32|Last Summer|

163 11 0
                                        

Bölüm yazarı:beatrisJmn_2

***

İnsan bir kez sevginin tadına vardığı zaman ondan vazgeçmesi çok zor olur,' derdi büyükannem.

Hayatım boyunca sevginin gereksiz olduğunu düşünerek büyümüş, kendi aileme bile gereğinden fazla sevgi gösteremez olmuştum zamanla. Çünkü ne kadar çok seversen, kaybetmesi o kadar kolay oluyordu senin için.

Yine de patavatsız arkadaşlarımın bana artık hayatıma birilerini almam gerektiğini söyledikleri bir yaşa geldiğimde, yaz mevsiminin ortasındaydık ve beni bu kahrolası sıcak havadan daha da fazla kavuran o çocukla tanışmıştım.

Haziran ayının kavurucu sıcaklarından bıkıp usandığım bir zaman diliminde, günlerden perşembeyken erkek arkadaşı ile buluşacak olan en yakın arkadaşım Donghyuck tanıştırmıştı bizi. O kadar isteksizdim ki bu buluşma için, hiç hazırlanasım gelmemişti ancak eğer Donghyuck gibi bir arkadaşınız varsa bunun olmama olasılığı yüzde sıfırdı. O benim birisi ile buluşmamı ve sevdiğim birisinin, beni seven birisinin olmasını o kadar çok istiyordu ki onu kırasım gelmemişti.

Her şeyde zaten bu vicdanım sayesinde başladı, iyi ki de başladı.

Onu ilk gördüğümde, daha önce bu civarlarda hiç görmediğim için afallamıştım. Daha sonrasında ise Donghyuck'un sevgilisi Mark'ın bu yaz buraya taşınan kuzeni olduğunu öğrenmem uzun sürmemişti ancak şaşkındım. Bizi birbirimize tanıştırırken benim ismimi öğrendiği an yüzünde eşsiz bir gülümseme oluşmuş, kalbimin o anda bile teklemesine neden olmuştu. 

'Ben Jeno..Lee Jeno, tanıştığıma memnun oldum Na Jaemin.' dediğinde sesinde ki o tını, konuşurken bile gülümsemesi beni usul usul büyülüyordu o an. Sessizdi, sakindi ve ayrıca gerçekten çok kibardı. Donghyuck alttan alttan beni çimdikleyerek ona bir şans vermemi söylüyor beni zorluyordu. Ancak zorlamasa bile ona o şansı verirdim. 

 İlk başlarda bu efendiliğinin ve kibarlığının sadece göz boyamak için olduğunu düşünüyordum, onunla buluşmayı ve görüşmeyi kabul ederken bile hala devam ediyordu bu düşüncem. Ancak ilk başta da olduğu gibi, ilk baş başa buluşmamızda da şaşkındım çünkü amacı göz boyamak değildi. Bu açıkça belli oluyordu her halinden. İlk buluşmamızda beni özel bir yere götüreceğini söylediğinde şahşahlı bir şeyler bekliyordum, öyle yerlere giden birisine benziyordu ancak tam tersi bir şekilde basit ve benim oldukça hoşlanacağım bir yere götürmüştü beni. 

Saat akşam üzeri altı gibi beni evimden almaya gelmişti, sahil kasabasında yaşadığımız için araba pek tercih edilmezdi ve zaten onun altında da eski model olduğu belli olan ancak çok otantik ve hoş duran kırmızı motoru vardı. Sonradan öğrenmiştim, 'O bir Jawa ancak sen ona Lee Jeno'nun biricik kızı diyebilirsin.' demişti bana.  

youtan poluoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin