Selaam! Yine ben, yine bölüm! Umarım gidişattan memnunsunuzdur, iyi okumalar! Yorumlarınızı lütfen esirgemeyin.
"Minerva!"
Profesör Hertling, kızıl saçlarını savurarak yanıma geldiğinde gülümsedim. Lena'yı severdim, öğrenciliğimiz birlikte geçmişti, ben birinci sınıfken o yüksek lisansını yazıyordu ve edebiyat alanında uzmanlaşmayı seçmişti. Mitler üzerine araştırmalar yaptığını ve yakın zamanda genç yaşına rağmen profesör olduğunu duymuştum"Seni yeniden görmek çok güzel."dedi, bir elini dostça bir hareketle omzuma koyarken. "Duyduğuma göre yüksek lisans için dönmüşsün."
Bu okulda bir haberin yayılması neden ışık hızından halliceydi ki? Başımı sallayarak onu onaylarken "Seni görmek de öyle"dedim ve yanımda oturan Luke'u hatırladım. Bakışlarımı ikimiz arasında gezdiren tez ortağıma döndürürken "Bay Hemmings, bu Profesör Hertling."dedim, "Profesör Hertling, bu da Bay Hemmings."
Luke'un mavi gözleri, Lena'nın lacivert gözlerini bulurken oturduğu sandalyeden kalktı ve kibar bir hareketle uzattığı elini sıktı. Lena ona gülümsedikten sonra yeniden bana dönerken "O halde daha sık görüşürüz, değil mi?"dedi. Parlayan gözlerine bakıp onu başımla onaylarken "Elbette."dedim, "Artık buralardayım."
Görüşmeyeceğimizi ikimiz de bilsek de gülümsedik ve arkasını döndüğünde aldığı karton bardaktaki kahvesini dökmemek için emin adımlarla yürüyerek kafeden çıkmasını beklemeden ona doğru dönmüş olduğum sandalyedeki oturuşumu düzeltip bedenimi Luke'a çevirdim. "Sen bu okulda mıydın?"diye sorduğunda önümdeki kahvemden bir yudum alıp başımı salladım. Bunu ona söylememiştim. "Öyleydim."dedim, "Doçentlerden biriyle kavga ettiğim için yüksek lisansımı yarıda bıraktım."
Kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı ve arkasına yaslanıp uzun parmaklarını fincanında gezdirdi. "Bilmiyordum ama şaşırmadım."dedi. Gülümsemekle yetindim ve kampüsteki sessiz tek yer olan küçük kafede karşılıklı, konuşmadan oturmayı sürdürdük.
Bir hafta kadar önce yüksek lisans teklifimiz üniversite senatosundan geçmişti, Calum Hood'un konferansında olan ve beni orada gördüğü kadarıyla tanıyan üyelerin reddetmeleri ve dirençle karşı çıkmalarına rağmen beni öğrencilik zamanlarımdan beri tanıyan üyelerin çoğunlukta olmasıyla başarabilmiştik. Luke, senatoyla görüşmem sırasında orada değildi, yeni mezun bir öğrenciyi senato kararlarını etkilemesi ihtimalini göze alarak o görüşmeye almayacaklarını biliyordum. Görüşmeye benim girdiğimden haberi bile yoktu zaten.
"Peki o doçente ne oldu?"
Luke meraklı mavilerini yüzüme çevirince dudaklarımda kalan kahveyi almak için dilimi dudaklarımda gezdirdim ve onun gibi küçük sandalyede arkama yaslandım. "Okuldan uzaklaştırıldığını duymuştum."dedim, doğru kelimeleri seçmeye çalışırken, "Başka bir öğrenciyi daha mağdur etmiş."
Anlamadığını belli edercesine kaşlarını çattığında "Boşver"dedim ve elimi havada savurarak onu geçiştirmeye çalıştım. Bunu konuşmak istemiyordum, bu okula dönerken en büyük korkum da yeniden karşılaşma ihtimalim olan bu hislerdi. Asistanı olduğum hoca tarafından cinsel saldırıya uğramış ve kimseyi inandıramamıştım. Erkeklerin nüfuzlarını kullanarak mağduriyetleri bastırmaları ve kadınların güvenliklerini yok etmeleri konusuna bu yüzden bu kadar ağırlık veriyordum..Yıllardır kaçmıştım ama şimdi buradaydım işte, bir yenisi daha yaşanmasın diye elimden geleni yapacaktım. Dönmüş olmam bile diğer öğretim üyelerinin kendilerini sorgulayıp "Böyle bir şey yaptım mı? Ortaya çıkar mı?" korkusu yaşamalarına sebep olmuştu ve bu önemliydi.
Luke'un teklifini hemen kabul etmemin en büyük sebeplerinden biri buydu. Kendimi üretkenlikten uzak, boş ve içe dönmüş hissediyordum, elbette bunlar da birer sebepti ancak bu okulu seçmiş olmamın ve o gün o konferansa gitmiş olmamın bir sebebi vardı. Buraya bir amaç için çekilmiştim ayaklarım tarafından, büyük şeyler olacağını hissedebiliyordum. İçe dönmüş olduğum sürecin büyük bir getirisi olan bu görüye de güvenmiştim ve işte buradaydım.
![](https://img.wattpad.com/cover/250235972-288-k41010.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Under Her Spell /m.c.
Fanfiction"Şimdi onun büyüsü altındayım, bir yalana kısıldım kaldım. Ateşe bu kadar yakın durmamalıydım."