Bölüm Yazarı:seungminkansj
Çalan rahatsız edici alarm ile istemeyerek kalktım yatağımdan savsak adımlarla banyoya ilerleyip elimi yüzümü yıkayıp üstüme formamı geçirdim. Kahvaltı yapmak için mutfağa girdiğimde Ağabeyim Jaehyun'u gördüm mimarlık son sınıf öğrencisiydi genelde öğleden sonra dersleri olduğundan erken kalkmasına şaşırmıştım.
"Erkencisin"
"Teslim etmem gereken bir projem var arabayla gideceğim giderken seni de bırakayım"
"Olur"
Ağabeyim'e belli etmesemde neredeyse mutlukluktan göbek atacaktım her gün o kadar yolu metroda geçirmek hiç güzel değildi. Sessiz geçen kahvaltıdan sonra ağabeyim beni okulun önüne bırakmıştı.
Okul binasına doğru ilerlerken gördüğüm kişi ile durdum, istemsizce kocaman bir gülümseme bahşettim etrafa onu ilk gördüğümde ocak ayıydı soğuktan burnu kızarmış kırmızı saçlarına uyum sağlamıştı üşüyen ellerini birbirine sürterek ısıtmaya çalışıyordu şimdiki yakışıklı ve karizmatik haline göre çok tatlıydı.
Ufacık bir gülümsemesi bile sanki dünyanın sahibi olmuşum gibi bir mutluluk heyecan veriyordu.
Bulunduğum yerde kalıp saatlerce onu izlemek isterdim ama birazdan dersim başlayacaktı yoluma devam ettim arkamı dönüp tekrar bakacakken durdurdum kendimi bakarsam dakikalarca onu izleyecek ve derse geç kalacaktım geç kalmak istemiyorum.Derslerim bitmiş metro durağına doğru yürüyordum onu tam dört aydır seviyorum yalan yok başlarda görünüşünden etkilendim ama tanıdıkça kalbine de aşık oldum mesela her sabah okul bahçesindeki hayvanları beslerdi onlarla oyun oynardı ayrıca Yangyang ve Renjun'e olan davranışlarına bakılırsa çok iyi bir arkadaştı sonra o muhteşem gülümsemesi gülerken kısılan gözleri de ona aşık olmamı sağlayan etkenlerden biriydi Lee Jeno hayatıma hiç beklemediğim bir anda girmiş ve hayatımın merkezine yer edinmişti.
Hislerimi itiraf etmeyi hiç düşünmemiş sadece bir heves olduğunu sanmıştım ama yanıldım sırıl sıklam aşık oldum. Ona olan hislerimi anlatmaya kelimelerin yeteceğini sanmıyorum sadece şunu söyleyebilirim ki çok aşığım. Bir ay önce itiraf etmeyi aklımdan geçirmiştim ama Jeno mükemmel biriydi, benim için imkansız olduğunu düşünmüştüm şimdi düşününce aptallık etmişim kabul etmese bile Jeno beni kırmazdı nazikçe red ederdi artık daha fazla oyalanmam mantıksızdı itiraf edeceğim.
Hislerimi itiraf etme kararını almamın üzerinden bir hafta geçti ama Jeno bir haftadır okula gelmediğinden itiraf edemedim başlarda hasta olduğu için gelmediğini düşünmüştüm ancak Yangyang'da bir haftadır gelmiyordu Renjun'de okula iki gün önce gelmeye başladı ister istemez kötü bir şey olduğunu düşünmeye başladım.
Kantinde gördüğüm Renjun ile hızla adımlarımı ona çevirdim.
"Merhaba ben Na Jaemin"
"Merhaba Huang Renjun karşı sınıftaydın değil mi"
"Evet sana bir şey sorabilir miyim"
"Tabi"
"Bir haftadır Jeno ve Yangyang'ı okulda göremedim bir şey mi oldu"
Gözleri doldu yere doğru eğdi kafasını lütfen kötü bir şey olmasın konuşmasını bekledikçe konuşmadı sanki ağlamamak için kendini tutuyordu.
