Bölüm yazarı :AgustD2x
Jaemin'den;
"Hey, bugün nasılsın?"
Karşımda oturan bedenin yumuşak sesi ile kendime geldim. Derin bir iç çekip gülümsedim ve masanın karşısında oturan çocuğa döndüm.
"Ihmm, iyiyim sanırım."
"Güzel. Bugün için bir planın yoksa, atölyeme gidebiliriz!"
"Evet! Çok isterim."
İçimde küçük bir çocukmuşum gibi hissetmemi sağlayan duygularım, onun gülümsemesiyle daha bir canlanmış, daha da büyük gülümsememi sağlamıştı.
'Dıt, dıt, dıt, dıt...'
Duyduğum garip sesler içimi ürpertmişti. Kısa bir üşüme sarmıştı bedenimi..
"Jeno, şu sesler, sen de duyuyor musun?"
Güzel yüzü tekrar bana döndüğünde kaşlarını çatmış, sesi duymaya çalışıyordu.
"Hmm, hayır ses duymuyorum?"
Anlamamış şekilde ona bakmaya devam ettim. Nasıl olur da duymazdı?
"Ah, pekâlâ yanlış duydum sanırım..."
Belki de yanlış duyuyorum diye düşündüm. Yemeklerimiz bittiğinde ayağa kalktık ve kafeden çıktık.
Atölyesine gitmek üzere arabasına bindim. Bana bakıp gülümsedi ve o da bindi.
Radroya uzanıp düğmelere bastım. Sevdiğim klâsik şarkılardan biri kulaklarımı doldururken, camdan dışarıya bakmaya başladım.
Jeno, sakin biriydi, ressamdı. Onun atölyesini daha önce görmemiştim fakat oradan çoğu kez bahsetmişti. 6 aydır onunla tanışıyorduk, ve sanırım o 6 ay beni benden almıştı. Sürekli birlikteydik. Sanırım ona olan aşkımın da farkına şimdilerde varmıştım...
Arabasını park edip el frenini çekti. Bana döndü ve gülümsedi.
"Geldik."
Heyecanlıydım, kemerimi çıkarıp arabadan indim. Gülümseyerek pastel mavi renginde, Paris'ten bir pastane dükkanını anımsatan şekildeki küçük ama büyüleyici yere doğru şaşkınlığımı gizlemeden yürümeye başladım. Yanımda hissettiğim beden, kolunu belime attığında ona döndüm.
"Hey, nasıl buldun?"
"A-ah şey, bence çok hoş görünüyor."
Sırıttı ve anahtarı cam kapıya doğru götürdü. Kapıyı açtı ve içeriden gelen şeker kokuları, henüz dışarıdayken akciğerlerime doluşmuştu.
"İçeriyi de görmek ister misin?"
"Ah tabii."
İçeriye adımımı attığım an gördüğüm şaheser diyebileceğim tablolar, az önce gelen şeker kokusunun, akrilik boya kokusu ile karışımı, duvarlarda ve yerlerde sıçramış boyalar ve sanırım Jeno'ya ait olan beyaz ama üzeri rengarenk boyalar sıçramış olan önlüğü benim başımı döndürmeye yetmişti. Vay canına, bir insan cidden bu kadar yetenekli olabilir miydi?
Duvarlarda asılı duran tablolara şaşkınlıkla bakınmaya başladım. Cidden, o bir sanatçıydı...
"Beğenmedin mi yoksa? Evet biraz dağınık ve..."
Kaşlarını çattı.
"Biraz da kötü kokuyor."
Hızla ona doğru adımladım ve sanki çok önemli bir tartışmada kendimi kanıtlamam gerekiyormuş gibi konuştum.