Selam! Öncelikle bu bölüm, kurgunun ithaf edildiği canımın içi sleepintheatlantis için yazılıyor. Bugün, bu bölümün yayınlandığı saatlerde onun doğumgününe girmiş olmalıyız çünkü! Kimseler burada değilken bana hem çok sevdiğim bir yazar, hem harika bir okur olan ve dostluğunu bu platformun çok ötesinde hep hissettiğim bebeğim iyi ki doğmuş , iyi ki var!
Seni çok seviyorum Esin:") Minerva da, Michael da, Luke ve Sue da seviyor. Calum'dan çok emin değiliz ama onu boşver zaten flkgjdhkd
Ayrıcaa multideki şarkıyı Türkçe açıklamasıyla birlikte koydum çünkü bana son derece Under Her Spell, hatta direkt bu bölüm enerjisi veriyor kendisi.
Michael
Elimi Birdsville'in en güzel sahillerinden birinde bulunan evimizin kapısına uzatırken duraksadım. Daniela'nın burada olduğunu bilsem de, onu evin dışında bulmayı beklemiştim. Kurduğumuz küçük salıncakta sallanırken, çimlerde saçma sapan çok satan kişisel gelişim kitaplarından birini okurken veya matını atmış şekilde tüm dikkatini verdiği bir yogayı yaparken.
Böylesi güzel bir havada dört duvara sıkışmış olmayı sevmez, hele ki birkaç gün önce bu evden ayrılıp onu arkamda tek bırakmama neden olmuş olan tartışmamızın içlerinden yalnızca birini oluşturduğu kavgalarımızdan herhangi biri gerçekleşmişse.
Sahile gitmiş olabileceği ihtimalini düşünerek açık kapıyı ittirdim. Belki de sadece koşmak istemişti. Benim aksime oldukça hareketli ve aktif bir yapısı olduğunu hesaba kattığımda bu uzak bir ihtimal olmasa da, içimi tarifsiz bir tedirginlik kaplamıştı.
"Daniela?"diye seslendim, bana karşı duyduğu kızgınlıktan dolayı cevap vermeyeceğini düşünerek, "Ben geldim."
Kaç gün olmuştu? Dört mü? Dört büyük adımda küçük holü yarılarken, "Daniela?"diye seslendim yeniden.
Adımlarımı Daniela'nın hobi odası gibi düzenlendiğimiz ancak ikimizin de aileleri gereği birçok silahın ve savunma malzemesinin bulunduğu odaya yönlendirirken kaç dört adım daha attığımı bilemeden botlarımın uçlarına değen sıvıyı farkettim. Usul usul akan, her ürkekleşen adımımda artan ve yoğunlaşan, sonsuzmuş gibi gözüküp bir canı almak için yeterli olan kanını.
Önce yerde boylu boyunca uzanan cansız bedenini ve kanın kırmızılığını almış olan sarı saç tutamlarını gördüm, sonra elinden biraz uzağa düşmüş olan küçük tabancayı.
Ayaklarım oldukları yere çivilenirken, bunun sebebinin karımın ölüsünü görmüş olmaktan veya bunu kabullenememiş olmaktan kaynaklanmadığını biliyordum.
Biliyordum ki, sebebi bendim.
Damarlarında dolaşıp ona hayat veren kanın evimizin parkesine dağılmış olmasının da, botlarımın altında eziliyor olmasının da sebebi bendim.
Ölmesinin sebebi bendim.
"Kendimi öldürürüm."demişti, "Ve bunu yaparsam seni de öldürmüş olurum Michael."
Gittiğim gece kulüplerinden birinde daha girdiğim kumar borcu yüzünden nüfuz sahibi bir yeraltı mafyası olan babasının itibarı zedelendiğinde ve benim borçlarımı babasını karşısına alarak kapatmaya çalışırken gizleme zahmetine bile girmediğim bir ihanetimi daha öğrendiğinde başlamış olduğumuz kavgamızda bana kurduğu son cümle buydu.
Biliyordu.
Kendini öldürdüğünde tüm bunlardan kurtulacağını ve bunun sorumlusu olarak beni gösterdiğinde Avustralya'nın tüm yeraltı dünyasına beni hedef göstereceğini biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Under Her Spell /m.c.
Fanfiction"Şimdi onun büyüsü altındayım, bir yalana kısıldım kaldım. Ateşe bu kadar yakın durmamalıydım."