"Renjun"
Seslenmemle eğdiği kafasını kaldırdı gözlerime baktı kızarmıştı gözleri kötü bir şey olduğuna artık emindim.
"Bir hafta önce Jeno'yu kaybettik"İşte bu cümle bütün dünyamı başıma yıktı daha çok gençti on yedi yaşındaydı hayalleri, daha yaşayacak çok şeyi vardı onunla yaşayacağım daha çok anım, aşkım vardı böyle bitemezdi.
Renjun daha fazla göz yaşlarını tutamamış ağlamaya başlamıştı sıkıca sarıldım ona bende ağlamaya başladım sevdiğim için kurduğum hayallerimin yok oluşu için ne kadar ağladık böyle bilmiyorum zaman anlamını yitirmişti ayrıldığımızda sevdiğimin mezarının adresini aldım koştum sevdiğime daha fazla beklemek, bekletmek istemiyorum.
Nefes nefese durdum burada bir yerdeydi sevdiğimin mezarı gözlerimle birazda adımlarımla aradım gördüğüm bedenle durdum arkası dönüktü Yangyang olmalıydı yanına gittim.
"Merhaba"
Kafasını kaldırıp bana baktı gözleri kıpkırmızıydı tanıdığım Yangyang'dan oldukça farklıydı zayıflamıştı, çökmüştü bu bir haftada bitmişti korkunç görünüyordu Bir şey demek yerine başını salladı.
"Ben Na jaemin, Jeno senin için değerli biri olmalı"
"Çocukluk arkadaşıyız kardeş gibiydik onsuz ne yapacağım nasıl yaşayacağım bilmiyorum peki sen Jeno'yu nereden tanıyorsun"
"Okuldan ben karşı sınıftayım"
"Sima olarak hatırlıyorum seni arkadaş mıydınız Jeno bana senden hiç bahsetmedi"
"Değildik ben jeno'ya aşıktım gerçi hâla seviyorum"
"Ne"
Şaşırmıştı beklemiyor muydu Jeno'ya aşık olduğumu söylememi.
"Bir hafta önce itiraf edecektim kabul etmese bile ona karşı hissettiğim saf duyguları bilsin istedim geç kaldım çok daha önce cesaretimi toplamalıydım"
Anladığına dair başını salladı ne beni ne kendini teselli edecek kelime bulamıyordu aramızdaki bu garip sessizliği bozmak için sordum.
"Nasıl öldü"
"Trafik kazası sarhoş bir sürücü çarpmış ama merak etme o adam artık cezaevinde"
O sarhoş sürücü Jeno'yu benden sevdiklerinden, hayallerinden koparmıştı cezaevinde olması neyi değiştirecekti o sürücüye olan nefretim, öfkem, kinim asla yok olmayacaktı.
"Ben Jeno'nun ailesinin yanına gideceğim sende gelmek ister misin""Ben Jeno'nun ailesinin yanına gideceğim sende gelmek ister misin"
Kafamı olumsuz anlamda salladım ailesiyle karşılacak cesaretim yoktu ne söyleyecektim ne yapacaktım bilmiyorum Yangyang ısrar etmedi yanımdan gitmeden önce birbirimize baş sağlığı diledik önümdeki tepeciğin yanına kıvrıldım koşarak gelmeme rağmen almayı unutmadığım pembe gülleri koydum tepeciğin üstüne pembe gül gönlüm sende demekti.
"Hâla gerçek gibi gelmiyor burada yatanın sen olduğuna inanmak istemiyorum"
Artık ağlayışlarım sessiz değil haykırışlara çığlıklara dönmüştü.
"Ben seni seviyorum bir hafta önce sana itiraf edecektim şu saçma cesaret toplama işini çok daha önceden yapsaydım belki de birlikte geçireceğimiz güzel zamanlarımız olacaktı"
Tutmadım haykırışlarımı içim çıkana kadar ağladım.
"Sana veda etmek istemiyorum keşke bir kabus olsa şimdi uyansam sen yanımda olsan , sana veda etmek bir vedadan daha fazlası sanki çoçukluğumu geçirdiğim evden taşınmak gibi"
Vücudumda hissettiğim ağrılarla açtım gözlerimi hava kararmıştı kapkaranlıktı saatlerce ağlamıştım sonunda da ağlamaktan yorgun düşen bedenimi uykuya teslim etmiştim yavaşça kalktım yattığım yerden üstümdeki toprak kalıntılarını temizlemeye gerek duymadım çantamdan bir mendil çıkartıp önümdeki tepecikten bir avuç toprak alıp koydum mendilin içine eğilip mezar taşına öpücük kondurdum.
"Hoşçakal sevdiğim"
Elimdeki mendili sıkıca tutarak evimin yolunu tuttum arkamda sevdiğimi, hayallerimi bırakmıştım içimden ağlamak geliyordu ama saatler önce göz yaşlarım tükenmişti artık içimden ağlıyordum aşkımın böyle sonuçlanacağını hiç düşünmemiştim hayat buydu işte Jeno'yu karşıma çıkarırkende benden alırkende bana sormamıştı.
Belki de bana diyorsunuzdur bu kadar yıpratma kendini başlarda çok üzülürsün ama zamanla acıların diner alışırsın yeni bir başlangıç yaparsın diye. Hayır acılarım hiçbir zaman dinmeyecek yirmi yılda geçse hâla ilk gün ki gibi acıyacak canım.
On yedi yaşında hayatın gerçekleriyle çok acı bir şekilde karşılaştım ilk aşkımı kaybettim hayatım boyunca on yedi yaşım benim için bir karanlık, hüzün barındıracak.Defalarca denememe rağmen bir türlü anahtarı kapının deliğine otutturup kapıyı açamamıştım vaz geçip zile bastım çok geçmeden kapı ağabeyim tarafından açılmıştı endişeli görünüyordu.
"Neredesin sen saatlerdir ulaşamıyorum sana telefonunuda kapatmışsın ne kadar korktum haberin var mı"
Sesi biraz endişeli birazda kızgın çıkıyordu bir şey demek yerine sarıldım eve gelene kadar akmayan göz yaşlarım tekrar akmaya başlamıştı.
"Jaemin ne oluyor iyi misin sen"
Arkamdaki açık kalan kapıyı kapatıp ağabeyimi kolundan çekiştirdim koltuğa oturtup tekrar sarıldım kafamı göğsüne yasladım.
"Sana bahsettiğim bir çocuk vardı hatırlıyor musun"
Eli saçıma çıkmış yavaşça oynamaya başlamıştı saçlarımla, ne zaman üzgün olsam ağabeyim saçlarımla oynardı.
"Hatırlıyorum Jeno muydu adı hislerini itiraf etmeye karar vermiştin red mi etti seni bunun için mi üzgünsün"
"Keşke red etseydi hyung""Ne, ne oldu"
"Ben nereden geliyorum biliyor musun hyung sevdiğimin mezarından"
Saçımla oynayan eli durdu.
"Ne"
"Sevdiğim öldü hyung gözümde imkansızlaştırdığım sevdiğim artık tamamen imkansız"
Kelimelerle teselli edemeyeceğini bildiği için sıkıca sarıldı saçlarıma öpücükler kondurdu.
"Her şey bitti hyung"Sanırım her şeyin sonuna geldik.
Her bitiş bir başlangıç falan değildir.
Her bitiş, bir bitiştir.
Unutmayın, tarih yalnızca mutsuzları yazar.
******
Herkese merhaba
Bu projede yer almak benim için bir onur tam anlamıyla ilk nomin kurgum umarım anlatmak istediklerimi anlamışsınızdır ve açıklayıcı bir anlatım olmuşdur yazım ve anlatım yanlışlarından dolayı kusura bakmayın.Başta beni bu projeye davet ettiği için sena'ya sonrasında da okuyan herkese teşekkür ederim umarım beğenirsiniz💜
