23. Seni Seviyorum

8.6K 534 727
                                    

Selam bebeklerim bir haftadır aktif değildim ve bunu da bir önceki bölüm size belirtmiştim. Şimdi geldim holaa

~ Taehyung

Aniden dudaklarına yapışma isteği gelirken insanların içinde olduğumuzu fark ettim. Evime yaklaşmıştık, onun elinden tutup daha hızlı yürümeye başladım.

Hızlı adımlar sonucu -birlikte uyumuş olduğumuz- evimin önüne geldik. "Gitme, gel" diyerek fısıldadım. Eve girdiğimiz an kollarımı boynuna sarmalayıp "Eğer her şeyinsem, sonmuş gibi öp beni" dedim.

Öyle ani yapıştı ki dudaklarıma, öyle ani öptü ki... Beni kapıya dayayıp bacaklarımı beline dolamıştı. Resmen öpüşmüyor, kadeh kadeh şarap bitirir gibi içiyorduk birbirimizi...

Bacak aramdan kendisini bana bastırırken vücuduma o kibrit atılmış, o yangın başlamıştı... Ama hayır şimdi olamazdı, bu kadar ani olamazdı.

Kıpkırmızı olmuş dudaklarından ayrılıp nefes nefese ona bakarken hala birbirimize doymadığımızı anlatan gözlerle bakışıyorduk. Yavaşça bacaklarımı belinden yere indirirken ona sarılıp kulağına fısıldadım:

-Ne zaman oldu, nasıl bu kadar ani gelişti bilmiyorum. Ama ben sana aşık olmuşum Kook...

Bana sarılı olan kollarını daha sıkı sararak fısıldadı kulağıma:

-Bu zamana kadar aşkı yaşamamıştım, öğrettiğin için teşekkür ederim birtanem. Ben de bilmiyorum nasıl oldu ne zaman gelişti... Ama sana çok bağlanmışım, çok fazla.

Sarılmayı bırakıp tekrar gözlerimizi buluşturduğumuzda yine aynı onda dudaklarımızdan dökülmüştü bir cümle... Dünyanın en güzel cümlesi:

"Seni seviyorum"

Bir anda heyecan yapıp ileri geri yürümeye başladım:

-Şimdi sen benim sevgilim misin? Sevgili miyiz? Hayatımda ilk kez mi sevgilim oluyor? Ne?

Gülerek arkamdan gelip kollarını belime saran sevdiğim adamla durmuştum. Beni titreten fısıldayışını yine sunmuştu kulağıma:

- Biz sevgiliyiz güzelim. Hatta dünyanın en mükemmel çiftiyiz. (katılıyorum kook bey 💃🏻)

Gözlerim dolmuştu, konuşmaya başladım:

- Bu zamana kadar iç sesimle hep mücadele ettim. Senden etkilendiğim zamanlar oldu, arkadaştan fazlası olduğumuzu düşündüğüm zamanlar oldu. İç sesim bana sürekli bunları vurgularken ben nedenini bilemediğim şekilde hep reddettim ve susturmaya çalıştım onu. Ama artık duygularımı gizlemek istemiyorum, sadece seni çok sevmek istiyorum sevgilim.

Arkamda olan Jungkook önüme gelip elini yanağıma koydu. Yanağımda parmakları gezerken alnını da alnıma yasladı:

- Sen ne kadar mükemmel bir varlıksın öyle Taehyung. Ne kadar sevilmeye değer, ne kadar... Of anlatamıyorum işte. Dünyadaki tüm güzel kelimeleri sıralasam yine de bu güzelliğe yetersiz kalır hepsi. Sana rastlamam ne büyük bir şansmış... Resmen beni değiştirdin ve çok daha iyi biri yaptın. Geçmişimden nefret ediyorum artık, sen geldin ve güzelleştirdin hayatımı. Sana tapıyorum sevgilim... Sana aşığım...

(of tamam güldük eğlendik bitti sevişin artık) Kook ile romantik dakikalarımız devam ederken telefonumun çalması ile tüm bu hava bozulmuştu (hay amk şimdi mi buldun arayacak zamanı arayan kişi)

Annemin aradığını görünce açtım ve tek kelime etmeden annem heyecanla konuşmaya başladı:

- Oğlum, yoldayım. Eve biraz daha erken geliyorum bugün çünkü...

- Çünkü ne anne?

- Belki de eve gelince söylemem daha iyi olur.

- Korkutuyorsun beni.

- Hayır öyle bir şey değil. Neyse, umarım anlayışla karşılarsın.

Yüzüme kapanan telefon ile olayları idrak etmeye çalışırken Jungkook konuştu: (e amk hiçbir şey söylemeden kapadın niye aradın o zaman)

- İyi misin güzelim? Sıkıntı mı var?

- Hayır hayır şey... Annem yoldaymış ve geliyormuş da, sen-

- Tamam giderim sorun değil saat geç olmaya başlamıştı zaten artık.

Çıkmadan önce son kez kollarını sardı bana, onun kolları arasında huzur buluyordum...

- Seni seviyorum
- Seni seviyorum

Ona karşı kullanmaktan asla bıkmayacağım bir cümleydi bu. Kapıya doğru yönelirken kolundan tutup kendime çektim ve dudaklarına masum bir öpücük bıraktım:

- Bunu yapmadan gidemezdin.

- Beni çok şaşırtıyorsun güzelim, hastayım sana.

Asla bırakamıyorduk birbirimizi, ama artık gitmeliydi. Kapıdan çıkıp giderken onu uğurladım ve bir yanım gittiği için mutsuzken diğer yanım annemin bahsettiği -bahsedeceği- olaydı... Meraktan delirmeye başlamıştım ki birkaç dakika içerisinde annem geldi:

- Hoşgeldin anne. Ne anlatacaksın bana neden erken çıktın?

- Sakin ol ve otur bi

Titrek adımlarımı koltuğa yönlendirip otururken içimdeki merak korkuya dönüşüyordu

- Aslında ortada hiçbir şey yok. Ama sen bu konuyu konuşmamıza dahi katlanamazken buna çok tepki vereceğini düşündüğümden konuya giremiyorum.

- Anne söyler misin artık?

Yutkundu ve keşke duymasaydım dediğim o cümleyi söyledi:

- Baban seni görmeye gelecekmiş.

- Ne? Ne diyorsun anne sen?

- Tae sakin ol, bak biz babanla aramızdaki her şeyi bitirdik. Ama sen onun çocuğusun seni görmeye hakkı va-

- NE HAKKINDAN BAHSEDİYORSUN ANNE NE HAKKI YA!

- Sesini yükseltme

- YÜKSELTİRİM! O adam o gün bizi arkasında bırakıp yeni aşkına gitti. Yanımızdayken de bir kez olsun yüzümüz gülmedi. Hep kavga hep gürültü sen bunları nasıl unutabiliyorsun? Seni aldatmasına rağmen, geçmişimize baktığımızda bir tanecik olsun güzel günümüz yokken şimdi bunu nasıl kabullenebiliyorsun?

- Oğlum ben o adamı kabullenmiyorum. O adamdan nefret ediyorum zaten... Ama sen onun çocuğusun seni görmeye hakkı var.

- O seni nasıl bir eş olarak terk ettiyse beni de evladı olarak terk etti. Şimdi onun o lanet olası suratını görmek istemiyorum.

Sinirle odama yönelirken annemin seslenişlerini duymazdan geliyordum. Nasıl böyle bir şeyin olmasına izin verebiliyordu ya nasıl? Bize çektirdiklerini nasıl kabulleniyordu?

Kapımı sertçe kapatıp kendimi yatağa bıraktığımda telefonuma gelen bildirime baktım.

Tavşancık 🐰
Annem beni görmeye gelecekmiş? İnanabiliyor musun? Öylece terk edip giden kadın yıllar sonra beni görmeye gelecekmiş. Üstelik babam da buna göz yummuş. Şaka gibi...

"0505" Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin