47

1.1K 78 6
                                    

O öfkeli bakışlar nedense sadece benim üzerimdeydi. Yerde saçlarına tutan Lila'ya bir bakış atıp yerdeki çantamı sırtıma taktım. Buraya asıl gelmesinin amacını da biliyordum. Bana eziyet edecekti. Gül saçlarını düzelterek yanıma gelirken hala bana bakan Kartal'a bakarak bahçeden çıktım.

Ben nasıl bu hale gelmiştim? Bir sene beni nasıl bu kadar değiştirmişti? Bu kelimeleri bana kullanan tek kişi değildi ama sadece onun söylediğine bu kadar sinirlenmiştim. Artık kendimi tanıyamıyordum.

"İyi iş çıkardık."

Gül koluma girip kızlara yaptıklarını övünerek anlatıyordu. Göz yaşlarım yanaklarımdan akıp geçince susup önüme dikildi.

"Sen neden ağlıyorsun?"

Elimin tersiyle göz yaşlarımı silip yutkundum. Başımı eğip ellerime baktım. O kızın saçları hala elimdeydi. İğrenerek elimden ayıtladığım saçları yere attım.

"B-Ben bu değilim."

Deli gibi ellerimi birbirine sürtüyor olmayan saçları atmaya çalışıyordum. Durmam için seslenen Gül'ü umursamadan devam ettim. En son ellerimi tutup birbirinden uzaklaştırmıştı.

"Doğa kendine gel."

"B-Ben kimseyi incitemezdim Gül. N-Neden böyle bir şey yaptım? O kelimeyi s-söyleyen ilk kişi değildi. Bu kadar sinirlenmem normal değil."

"Normal. O kadar şey yaşadın. Artık bir şeylere katlanamaman normal."

Göz yaşlarımı silip gökyüzüne baktım. Arkadaşlarım beni görüyordu. Ve kendimi durduramadığım için eminim ki bana kızıyorlardı. Elimin tersiyle göz yaşlarımı silip derin bir nefes aldım.

"Dengem bozuldu."

Gül koluma girip yürümeye tekrar devam ederken cevap vermişti.

"Onun yüzünden mi?"

"Bilmiyorum. Aslında ben hiç bir şey bilmiyorum. Eski hayatımı özlüyorum."

"Saçmalama istersen. Burnunu bir kez daha kırarsam asla manken olamazsın."

Güldürmek için söylüyordu. Tebessüm ederek önüme döndüm. Eski hayatımdan memnun olduğumu bir kez daha anlamıştım. Önceden üstümde yırtık hırkayla okuşa giderken mutluydum. Bir işim vardı. Normal bir hayatım vardı. İçimdeki o boşluk yine vardı evet ama bu sefer bambaşka bir şeydi.

Şimdi o boşluğum tamamen acıyla kaplıydı. Ailemi bulmuştum karşılığında bana nefret kusmuşlardı. İlk defa arkadaşlarım olmuştu ve karşılığında hepsi kucağımda can vermişti. Hayatımda tek bir adama aşık olmuştum ve karşılığında kötü ve acımasız birisi olduğunu görmüştüm.

Gül taksi durdurmuş ve kapımı açmıştı. Taksiye binip kapımı kapattım. Gül yanıma oturunca başımı cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım. Kime dokunsam sanki o kişi lanetleniyordu. Bazen bu dünyaya gelmem tamamen büyük bir hataymış gibi geliyordu.

Burnumu hafif çekip bileğime baktım. Dikişlerim alınmış ama izi kalmıştı. Tuğöe ve Tunç'un iziydi bu. Onlardan kalan tek şeydi.

"Onları ben öldürmedim!"

Kartal'ın bağırışları kulaklarımda çınlıyordu. Evet o öldürmemişti ama geçmişteki hatası arkadaşlarımın hayatını bitirmişti. Bir hafta önce beni evinden kovarken şimdi dibimdeydi. Ne yapmaya çalışıyordu anlamıyordum.

"Doğa geldik."

Gül omzuma hafifçe dokununca daldığım düşüncelerimden kurtulup etrafa baktım. Evin ağaçlardan gözükmüyordu. Fakat ağaçların üstünden deli gibi dumanlar geliyordu.

Taksiden hızlıca inip koşarak evimin bahçesine girdim. Camlardan taşan ateşleri görmemle bir adım geri çekilmem bir olmuştu. Gül peşimden koşarak gelmiş o da manzarayı görünce kolumdan tutarak beni geriye çekmişti.

"Doğa!"

Gül'ün konuşması kulağımda yankılanırken nefesimi tuttum.

"E-Evim..."

Evin içinden büyük bir patlama sesi geldiğinde Gül kolumdan çekerek çığlık çığlığa bağırmıştı.

"Hayır... Hayır..."

Kolumu tutan Gül'ün elinden kurtulup eve doğru koştum. Ateş önüme düşünce korkarak yere baktım. Her şeyim gitmişti. Evim, eşyalarım, hatıralarım her şeyim yanmıştı.

"Evim! Hayır! Yo! yo! yo!"

Çığlık çığlığa kendimi yere atarak ağlamaya başladım. İşte şimdi bitmiştim. Bütün her şeyimi kaybetmiştim. Evden çıkarken sobamı kapatmayı unuttuğumu hatırlayınca ellerimi yüzüme kapattım.

İtfaiye ve insaların seslerini duyabiliyordum. Ben şimdi ne yapacaktım. Nerede kalacaktım? Bunca olandan sonra şimdi de evimi kendi ellerimle yakmıştım.

"Hayııır!"

Başımı olsumsuz anlamda sallayarak yerden kalkıp eve girmek için bir adım attım. Ama itfaiye çalışanları kolumdan tutup beni durdurmuşlardı.

"Hanımefendi geri çekilin!"

"Evim! Yanıyor! Hayır! Lütfen yardım edin!"

"Doğa! Gel hadi!"

Gül kolumdan tutup beni evden uzaklaştırırken gözlerimin önünde küle dönen evime bakıyordum.

"Benim hatam..."

"Doğa lütfen uzaklaşmamız lazım."

"Her şeyi ben yaptım. Evet... Önce arkadaşlarım sonra sevdiğim şimdi ise evimi kendi ellerimle kaybettim."

"Böyle düşünme lütfen."

"Bırak!"

Çığlık atarak Gül'ü itmiştim. Ellerimi iki yanıma bırakarak su tutan itfaiyeleri izlemeye devam ettim. Ben bitmiştim. Tek dalımı kaybetmiştim.

"Yazık tek başına zar zor yaşadığı evi de gitti."

"Ay yazık kıza."

Etrafımdaki insanlar bana bakarak fısırdarken kaşlarımı çaresizce indirip hıçkırıklarımı saklamaya çalıştım. Herkes bana acıyarak bakıyordu.

Daha fazla dayanamayıp koşmaya başladım. Nere gittiğimi, ne yapacağımu bilmeden ağlayarak koşuyordum.

Gül'ün arkamdan bağırışlarını aldırmamaya çalışarak koşmaya devam ettim. Sonunda nefesim tükendiğinde dizlerimden tutanarak durdum.

Gül'e izimi kaybettirmiş olmalıydım ki sesi gelmiyordu. Bir elimle dizimi tutarken diğer elimle duvara tutunuyordum. Ben bunları hak etmemiştim. Ben hiç bir şeyi haketmemiştim.

O kadar kötü varken neden benim başıma böyle şeyler geliyordu. Bana destek çıkacak bir ailem bile yoktu. Hızlı hızlı nefes alıp verirken elimle geçen taksilere işaret ettim.

Sonunda birisi durunca binip o adresi verdim. Dizlerimi kendime çekip ağlamaya devam etmiştim. Taksici şüpheyle dikiz aynasından bana bakıyordu.

"İyi misiniz?"

Değildim. Hiç iyi değildim. Her şeyimi kaybetmiştim. Başımı olumsuz anlamda sallayarak dışarıya döndüm. Gitmemem gereken ilk sıradaki yere gidiyordum. Daha çok yıkılacağımı bilsem de gidiyordum işte. İçimdeki o boşluğa gidiyordum. Kırılan bütün umutlarımı yenilemeye, yeniden bir şeylere başlama hevesiyle...

ZEMHERİ (Kırık Hayaller Serisi I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin