"Doğa!"
Çaresizliğimin arasında kaybolmak üzereyken onun sesini duymuştum. Gözlerimi açıp bana doğru koşan adama baktım.
Beni yakalamış ve denizin dibinden uzaklaştırmıştı.
"Doğa! Allah'ım çok şükür!"
Arkasından gelen Gül'ün sesiyle gözlerimi oraya yönlendirdim. Hemen onun ardında durmuş ve daha fazla yaklaşmamıştı.
"İntihar mı edecektin?"
Kartal bütün soğukkanlılığıyla bu soruyu sormuştu. Kolumu yavaşça elinden çektim.
"N-Neden geldiniz?"
"Ne demek neden geldiniz? Her yerde seni aradık Doğa. Kendine zarsr verdin diye ödümüz koptu."
Gül nefes nefese cevaplamıştı. Kartal bir adım geri atıp ellerini cebine koymuştu. Gerçekten de vazgeçmişti. Onu da kendi ellerimle itmiştim. Kendimden uzaklaştırmış ve kaybetmiştim.
"Evin yandı diye intihar edecek kadar güçsüz olduğunu bilmiyordum."
Kendime acıyarak gülmüştüm. Ne kadar çabaladığımı en iyi onun bilmesi gerekirken bunu söylemesi canımı yakmıştı.
"Bir tek evim mi yandı benim Kartal bey?"
"Eğer bunun için hayatını bitireceksen benim evime gel. Kendine yeni bir ev bulana kadar bende kalabilirsin."
"Sırf senden uzaklaştığım için bana bunları yaptığını anlayabiliyorum. Sende biliyorsun ki ben sadece evimi kaybetmedim. Arkadaşlarımı, beni hiç kabuk etmeyen ailemi ve seni kaybettim ben. Bu koca dünyaya fazlalığim ben Kartal bey."
Elini kahküllerime götürüp geriye itmişti. Anlımdaki yarayı görünce kaşları çatılmış ve diğer elini yumruk yapmıştı.
"Onların yanına mı gittin?"
"Önemi yok."
"Sana bunu onlar mı yaptı?"
Elini anlımdan uzaklaştırıp gülümsedim.
"İlk kez yaralanışım değil."
Kolumdan tutup beni peşinden sürüklemeye başlamıştı. Gül'e bir şey yapması için yalvararak bakıyordum. Ama kılını kıpırdatmadan sürüklenişimi izliyordu. Olduğum yerde durup beni götürmesini engellediğimde dönüp baktı.
"Bırakın beni. Ben kovulduğum yere bir daha gitmem."
"Hiç istenmediğin eve gidip kendine zarar verdiriyorsun ama!"
Kolumu çekmeye çalıştım ama o kadar sıkı tutuyordu ki kurtulamamıştım. Yüzündeki o öfkenin nedenini anlayamıyordum.
"Ben o eve gelmeyeceğim. Ve siz de beni zorla hiç bir yere götürmeyeceksiniz. Ben sizin peşinizden sürükleyebileceğiniz oyuncağınız değilim!"
"Yeter! Yeter Doğa!"
Kolumu bırakıp beni sırtına atınca küçük bir çığlık çıkmıştı ağzımdan. Evet beni zorla götürecekti. Ve buna engel olamayacaktım.
"İmdat! Kartal bey bırakın! İmdat!"
Gitmek istemiyordum ama o her zaman ki gibi ne isterse onu yapacaktı. Bu zamana kadar kimse engel olamamıştı bende olamayacaktım. Arabasının kapısını açıp beni indirdi. Kaçmak için bir adım attığımda kolumdan tutup arabanın içine soktu.
Kapıyı o kadar sert kapatmıştu ki geri çıkmaya cesaret edememiştim. Ölmeme bile izin vermiyorlardı. Hiç bir şey yapamıyordum. Kendi de arabaya binip hiç beklemeden gaza köklenmişti.
"Neden yapıyorsunuz bunu! Beni neden bırakmıyorsunuz!"
Cevap vermek yerine gaza daha da kökleniyordu. Ben konuştukça o daha çok hırslanıyor bunu arabadan çıkartıyordu. İki elimle göz yaşlarımı silip kemerimi bağlamıştım. Eğer konuşmaya devam edersem kaza yapacaktık. Başımı koltuğa yaslayıp sessizce ağlamaya devam ettim.
Dakikalar sonra her şeyin başladığı o eve gelmiştik. Arabadan inip aynı hızla kapımı açmıştı. Kolumdam tutup beni arabadan indirmiş her zaman ki gibi peşinden sürüklüyordu.
Eve girdiğimizde kapıyı sertçe kapatıp ellerini saçlarından geçirmişti.
"Otur!"
Cevap vermek için ağzımı açmıştım fakat gözlerinden alev gibi yanan öfkesini görünce çıtımı çıkarmadan dediğini yaptım. O koşar adımlarla merdivenlerden çıkarken ben eve bir yabancı gibi oturup ellerimle oynamaya başlamıştım.
Saniyeler içinde elinde ilk yardım çantasıyla gelmişti. Üstündeki ceketini çıkartıp yanıma oturduğunda gözüm yaralı omzuna gitmişti. Beyaz kazağına bulaşmış kan lekesi nefesimi kesmişti.
Sağlam koluyla kahküllerimi geriye çekip anlıma pasuman yapmaya başladığında omzuna bakarak dudaklarımı ısırdım.
"Benim yüzümden oldu."
"Hayır. Hiç bir şey senin yüzünden olmadı. Ve evet. Bir gün senin yüzünden bir şeyler olacak. Çok kötü bir şeyler."
Anlıma yapıştırdığı yara bandının ardından elini tutup dizime koydum. Bulanık görsem de gözlerinin içine bakarak titreyen sesimle konuşmaya çalıştım.
"Lütfen artık kimseye zarar verme."
Elimi sıkıp sıkıntıyla nefes vermişti. İçindeki o öfkeyle savaştığını görebiliyordum. Ve bu öfkeyi alevlendiren de bendim.
"Lütfen artık birinin seni önemsediğini ve seni sevdiğini gör."
Başımı eğdiğimde göz yaşlarım eline damlamıştı. Bütün bedeninin kasıldığını hissetmiştim. Dudaklarımı ıslatıp derin bir nefes aldım.
"B-Ben kaybettim Kartal bey. Her şeyimi kaybettim. Siz beni çok uyardınız. Ama dinlemedim. Ve bunun yüzünden arkadaşlarımı da sizi de kaybettim."
Diğer eliyle göz yaşlarımı silmişti. Çenemden tutup başımı kaldırdı. Göz göze geldiğimizde o içindeki güzel adamı görmüştüm.
"Beni kaybetmedin. Bak buradayım. Yine yanındayım. Senden tek istediğim şey benden kaçma. Seni önemsediğimi gör. Sana ne kadar aşık olduğumu hisset."
Omzuna yavaşça dokunmuştum. Canı acımıştı ama belli etmemeye çalışıyordu. Elimi omzundan çekip avcumun içini öptü.
"Sana hayatı cehennem eden insanlara tek başına direnme artık. Kendini bana bırak. Sana söz veriyorum her şey çok güzel olacak. O hiç tatmadığın mutluluğu sana yaşatacağım. Yeter ki evet de. Tut elimden ve benimle savaşmayı bırak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ (Kırık Hayaller Serisi I)
Novela JuvenilAşk kelimesiyle güzel, yaşattıklarıyla dayanılmaz bir işgencedir. Kitap şarkısı; PERA- ZEMHERİ •~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~• KİTAP KURGUSUYLA TAMAMEN BANA AİTTİR. EN UFAK BİR BENZETME, KOPYALAMA, KONU ÇALMA GİBİ ŞEYLERLE KARŞILAŞIRSAM YASAL İŞLEML...