız. Eğer üzüleceksen beraber üzüleceğiz. Güleceksen beraber güleceğiz. Arkadaşlar bunun için vardır. Ben duygularımı hiç bir zaman senden saklamadım. Sende acını benden saklama. Ver bir parça da bana beraber çekelim."

Dolu gözlerimi ona yöneltip gülümsedim. İlk arkadaşım ve hiç bir zaman beni yarı yolda bırakmayacak tek insandı. Yanımda olduğu için ona minnettardım.

"B-Ben..." dedim. Boğazımda bir düğüm oluşmuş ve yutkunmamı engelliyordu.

"Kendime bir ev tutana kadar seninle k-kalabilir miyim?"

Yüzündeki tebessümün ardından elini yüzüme koyup gülümsedi.

"Tabi ki de kalabilirsin. Hemde istediğin kadar."

Boynuna sıkıca sarılıp başımı o siyah saçlarına gömdüm.

"Çok teşekkür ederim."

"Ne demek."

Göz yaşlarımı silmek için başımı kaldırdım. Etrafa bakınırken onu görmüştüm. Arabasına yaslanmış bizi izliyordu. Ne işi vardı burada? Hala peşimde olması tamamen yüzsüzlüktü.

Tuğçe beni kendinden ayırıp yüzüme baktı. Kaşları çatılmıştı. Baktığım yere baktığında yüz ifademin nedenini anlamıştı.

"Eğer istersen gidip ben konuşayım."

"Bizim onunla konuşacak bir şeyimiz yok. Lütfen gidelim."

"Rengin atmış Doğa. İyi değilsin. Beni burada bekle Tunç bizi eve bıraksın."

Başımı salladığımda Kartal'a bir kez daha bakıp hızlı adımlarla okula doğru gitti. Kartal yaslandığı arabasından doğrulduğunda arkamı dönüp bende Tuğçe'nin peşinden ilerledim.

Çok geçmeden kolumdan yakalayıp beni durdurmuştu. Elinden kurtulmaya çalışmak istesem de izin vermiyordu. Kendimi kımıldatmadan okula baktım.

"Ne istiyorsunuz?"

"Sadece yanlış anlaşılmayı düzeltmek istiyorum."

"Bunu yapmak zorunda değilsiniz."

ZEMHERİ (Kırık Hayaller Serisi I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin