Bölüm yazarı:@senachanyeol
Havası özlem kokan sokaklarda adımlıyordum saatlerdir.Her köşesi ayrı anılarını zihnime lütfediyor,yer yer gülüyor,yer yer ağlıyordum kendimce.Ceketimin cebinde yer alan davetiyeyi avuçlarımın arasına açtım.Törenin bulunduğu kilise bir sokak kadar ileride olmalıydı.Vaktin de geldiği bileğimdeki saatten bildirilirken soğuk havayı derince soludum.İşaret parmağım davetiyedeki erkek kısmında gezerken cesaretim korkum tarafından yeniden kamçılanmaya bailamıştı.Bu kadar yaklaşmış iken dönemezdim.
Yakaları işlemeli ceketimi elimle patlatlayarak düzelttim ve nihayet görkemli kilisenin önündeydim.Ben Busan'dan ayrıldıktan sonra inşaa edilmişti merkez kilisesi.Oldukça şaşalı ve devasa yapısı mimarların epey emek harcadığını gözler önüne sererken içeriden yayılan ilahi notaları yüzük takma kısmının sonlandığının habercisiydi.
Açık bıraklılan kapıya ilerledi adımlarım.Mihrabın ucundaki aşklarının nişanesini takan ve onlarca kişi önünde birleştirdikleri dudaklarıyla tutkularını sergileyen çiftle kıvrıldı dudaklarım.İkisi de büyüleyici görünüyorlardı.Lakin benim gözlerim onların sunduğunun dışında bir başkasını aramakla meşguldü.Lee Jeno,beş yıldır görmediğim ve hala adıyla bile kalbimi tekleten adam...
Uzun sürmedi ruhumun görüntüsünü yakalayarak şenlenmesi.Evlenen abisinin hemen yanında tebriklerini iletiyor,mutlu olacakları hayatlar diliyordu.Son gördüğümün aksine bedeni genişlemişti.Tabii liseden bu yana fiziksel olarak büyümesi beklenirdi lakin ayrıca özen göstermiş olması ceketinin içinde olsa dahi kaslı vücuda sahip olduğunu belirtiyordu.
Simasında hiçbir yara izi yoktu.Ya bırakmıştı dövüşlere katılmayı ya da abisinin mutlu gününe değin ara vermişti,bilinmez...Saçlarında kahverengiinin en güzel tonu esir almışdudakları vişne rengi bir rujla renklendirilmişti.Kemikli parmaklarındaki yüzükler,kulağındaki üç küpe ve süt beyazı boynundan sarkan ince metal ile Lee Jeno görsel bir devrime ayak basmıştı.
Arka sıralardan birinde bacaklarımı birbirlerinin üstüne yerleştirmiş,öylece izliyordum onu.Değien pek çok özelliğinin yanında gülünce kaybolan gözleri aynıydı,gözünün altında öpmeye doyamadığım beni duruyordu ve aramızdaki mesafeye rağmen birlikte olduğumuz dönem gecelerimin ninnisi olan o enfes kokusu halen aynı ritminde ulaşıyordu burnuma.
Çifti tebrik eden davetliler bir bir yemek verilecek kısma geçerken yaklaşık altı-yedi kişinin kaldığı salonda nihayet bulmuştu bakışları beni.Yanıma doğru hafif şaşkın ifadesiyle yaklaşırken oturduğum yerden kalktım.
"Gelininizi tebrik ederim.Abin adına çok sevinçliyim."
İlk defa gördüğü birini terkik ediyormuş gibi süzdü beni,yüzünde bir sarhoş gülüşü yayıldı.Şekilli kaşları da havalanırken hızla kırptı gözlerini uykudan uyanmak ister gibi.
"Burada ne işin var?"
Kırgınlık akıyordu kelimelerinden.Anlaşılan bana olan öfkesinden milim kaybetmemişti.Hala ilk günkü gibi taze ve sıcacıktı.
Gözümün önüne gelen saçımı kulağımın arkasına ittirdim. Boğazımı temizler gibi ses çıkarıp kendime vakit kazandırmaya çalışırken arkada beliren Know hyung ile derin bir nefes aldım.
"Doktor Na! Gelmeyeceksin diye üzülüyordum lakin beni kırmamışsın."
"Bu günü kaçıramazdım."
Uzun zamandır yapmadığımı yaptım, içtenlikle gülümsedim. Kendime zorla aşıladığım neşe damarlarımda tıkanırken bir zamanlar saatlerce parmaklarının gezdiği tenimin her zerresinde öfke dolu bakışları gezindi. İğrenir gibi bir ifade vardı suratında.
![](https://img.wattpad.com/cover/250930065-288-k676888.jpg)