73

1.1K 85 16
                                    

2 Sene Sonra...

"Doğa hanım! Çekimler başlıyor!"

"Hemen geliyorum."

Parlatıcıyı bir kez daha dudağımdan geçirip hızlıca çekime koşmuştum. Üstümdeki elbise fazlasıyla kısaydı. Ve koştukça uçuşuyordu.

Yerime geçip patronumun nasıl duracağımı söylemesini beklemeye başladım. Elindeki kahveyi masasına koyup ayağa kalktı.

"Herkes yerine geçsin! Doğa sende otur şu şandalyeye."

Dediğini yapıp sandalyeye oturmuştum. Hoşnutsuzca başını olumsuz anlamda salladı.

"Bacaklarını ayır ve elbiseyi ortaya bırak."

Bacaklarımı iki yana açık bordo pileli eteği ortaya bıraktım. Elimi ortaya koyup her zamanki gibi ciddi bir poz verdim.

"Çok güzel. Üç iki bir başla."

Yüzümde patlayan o ışıklarla birlikte pozumu bozmamaya çalışıyordum.

"Çok güzel! Doğa kalk yine bacaklarını iki yana aç ve arkanı dön. Başın fotoğrafa dönük olsun."

"Tamamdır."

Arkamı dönüp bacaklarımı iki yana açtım. Başımı çevirip yavaşça kaldırdım.

"Mükemmel! Üç iki bir!"

Işıklar yine yüzümde patlamıştı. Bie kaç çekimden sonra sonunsa bitmişti. Hava soğuk olduğu için çalışanlar üstüme hızlıca bir battaniye geçirmişti.

"Teşekkür ederim."

"Doğa her zaman ki gibi mükemmeldin. Yarın sabah saat beşte burada ol. Günrşin doğal ışığıla çekim yapacağız."

"Tamam patron."

Bana ayrılan karavana girip üstümdeki battaniyeyi kenara attım. Üstümdeki elbisenin fermuarını açıp hızlıca çıkardım. Yatağın üstündeki siyak pantolonumu oyalanmadan giyindim. Siyah bluzumu de giyinip kısa deri ceketimi üstüme geçirdim.

Kollarını sıvayıp masadaki makyaj temizleme mendiliyle yüzümdekileri silmeye başladım. İşim her ne kadar yorucu olsa da hep hayalimdeki mesleği yapıyordum. Girdiğim avmler büyük mağazalar her yerde ben vardım.

Fotoğraflarımı gördükçe kendimle gurur duyuyordum. Kendi başıma başarmıştım. Kendi evim, kendi arabam, kendi hayatım vardı artık.

Mendili çöpe atıp sırt çantamı aldım. Karavandan çıkıp cebimdeki anahtarı çıkardım. Patrona el sallayıp arabamın kapısını açtım.

Çantamı yan koltuğa atıp direksiyonun başına geçtim. Bu seviyeye gelene kadar çok şey çekmiştim. Ama ben başarmıştım. Asla hayalimden vazgeçmeyerek başarmıştım.

Işıklarda durup çantamdan güneş gözlüğümü çıkardım. Kasım ayındaydık ve hala güneş vardı. Gözlüklerimi takıp radyodan bir şarkı açtım.

Ritim tutarak şarkıya eşlik ediyordum. Başka şehir, başka insanlae, tertermiz bir hayata başlamıştım. Mutluydum ve hızurluydum.

Arabalar ilerlemeye başladığında yavaşça gaza basıp yoluma devam ettim. Evim fazla uzakta değildi. Bugünkü çekim evimin biraz ilerisinde olmuştu.

Çok geçmeden evime geldiğimde arabamı garajıma park edip çantamı aldım. Telefonuma gelen bildirimler bir türlü susmuyordu. Merakıma yenik düşüp bildirimlere baktım.

Yeni attığım fotoğrafıma deli gibi beğeniler ve yorumlar geliyordu. Gülümseyerek arabadan indim. Çantamı sırtıma takıp başımı evime çevirdim.

Gri evimin etrafını beyaz çizgiler çevirmişti. Zamanında hayalini kurduğum bu hayatı şimdi yaşıyordum. Telefonuma bakarak eve girdim.

Ayağımdaki sporları çıkartıp çantamı askıya astım. Uzun kahve saçlarım sürekli ısı gördüğü için katılaşmıştı. Telefonumu masaya indirip üstümdeki deri montu çıkardım.

Bir an önce duşa girmek istiyordum. Ardından da uyumak...

Zamanında neredeyse uyumaktan ölecekken şimdi o uykuya hasrettim. Hızlı adımlarla merdivenlerden çıkıp kendimi odama attım.

Fiziksel olarak yorulsam da ruhsal olarak hala enerjiliydim. Üstümdeki kıyafetlerden kurtulup kendimi banyoya ılık suyun altına attım.

Su tenime değdikçe rahatlıyordum. Çekimlerde çalan şarkılar dilime dolanmıştı. Mırıldanarak duş alırken bir anlığına gözlerimi kapattım.

Gözümün önüne gelen o kareyle gözlerimi tekrar açtım. Uzun zamandır rüyamda bile görmediğim o kişiyi bir anlığına gözümde istemsizce canlandırmıştım.

Havluya uzanıp bir yandan da suyu kapatıyordum. Hala gördüğüm şeyin etkisindeydim. Bir daha eskiye dönmeyeceğime söz vermiştim. Birden ne olmuştu da gözlerimin önüne gelmişti...

Saç havlumu başıma sarıp banyodan çıktım. Dolabıma yönelip geceliklerimi çıkardım. Oyalanmadan beyaz askılı bluzumu giyinip altıma siyah şortumu geçirdim. Başımdaki havluyu çıkartıp saçlarımı kurulayarak odamdan çıktım.

Midem kazınmıştı. Duşta gördüğüm o şeyi unutmaya çalışarak mutfağa yöneldim. Taşın üstündeki elmayı alıp salona yöneldim. Bir yandan saçlarımu kurularken bir yandan da elmanın o muhteşem tadını çıkartıyordum.

"Duştan sonra saçlarını kurulamayı öğrettim sanıyordum."

Duyduğum ses tüylerimi diken diken ederken elmanın boğazımda kalmasını sağlamıştı. Yavaşça gözlerimi karşıya diktim.

Elimdeki elma yere düşerken ensemde saniyeler içinde oluşmuş o soğuk terin sırtıma doğru ilerlediğini hissettim.

ZEMHERİ (Kırık Hayaller Serisi I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin