60

1.1K 78 14
                                    

Kadının gözlerime minnettarca bakmasına katlanamayıp koşar adımlarla odama çıktım. Kapıyı sertçe kapatıp soluk soluğa karşıma baktım.

Burada kalmalarına izin vermem onları affettiğim anlamına gelmiyordu. Bu yaşıma kadar neler çektiğimi kimse bilmiyordu.

"Sana ona dokunmayacaksın demedim mi lan!"

Yüzümdeki o acı sızıyla başım sağa düşmüştü. Göz yaşlarıma engel olmaya çalışarak dişlerimi sıkarak müdüre baktım.

"Özür dilerim efendim. Bir daha yapmayacağım."

"Zaten bir daha yaparsan burada kalamazsın piç!"

"Ben piç değilim!"

Aynı yere bir kez daha vurup bacağıma tekme atarak odadan çıkmam için kükremişti.

"Annen baban olsaydı piç olmazdın! Şimdi defol git! Bir hafta boyunca tuvaletleri sen temizleyeceksin! Şerefsiz!"

"Kartal?"

Beynimin içindeki o anımdan kurtulup nefes nefese Doğa'ya döndüm. Korkarak bana bakıyordu. Hiç bir şey demeden boynuna sarılıp gözlerimi kapattım.

"İyi ki geldin... İyi ki..."

Ellerinin naifliğini sırtıma hissettiğimde içimdeki o savaştan çıkmıştım.

"Buradayım. Sen iyi misin?"

Ellerimi yanaklarına koyup dudağına küçük bir öpücük bıraktım.

"Değilim... Düşüncelerimden kurtulamıyorum."

Ellerimi yüzünden çekip tutarak beni yatağa götürdü. Yanıma oturup o güzel gülümsemesini yüzüne yerleştirdi.

"Bunu da atlatacağız. Bilmiyorum ama içimden bir his doğru söylediklerini söylüyor."

"Onlara inanacak kadar saf olma lütfen Doğa. Yalan söylüyor. Bensiz gayet mutluydular. Onları görüyordum. İzliyordum. Bensiz mutluydular. Sadece param için geldiler."

Başını olumsuz anlamda sallayarak eğdiğinde göğsünün titrediğini görmüştüm.

"En azından seni buldular. Ve açıklama yapmak için her şeye rağmen savaştılar. Bana baksana... Kendi babam beni kapının önüne attı. Onlar seni seviyorlar. Ve seni buldukları için mutlular."

"Onların senin ailenden bir farkı yok Doğa. İnan bana her şeyi ispatlayacağım. Burcu gözlerini nasıl korkuttuysa arkama saklanmak için geldiler."

"Şimdi bunları düşünmeyelim. Burcu kim? Yine geçmişin ayağımızın altına mı takılacak?"

"Burcu Özgür'ün kızı. Büyük ihtimal babasını öldürdüğüm için benden intikam almak isteyecek. Ama ben halledeceğim."

"Bu sefer kimse zarar görmeyecek değil mi?"

Başımı olumsuz anlamda sallayarak anlından öptüm.

"Görmeyecek. Sana söz veriyorum. Bu sefer kimseye bir şey olmayacak."

"Umarım olmaz."

Başını göğsüme çekip saçlarından öptüm. Yeniden aynı şeyleri yaşamayacaktım. Sevdiğime de yaşatmayacaktım. Bu yüzden hemen harekete geçmem gerekiyordu.

Kapı tıklanınca Doğa hemen benden uzaklaşmıştı. Daha gir dememi beklemeden o kadın içeriye girmişti.

"Ben sizi yalnız bırakayım."

Ayağa kalkınca elinden tutup tekrar oturttum. Dişlerimi sıkarak kadına baktım.

"Sizi burada kabul etmem senin benimle konuşacağın anlamına gelmiyor. Şimdi git!"

"Kartal konuşsanız daha iyi olur."

"Doğa!"

Elimi öpüp yanımdan kalktı. O kadına gülümseyip yanından geçip kapıyı kapattı. Kadın konuşmak için ağzını açtığında susmasını işaret ettim.

"Konuşma!"

Göz yaşlarıyla yanıma yaklaşıyordu. Yataktan kalkıp ondan uzaklaştım.

"Gelme! Sakın yaklaşma."

"Peki oğlum. Sen nasıl istersen. Ama bilmeni istediğim bir şey var. Onu söyleyip hemen gideceğim. Bir daha da seni asla rahatsız etmeyeceğim. Sana söz veriyorum."

Yatağıma oturup hırkasının cebinden bir resim çıkardı. Gözlerimle onu takip ederken resmi yatağın üstüne koyup ağlamasını durdurmaya çalıştı.

"Bu resim belki bir şeyleri kanıtlar diye düşündüm. Uğur olduğu için söyleyemediğim şeyler oldu."

Göz ucuyla resme baktım. Kalbimi paramparça eden o resim gözlerimde gittikçe bulanıklaşıyordu. Hamileyken yanındaki yaşça büyük adamla bir fotoğrafıydı.

"Burada sana yedi aylık hamileydim. Yanımdaki babam. Kartal Tekici."

O adamın ismini taşımam kalbime daha çok yük yapmıştı. Elimi resimden çekip önünde birleştirdi. Başını eğip bir yabancıymış gibi köşeye çekilmişti.

"Deden de ben de sen doğacaksın diye çok heyecanlıydık. Rahmetli annem o günleri göremedi. Ama eminim ki o da gökyüzünden bizi izliyordu. Ben hiç bir zaman seni bırakmadım. Bir hata yaptım. Sevdim oğlum. Özür dilerim."

"Bunları söylemek için mi geldin?" dedim. Zar zor güçlü durmaya çalışıyordum.

"Hayır. Sadece bu resmin sende kalmasını istedim. Çünkü bir gün beni özlersen eğer bu resme bakmanı istiyorum."

"Emin ol seni hiç bir zaman özlemeyeceğim."

Çaresizce gülümseyerek bir kaç dakika sessiz kalmıştı.

"Belki özlersin oğlum. Öyle deme."

"Ya sen kimsin? Söylesene bana? Sen kimsin ki ben seni özleyeceğim? Beni bu acımasız hayatta tek başıma bırakan kadını neden özleyim!"

"Haklısın. Aptal gibi o adama inanıp arkasını aramadığım için bana istediğin kadar kızabilirsin. İstediğin kadar bana kız, vur, küfret, nefretini kus. Ama senden bir şey isteyeceğim."

Gülerek kadına baktım. İşte şimdi gerçek yüzünü görecektim.

"Ne kadar istiyorsun? Söyle."

"Para falan istemiyorum. Senden isteyeceğim tek şey kardeşine sahip çık. Onu sana emanet etmek istiyorum."

Alayla gülerek kollarımı birbirine bağladım. Karşımda hala masummuş gibi ağlaması onu ne kadar da küçük gösteriyordu.

"Neden? Sen bakamıyor musun doğurduğuna?"

"Eğer elimde olsaydı sonsuza kadar bakardım. Seni de buldum. Sana da bakardım. Canımın son damlasına kadar bakardım. Ama yapamam."

"Yeter. Bu kadar da yüzsüz olma be kadın! Size daha fazla katlanmamak için bu işi hemen bugün haledeceğim."

Kapıyı açıp çıkmadan önce tekrar kadına baktım.

"Ve canınızı bağışladığım için şükret!"

"Kartal ben hastayım."

Koridora attığım adımla kalakalmıştım. Beynimde sözleri yankılanıyordu. Boğazıma yapışan o düğüm yutkunmama engel olmuştu.

"Biliyorum b-bana inanmayacaksın. Ama zamanla sende anlayacaksın. Kardeşine bakman için yaşadığım süre boyunca ne istersen yapacağım. Ama lütfen onu yalnız bırakma."

Beynimde şimşekler çakıyordu. Yavaşça kadıma dönüp emin olmak için gözlerine baktım. Ağlamaktan şişmiş olam gözleriyle bana yalvararak bakıyordu.

"Y-Yalan söylüyorsun!"

"Yemin ederim doğeu söylüyorum. Çantamda hastane kağıtları olacaktı. Hemen getireyim bak."

Gitmek için bir adım attığında elimle durmasını işaret ettim. Bana yaklaştığını fark edince rahatsız olmamam için tekrar geri çekilmişti. Bulanıl gözlerimi bir kez kırptığımda göz yaşlarım yanaklarımdan akıpmyere damlamıştı.

"İnanmıyorum. İstediğin kadar kanıt getir. Senden gelecek hiç bir şeye inanmıyorum."


ZEMHERİ (Kırık Hayaller Serisi I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin