Selamm! Haydi Calum Hood'la tanışalım! Buradaysanız iyi kötü bir yorum bırakmayı ihmal etmeyin lütfen, geri dönüt almam gerekiyor. İyi okumalar, sizi seviyorum!
"Altay'ların göçebe oldukları İsa'dan önce 2 ile İsa'dan sonra 5 yılları arasında göç yolları üzerinde olduğunu keşfettiğimiz bu bölgede yine Altay'lara ait bir çok bulguya ulaşabiliyoruz. Göç yolları üzerinden, yani Rusya'nın doğusundan Kuzey Asya Alp'lerine, oradan ters bir istikamet izleyerek Sibirya'ya yönelen Altaylar'ın.."
Calum Hood, elindeki çubuğun küçük düğmesine rahatlıkla bastı ve çubuğun uzamasıyla projeksiyon cihazından bir harita yansıtılmış olan tahtaya birkaç kez vurdu, böylece Rusya'nın kuzey doğusunu daire içine aldı. "Tam şu bölgeden bahsediyoruz."
"..bu bölgede en önemli eserlerini bıraktıklarını tahmin ediyoruz."
Bakışlarımı bilgisayarın başında gerekli slaytların ayarlamasını yapan Sue'e çevirdim. Kaşları çatılmış, işine son derece odaklı bir halde oturuyordu. Giydiği beyaz gömleği ve siyah blazer ceketi ona çok yakışmıştı ama şuan sunumu onun yapıyor olmasını daha çok istediğimi ve çok daha iyi sunacağını da düşünmeden edemedim.
"Şuanki Ruslar olarak adlandırabileceğimiz Slav halklarıyla karşılaşmalarının ardından yaşanan kültür etkileşiminin de etkisiyle bıraktıklarını düşündüğümüz bir esere ulaştık. Böyle diyoruz çünkü.."
Başıyla bir hareket yapınca Sue ekranı değiştirdi ve artık koca amfideki yüzlerce kişiyle beraber bakmakta olduğum şey bir taşa oyulmuş olan bariz bir kadın figürüydü.
"..görmüş olduğumuz kadın figürünün Letavitsa olduğunu biliyoruz. Slav ırklarının kültüründe binlerce yıldır yerleşmiş olan ve Hristiyan kültüründeki Lilith'in yaratılış efsanesi dışındaki karşılığı olarak adlandırabileceğimiz Letavitsa karşımıza şeytani ruh, cadı, erkekleri bakışlarıyla baştan çıkaran kadın sıfatlarıyla da çıkar."
Elimle ağzımı kapatmama gerek duymaksızın küçük bir kıkırtı çıkardığımda yanımda oturan orta yaşlarındaki adam bakışlarını üzerime dikti ama umursamadım. Arkama yaslanıp kollarımı göğsümde kavuştururken anlatacaklarını dinlemeye devam ettim.
"Altay kültüründe karşılaşamayacağımızı bildiğimiz bu figür, tam da onların elinden çıktığı anlaşılır bir halde bulundu. Bu bize Altay'ların göçebelikten yerleşik hayata geçmeye başlayan bir kolunun bildiğimiz tarihten yani on birinci yüzyıldan çok daha önce var olduğunu göstermektedir."
Slayt geçerken ve figürün birkaç resmi daha belirirken birinde figürün Sue'un ellerinde durduğunu farkettim, demek onu Rusya'da bırakmamış ve inceleme için buraya almışlardı. Gördüklerimle ilgili birkaç not alırken karşımda kendinden çok emin şekilde konferansını vermeye devam eden profesöre baktım. Sue'un aksine siyah bir gömlek ve kot bir pantolon giymiş, ona sanki sunucu Sue'ymuş da kendisi asistanmış gibi spor bir hava veren bir kol saati takmıştı. Otuzlarının başında olduğunu düşündüğüm genç adamın kollarındaki dövmelere baktım, daha genç bile olabilirdi.
Siyah kısık gözlerinin ve yüz şeklinin ona verdiği şirin hatların aksine oldukça durgun ve mimikten yoksun davranıyordu. Bunu onu dinlemeye gelen mevkidaşlarını ve rektörünü, dekanını, diğer bilim insanlarını selamlarken bile değiştirmemişti. Herkesin ondan aşağıda olduğunu hissettiriyordu, ondan yukarıda olanların bile. İyi bir manipülatif olduğu her halinden belliydi.
Esmer teninde oldukça uyumlu duran dövmelerinden birinin daha bulunduğu ellerini önünde kavuşturdu ve çubuğu Sue'un olduğu masaya bırakırken, "Oturumumuzun devamında Letavitsa figürünün üzerinde daha fazla duracağız ancak ondan önce on dakikalık bir aramız olacak. Sorusu olan?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Under Her Spell /m.c.
Fanfiction"Şimdi onun büyüsü altındayım, bir yalana kısıldım kaldım. Ateşe bu kadar yakın durmamalıydım."
