•27•

59 8 0
                                    

Leo'nun bakış açısı:

Yolculuğumuzun geri kalanı çok zor geçmişti. Tüm melezler, Hekate çocuklarından kendilerini uzak tutmaya çalışıyor; Axel'dan ise tamamıyla uzak duruyorlardı. Axel bu duruma hiçbir şey demeyerek başı öne eğik, yoluna devam etmişti. İkinci mola alanına geldiğimizde diğerleriyle konuşacak zamanı anca bulabilmiştim.

Saat iyice ilerlemiş, hava kararmıştı. Herkes uyuduktan sonra Percy, Annabeth, Piper, Axel ve ben Hekate çocuklarının kurduğu güvenli alandan çıkmamaya özen göstererek bulunduğumuz, tamirhane gibi gözüken binanın arka tarafına geçmiştik.

Axel derin bir nefes alarak başladı: "Beni suçlamalarını anlıyorum fakat bana inanmanız la-"

Percy Axel'ın konuşmasını bölmüştü. "Senin bir şey yapmadığını biliyoruz. Fakat gerçekten hain Hekate melezlerinden biriyse Uranüs kampın içine sızmayı başarmış demektir. Çok dikkatli olmalıyız. Başkaları da olabilir."

Bunları dedikten sonra doğrudan şuanda Piper'ın beline asılı olan Gece Hançeri'ne bakmıştı. Güvenlik için saat başı hançeri aramızda dolaştırıyorduk.

Axel ise Percy'nin kendinden bu kadar emin bir şekilde "Sana inanıyoruz." demesine şaşırmış göründü. Kaşlarını hafifçe çatıp önüne bakmaya başlamıştı.

"Annabeth, sen ne düşünüyorsun?" diye sormamla Annabeth düşüncelerinden sıyrılmış göründü. Uzun zamandır konuyla alakalı fikrini belirtmemişti ki bu genelde pek yaşanan bir durum değildi.

Annabeth, kendinden pek de emin değilmiş gibi yüzünü buruşturdu. "Bilmiyorum. Sadece hainin Hekate melezleri arasında olduğu sonucuna çok çabuk vardık gibi hissediyorum."

Bu söylediğini Piper yanıtlamıştı. "Ama tüm Hekate melezleri büyülerinde bir terslik olduğunu farketmişlerdi. Bunu yapan kişi Hekate melezlerinden olmak zorunda."

Bunun üzerine birkaç saniyelik bir sessizlik olmuştu. En sonunda sessizliği bozan, bir şeyin farkına varmış gibi kaşlarını kaldıran Axel olmuştu. Annabeth'e dönerek "Valeria ve Theo. Ebeveyinleri hakkında yalan söylediklerini düşünüyorsun." dedi.

Annabeth, Axel'ı onaylamasa da aynı zamanda söylediğini reddetmedi de.

O sırada bulunduğumuz binadaki melezlerin hareketlenmeye başladığını görmemizle hızla yerimizden kalkarak onların yanına geri döndük.

Annabeth yolculuk boyunca takındığı sert yüz ifadesiyle melezlerden birine ne olduğunu sorduğunda demin konuştuklarımızın cevabını almıştık.
Theo kayıptı. Kaçmıştı.

Piper haberi duyduğu gibi hızla belindeki Gece Hançeri'ni eline alsa da hançer hala oradaydı. Hepimiz tuttuğumuz soluklarımızı bırakmıştık. Fakat rahatlamamız uzun sürmedi.

Annabeth bir grup meleze, gruplar halinde Theo'yu arama emri vermişti. Benim ise aklımda Valeria vardı. Etrafımdaki melez kalabalığına bakarak onu aramaya başladım. En sonunda onu gördüğümde duvarın yanına çökmüş, ellerini yüzüne gömmüştü.
Hızlıca yanına gittim.

"Tam olarak ne oldu? Anlatabilir misin?"

Valeria bu sorularım üzerine hafifçe başını kaldırdı. Beklediğimin aksine gözlerinde göz yaşı yoktu. Kısık bir sesle konuşmaya başladı. Onu ilk defa bu kadar neşesiz ve kırgın görüyordum.

"Theo... Sanırım gerçekten de hain o. Sabah Hekate çocuklarıyla yaşananlardan sonra onu yanıma çekmiştim, çünkü bunu yapanın o olduğundan şüphelenmiştim."

