3|drama du celie |

420 48 20
                                    

Bölüm yazarı:01326NM

"aptallar, nefret ediyorum hepsinden. o kadar çok nefret ediyorum ki karşıma geçseler boğarım hepsini."

jaemin yanında hıçkırıkları arasında konuşmaya çalışan gence tekrar baktı endişeli bir şekilde. daha onun yanına geleli beş dakika oluyordu ama jaemin bunalmış gibiydi. nasıl bir tepki verebileceğini bile bilmiyordu. derin bir iç çekerek izledi onu öylece.

o sırada yabancı çocuk üstündeki bir çift gözü hissetmişti, sonra gözlerini silerek yere bakmaya başladı. onun da zaten kafası güzeldi, ne diye ağlıyordu ki tanımadığı bir serserinin yanı başında?

jaemin kafasını arkasındaki duvara yasladı ve bulutsuz gökyüzünde tüm ışıltıyla ona bakan aya çevirdi buğulu bakışlarını.

gecenin yarısıydı diye tahmin ediyordu jaemin. bardan hâlâ gürültü geliyordu, bu onun kafasını şişirmişti artık. kafa dağıtmaya geliyordu ama son zamanlarda barın o sıkış tıkış ortamı kafasını daha da bozuyordu.

belki de yeni bir yer bulmalıydı, daha az kalabalık.

reşit değildi, ama içiyordu çünkü buradaki barların hiçbirinde adam gibi güvenlik önlemi olmuyordu. hava hoş, jaemin bunu seviyordu. işine geliyordu sonuçta.

yanındaki çocuğun biraz daha sakinleştiğini anlayınca kafasını yaslamayı bıraktı ve haberi olmadan kapanan gözlerini araladı. kaldırımda iki büklüm olup hıçkırıklarını dindirmeye çalışmayı bırakmıştı sarışın yabancı, artık o da jaemin gibi kafasını duvara yaslamış şekilde gökyüzünde gezdiriyordu ağlamaktan harap olmuş gözlerini.

jaemin'in alkol eşiği yüksek olduğundan sadece çakırkeyifti, ama yanındaki çocuk öyle durmuyordu.

derin bir iç çekerken acı dolu bir gülümseme yerleştirdi yüzüne ve cebinden sigarasını çıkarttı. saniyeler içinde ağzına yerleştirip zar zor sigarayı yakarken jaemin onu izlemeye devam ediyordu hâlâ.

yabancı da bunun farkındaydı.

"bana acıdığın için mi öyle izliyorsun beni yoksa sadece çok hoşuna gittim ve hakkımda kirli şeyler mi düşündün?"

sigarasını kırmızı dudaklarından yavaşça çekip dumanını hafifçe üflerken jaemin'e çevirdi kafasını. başı dönmesine rağmen karşısındaki çocuğu net bir şekilde görebiliyordu; siyah saçlarını ve solgun, renksiz yüzünü aydınlatan ay ışığının da etkisi vardı bunda. nedensizce yabancının gözleri onda gömülü olan acıları hissettirmişti bir kez daha ve gözleri dolmuştu beklemeden. jaemin ise bunu farketmişti ve ne demeye çalıştığını çok iyi anlamıştı ki yutkunup çocuğun yüz hatlarını inceledi ve bir eli yanağına yerleştirdi usulca, korkmasını istemeden.

"hayır, hiçbiri değil. ama hissediyorum, sen bunları haketmiyorsun sarışın."

titrekçe bir nefes almıştı jaemin, kendisinin bu boktan hayatı hakettiğini biliyordu. duygusuzun, faydasızının tekiydi. kırıcıydı, güven sorunları vardı. kimse ona güvenmez, o da kimseye güvenmezdi. herkes ondan korkardı ve o bunu istemezdi. çünkü ihtiyacı vardı birilerine.

ancak yalnızdı. sevdiği herkesi kaybetmiş, bu durumda da ölü saymıştı hepsini.

ama bilmiyordu ki sarışın çocuk, o buz gibi elin bıraktığı sıcak dokunuşuna günlerce ağlayabilirdi. onun da ihtiyacı vardı çünkü.

güvenmeye ihtiyacı vardı.

"yapma."

diye fısıldayabilmişti bir tek. elindeki sigarasını yere atmış, bakışlarını jaemin'in bakışlarından çekmişti ama ağlıyordu.

youtan poluoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin