Bölüm yazarı:callhersady
Önümdeki taşa rastgele bir tekme attım. Saat gece üçe yaklaşıyordu ve ben berbat bir halde benim evimin de bulunduğu yazlıkların etrafında yalpalayarak yürüyordum. Çakırkeyfi bir şekilde çöp kutusuna girmesini umduğum şişeyi attım. Telefonu cebimden çıkarıp nasıl göründüğüme baktım. Kim bilir kaç gündür uyumadığımdan morarmış göz altlarım, dağınık ve boyası akmış pembe dağınık saçlarım ve ağlamaktan akmış ve Yuta hyung tarafından çekilmiş eyelinerıma ardından da kızarmış gözlerime baktım. Çökmüştüm ve nasıl toparlayabileceğim hakkında tek bir fikrim yoktu.
Hyuckların evinde yapılan "erkekler aptaldır" partisinden geliyordum. Yuta ve Ten hyung partiye gitmeden önce beni hazırlamayı önermişti ve bende memnuniyetle kabul etmiştim. Üstüme klasik ama güzel gözüken bir t-shirt altıma da yırtık kot giyinmiştim. Tam böyle çıkacağımı düşünürken ikisi beni durdurup hazır olmadığımı söyledikten sonra Ten hyung siyah mat ojesini ve bir kaç küpesini feda ederken Yuta hyungda bitmek üzere olan siyah eyelinerını ve yüzüklerini feda ederek şimdi hazır olduğumu söyledikten sonra beni kapı dışarı etmişlerdi.
Böyle bir parti yapmalarının sebebi beni depresif ve haliyle çökmüş durumumdan çıkarmak istemeleriydi. En yakın arkadaşım ve 2 yıldır hoşlandığım Jeno ile ağır bir kavga etmiştik ve neredeyse 1 aydır birbirimizin yüzüne bile bakmıyorduk. Gözlerimin önünde yavaşça parçalanan arkadaşlığımıza daha fazla dayanamamış, sonunda patlamıştım. Asla aklımdan çıkaramayacağım laflar duymuş ardından da ikimizin de evine yakın olan parkta beni bırakıp gitmişti. Yaşadığım olaylar yüzünden günlerce uyuyamamış ve ağlamıştım. En büyük korkumu yaşamıştım ve hala da yaşamaya devam ediyordum.
Bu partide 1 aydır çöküşüme şahit olmuş Hyuck, Chenle, ve Renjun tarafından hazırlanmıştı. Ancak bu partinin moralimi düzeltmesi planlanırken moralim daha da kötü olmuştu çünkü partiye erken gitmemden dolayı doğru düzgün yüzünü görmediğim ve neredeyse tek bir haber alamadığım Jeno'yu görmüştüm. Mark Donghyuck'u görmek için gelirken yanında onu da getirmişti Hyuck'ta erken geleceğimi hesaba katmadığından dolayı zaten gideceğini ve onu görmeyeceğimi düşündüğü için bir şey yapmamıştı.
Kapıda beni karşılayan Chenle'nun beni görmesiyle bir anda yüzünün düşmesinden kötü bir şeyler olduğunu anlamamla birlikte ne olacağını soracakken arkada bana bakan Jeno'yu görmüştüm. Ona bakmamla birlikte değişen yüz ifadesine bakakalmıştım. Koca 1 ayın sonunda kanlı canlı bir şekilde karşımda duruyordu işte, benden tamamen farksızdı. Her zaman boyamaya üşendiği siyah saçlarına ve nedenini bilmediğim bir şekilde patlayıp kabuk bağlamış kuru dudaklarına göz gezdirmiştim.
Tekrar gözlerine baktığımda otomatik olarak gözüm morarmış elmacık kemiğine kaymıştı. Kesinlikle kavga etmişti ve ben nedenini çok merak ediyordum. Ne yapacağımızı merak eden bakışlar altında ezilirken sonunda Mark Hyuck'un elini bırakarak Jeno'nun kolunu tutmuştu.
"Biz gidelim en iyisi, partide iyi eğlenin" diyerek donakalmış bir şekilde hüzünlü olup olmadığını çözemediğim gözleriyle bana bakan Jeno'yu çekiştirerek evden çıkarmıştı. Yanımdan geçerken aynı kavga ettiğimiz gün bana baktığı gibi boş bir ifadeyle bende ona bakmıştım. Canını yakmak istiyordum, beni o gün kırdığı gibi kırmak istiyordum ama elimden gelen tek şey bunu yapabilmekti. Evlerimiz ne kadar birbirine yakın olsalar da onunla karşılaşmaktan sürekli kaçmıştım. Onu gördüğüm anda yumuşayacağımı bildiğimden dışarı bile çıkmamıştım ve çeşitli bahaneler üreterek dans kursuna gitmemiştim.
Kapı kapandıktan sonra kendimi daha fazla tutamamış ve göz yaşlarına boğulmuştum. Anında bana sarılan arkadaşlarımın sıkıca sardığı kolları yüzünden daha da kötü hissetmiş ve ağlamam şiddetlenmişti. Ağlamam yavaş yavaş dinmeye başlayınca da dayanamayıp birkaç göz yaşı dökmüş Chenle'ya, eğer Jeno burda olsaydı yüksek ihtimalle üstüne atlayacak kadar sinirli olan Renjun'a, ardından da arkası kesilmez bir şekilde bağırarak laflar eden Hyuck'a baktığımda onlara sahip olduğum için ne kadar şanslı olduğumu düşünmüştüm.
