Elinde iki kahve bardağıyla gelmiş birini bana uzatmıştı. Yüzüne bakmadan kahve bardağını alıp buz tutan ellerimi bardağın sıcaklığına sardım. Evinin bir tarafı sadece camdan olduğu için İstanbul'un bütün manzarası görünüyordu.
Şehrin bu kadar güzel olduğunu hiç görmediğim için hayranlıkla dışarıyı izlemeye devam etmiştim. Hafif hafif atıştıran yağmur camlara damlıyor içini rahatlatan sesi huzur veriyordu. Manzaramın önünebuz uzatıldığında Kartal'a baktım. Gözleriyle buzu işaret ediyordu.
"Al gözünün şişine iyi gelir." demişti. Bir adam bu kadar samimi ve bir o kadar da sıcak kanlı konuşabilirdi. Bardağı sol elime alıp diğee elimle buzu aldım. Yavaşça gözüme doğru götürdüğümde daha dokundurmadan soğukluğunu hissedebiliyordum. Yüzümü buruşturduğumu ve dudaklarımı ısırdığımı görmüş olmalı ki dışarıya bakarak
"Gözünün acısını dindirir." demişti. Zar zor gülümseyerek buzu gözüme koymuştum. Umutla yarın sabaha gözümün şişinin inmesini umuyordum. İkimiz de sessizce dışarının manzarasını izliyorduk. Derin bir nefes alarak merak ettiğim o soruyu sordum.
"Sizde mi benim gibiydiniz?" dediğimde başını bana çevirip sağlam gözüme bakmıştı. Gözlerinin içindeki o acıyı hissedebiliyordum. Bir kaç dakika sessizce gözüme bakmıştı.
"Hayalindeki meslek nedir?"
Soruma soruyla cevap vermesi yüzümde tebessüme neden olmuştu. Gülümsediğimi görünce sırıtıp kahvesinden bir yudum aldı. Acısını dindireceğini söylediği buz daha çok canımı yakmıştı. Kolum da yorulmuştu. Buzu yere indirip manzaraya geri dönmüştüm.
"Manken olmak istiyorum."
Tepki vermeden kahvesinden bir yudum daha almıştı. Anlamsızca onu izlediğimi fark ettiğimde başımı eğdim.
"Garip."
"Neden ki?" dediğimde başını çevirip bana bakmıştı. Bardağımı yere bırakıp dizlerimi kendime doğru çektim.
"O kadar eziyete karşı okuyacağım diyorsun ve hayalindeki meslek manken. Tuhafsın."
"Sizde."
İlk defa ona karşılık verdiğim için şaşırmıştı. Bende şaşırıyordum. Tanımadığım adamın evinde oturup onumla sohbet ettiğime şaşırıyordum. İkimizde bir süre susup manzaranın güzelliğini izliyorduk. Bana yardım etmesinin sebebi geçmişi olduğu içindi. Anlatmak istemediği için sorduğumda soruyla cevap vermişti. İnsanların yarasını deşmekten hep kaçınıyordum. Eğer o yarayı deşersem karşılığında bende zararlı çıkardım.
"Daha önce bu okulda okudunuz değil mi?"
"Evet."
"Bir aileniz olmadığı için benim gibi ezildiniz."
"Sana zeki olduğunu söylemiştim. Gün geçtikçe açılıyorsun." demişti. Bu kadar rahat soru sormamın nedeni belli etmese de iyi biri olduğu içindi. Ona güvenmesem de hayatımda ilk defa biriyle böyle oturup sohbet etmiştim.
"İlk defa biriyle karşılıklı oturup sohbet ediyorum. Kusura bakmayın."
Kahve bardağını yere bırakıp koltuğun üstündeki siyah kabanını almıştı. Ne yaptığını anlamaya çalışırken üstüme geçirmişti. Şaşkınlıkla üstümdeki kabana bakarken yerine tekrar dönmüş koltuğun başlığına sırtını yaslamıştı. Üstümdeki kaban içimi ısıttığında ne kadar üşüdüğümü yeni anlamıştım.
"Canının yanmasına bile bile izin vermen zoruma gidiyor."
"Sizlik bir konu değil. Bunu açıkladığımı sanıyordum."
Söylediğimi umursamadan arkasındaki merdivenleri işaret etmiş ve konuşmasına devam etmişti.
"Üst katta senin içim ayrılmış bir oda var. Sana özel kıyafetler var. Bu yaptıklarımı başka tarafa çekme. Bu kıyafetlerle o okula gitmeye devam edersen donarak öleceksin."
Elimin soğukluğundan olsa gerek kahve soğumuştu. Yere bırakıp üstüne oturduğum mindere iyice sindim.
"Dört senedir aynı evde yaşıyorum Kartal bey-"
"Bu sene yetimhaneden yeni çıkmadın mı sen?"
Sözümü kesip canımı alacak o soruyu sormuştu. Rahatsızlık vermek istemediğim için küçük bir yalan söylemiştim. Fakat işe yaramamıştı. Yüzümün kızardığını hissesince başımı eğip ellerimle oynamaya başlamıştım.
"Ne zamandan beri bu plan aklınızdaydı?"
Başını koltuğa yaslayıp acıyla gülümsemişti. İçindeki o ateşi belli etmek istemese de gülümseyişinden anlamıştım.
"Kıyafetleri sana özel almamıştım. O oda da senin için önceden hazırlanmadı. Duymak istediğin buysa."
Sevdiği kadın için hazırlamıştı. Acaba ölmüş müydü? Ya da terk mi etmişti? Bu kadar acı çektiğine göre iyi şeyler yaşamamıştı.
"Sevdiğiniz kadın içindi." dediğimde gözlerini kapatıp bütün nefesini dışarıya verdi. Nefesinden ne kadar acı çektiğini görebiliyordum. Diğer koltuğa yaslanıp başımı ona çevirdim.
"Şanslı kadınmış. Sizin gibi bir adamı reddetmesi kötü olmuş."
"Önceden karşısına çıksaydım belki de şu an kollarımdaydı."
Pişmanlıkla söylediği cümleler içimi acıtmıştı. İlk defa bir adamın bu kadar acı çektiğini görüyordum. Elimi kalbime koyup gözlerimi kapattım.
"Evlendi mi?"
Cevap vermeden titrek nefesler almıştı. Bu kadar güzel seven bir adamın kaderi neden karanlıktı ki. Benim bile kalbim acımıştı. Sevginin bu kadar can yakan bir şey olduğunu bilmiyordum.
Aşık olma gibi bir hakkım olsaydı bunu güzel kullanmayı tercih ederdim. Gözünün altındaki o bıçak izi kalbinde derin bir yara bırakmış olmalıydı. Neden kalbi temizler hep üzülürdü ki?
Uyuduğumu düşünmüş olmalıydı ki kendi kendine konuşmaya başlamıştı.
"Bir yaz gecesinin bana getirdiği en güzel hediyeydi o. Nefesine bile canımı verecek kadar çok sevmiştim onu. O simsiyah gözlerindeki masumluk bu kötü adamın içini temizlemişti. Belki önceden karşısına çıksaydım şimdi karnındaki bebeğin sahibi ben olabilirdim."
Sevdiği kadın bir başkasından hamileydi. Bu onu paramparça etmişti. Sabahları hiç bir şey yokmuş gibi uyanıp güne devam edebiliyordu. Bu yük o temiz kalbine çok ağır değil miydi? İmkansızı severek canını bu derece yakması adaletsizlik değil miydi?
Hayatın bize oynadığı oyunlar nefesimizi kesecek kadar dayanılmaz bir acı olmamalıydı. Ben şimdi nasıl sevdiği kadının kıyafetlerini giyinebilirdim ki?
Yerimden kıpırdanıp yutkunmuştum. Gözlerimi açmadan sevdiğim bir şairin sözünü söylemek istemiştim.
"Özdemir Asaf'ın bir sözü vardır. 'Ne zaman imkansızı seversen işte o zaman gerçekten seversin.' bu yazıya bir kez daha inanmış oldum."
"Benim de bir sözüm vardır. Aklın varsa kimseyi sevme."
Bu sözü gülümsememe neden olmuştu. Sen nasıl bu yükü kaldırdın Kartal Artuğ. Nasıl?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ (Kırık Hayaller Serisi I)
Fiksi RemajaAşk kelimesiyle güzel, yaşattıklarıyla dayanılmaz bir işgencedir. Kitap şarkısı; PERA- ZEMHERİ •~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~• KİTAP KURGUSUYLA TAMAMEN BANA AİTTİR. EN UFAK BİR BENZETME, KOPYALAMA, KONU ÇALMA GİBİ ŞEYLERLE KARŞILAŞIRSAM YASAL İŞLEML...