Bazı şeyler vardır ki, zorunda kalırsınız. En sevmediğiniz insanlara muhtaç olursunuz. Bazen hiç umut etmediğiniz insanlar sizin hayatınızın bir parçası olur. Hep, en sevdikleriniz tarafından parçalanırsınız. Oysa en son çürüyen organ kalp değil midir? Benim kalbim ölmeden çürüdü. En son değil. En başından da değil. Onu gördüğüm an. Mavi gözleri yeşil gözlerimi etksine aldığı an. Hissediyorum. Çıplak tenime vuran o soğuk meltemi. Kalbim bir kez daha can atıyor. Mavileri kalbime bir deniz dalgaları kadar sert çarpıyor. Ve hayat asıl o gün başlıyor. Çıplak ayaklarımın değdiği zemin sarsılıyor. Gök bir kez daha inliyor ve gökyüzü bizim için ağlıyor. Ben,Alvina Karaca. Nereden bilebilirdim ki doğum günümün bana lanet getireceğini? Nereden bilebilirdim bir gün öncesini? Hayat, bilinmezlikler ile doludur derler, haklılar. Bir yıl öncesinde, dedemin geçirdiği kaza ile tüm sosyal hayatımdan kopmuştum. Peki o? O ne olacaktı? Beni tekrar sosyal hayata sokacak mıydı? O mavi gözlerinin içindeki okyanusta boğulmadan yaşayabilecek miydim? Acar Eflah Karan. Ya benim sonum olacaktı. Ya da hayata tutunma sebebim. *Bir seçim yapmak zorunda kalsan. Kalbini mi dinlerdin? Yoksa aklını mı? Ben kalbimi dinledim. Ve galiba kaybettim...*
65 parts