Kaşlarımı çatarak Valeria'ya döndüğümde Valeria daha bir şey söylememe izin vermeden konuşmaya devam etmişti.

"Ebeveyinleri hakkında yalan söyledi. June ve bana bunu kendi güvenliği için yaptığını çünkü melezlerin Hekate çocuklarına güvenmediklerini söylemişti. Eğer onun güvenliği anlamına gelecekse bu konuda bir şey söylemeyeceğimize söz vermiştik ona. Ben böyle olacağını bilemezdim çok-"

Valeria ellerini yine yüzüne gömerek sarsılmaya başladığında elimi omzuna koyarak "Her şey yoluna girecek." dedim.
Onu o şekilde bırakmak istemiyordum fakat Annabeth'e Valeria'nın anlattıklarını haber vermem gerekiyordu. Valeria'ya beklemesini söyleyerek yanından ayrıldım.

Annabeth'e Valeria'nın anlattıklarını söylememle artık kesinleşmişti. Annabeth'in sakin kalmakta zorlandığını görebiliyordum. Theo eğer bizden önce Uranüs'e ulaşırsa geleceğimizi haber verebilirdi. Hatta belki de bunu çoktan, biz Melez Kampı'ndayken yapmıştı ve biz boşa çabalıyorduk. İçimden bir ses "En azından hançer sizde ve bundan kimsenin haberi yok." diyene kadar kaybedeceğimiz bir savaşa gittiğimizi kabullenmek üzereydim.

Axel'ın yanına gittiğimde bize melezlere güvenmekle hata yaptığımızı ve en başından beri haklı olduğunu söylemesini beklemiştim. O ise bunların hiçbirini yapmayarak "Yine de kazanabiliriz." demekle yetinmişti. Bu söylediğine tam olarak inanmadığı çok açık olsa da en azından umutlu olmaya çabalaması ona inanmak istememi sağlamıştı.

...

Annabeth'in Theo'yu aramak için dışarı yolladığı melez grupları yarım saat sonra elleri boş geldiklerinde herkes bir sonraki adımlarını belirlemesi için Annabeth'e dönmüştü. Gözüm Valeria'yı aradığında, onun tuhaf bir şekilde zemine baktığını gördüm. Kaşlarını çatmıştı. Ona baktığımı farkettiğinde ise bana göz ucuyla baktıktan sonra dalgınca dolanmaya devam etti. Muhtemelen Theo'dan dolayı şoktaydı ve ne yapması gerektiğini bilmiyordu.

O sırada Annabeth konuşmaya başlayarak yeni planı açıklamıştı.
"Burada daha fazla kalmamız mümkün değil. Theo'nun ne planladığını bilmiyoruz fakat bu ne olursa olsun bizim Uranüs'e bir an önce varmamız gerektiği anlamına geliyor. Diğer birlikler gün doğumuyla saldırıya geçeceklerdi, biz ise Manhattan Karargahı'nın boşaltılmasını bekleyecektik. Bu planı uygulamamız artık mümkün değil. Diğer birliklerle aynı zamanda saldırıya geçeceğiz. Bu yüzden kaybedecek zamanımız yok. Yola devam etmemiz lazım."

Annabeth'in bu konuşmasından sonra etrafı bir panik ve korku havası sarmıştı. Hızlıca eşyalarımızı toplayıp yola çıktığımızda ilerlediğimiz her dakikada kendimize olan güvenimiz azalıyor gibi hissediyordum.

...

Aria'nın bakış açısı:

İris mesajındaki melez doğrudan gözlerimin içine bakarak konuştu.

"Her şey yolunda efendim. Theo, planlarımızı farketti fakat icabına baktım. Savaş bitene kadar ortalarda olmayacak. Tüm melezler Theo'nun hain olduğunu düşünüyorlar. Bu yüzden savaş planı değiştirildi, diğer birliklerle aynı zamanda saldırıya geçeceğiz."

Kızın bu sözleri kanımı dondurmuştu. Belli ki aynı şekilde düşünmeyen Uranüs ise kıza gülümsedi.

"Aferin Valeria."

Ardından elini savurarak mesajı kapattı.

Karanlık: Leo ve Aria'nın Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin