•23•

66 7 0
                                    

Yine çok uzun zaman oldu biraz yoğundum ama bundan sonraki bölüm de hazır bir tek düzeltmesi kaldı. O daha erken gelir :))

Aria'nın bakış açısı:

Kendi gerçekliğimle Uranüs'ün gerçekliğini eskisi kadar iyi ayırt edemiyordum. Nektarı içeli ne kadar zaman olmuştu? 1 gün? 1 ay? 1 yıl? Emin olamıyordum. Bedenim artık alışık olduğum bir şekilde, benden bağımsız hareket ederek, o çok sevdiğim tahtıma oturdu.

Bu düşüncede bir yanlışlık olduğunu sezmemle artık sık sık kendi kendime tekrarladığım cümleleri yeniden düşündüm.
"Adım Aria. Uranüs tarafından kontrol ediliyorum. Bu ben değilim. Ben değilim..."

Kendime yalan mı söylüyordum? Belki de hayatım boyunca böyle yaşamıştım ve şuan delirmeye başlıyordum. Derinlerden gelen bir ses bu düşünceme saniyesinde karşı çıktı.

Leo... Acaba o şuan ne yapıyordu? Dün onu ağacın altında gördüğümde hiç de iyi görünmüyordu...
Bu son düşüncemle uzun bir süre duraksadım.

Bu ne zaman olmuştu?

O anının üzerinde düşünmeye devam etmemle içimdeki, bana doğruları söylemeye çalışan ses güçlendi.

Her şeyi yeniden hatırlamaya başladığımda ise korkuyordum. Uranüs beni içten içe yok ediyordu.

...

Leo'nun bakış açısı:

Axel Percy'ye dönerek "Onlara güvenmiyorum. Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" diye sordu. Ses tonundan sinirlenmeye başladığını hissedebiliyordum.

Uranüs'ün kampa saldırı için gönderdiği üç meleze Uranüs'ün savaş sonunda onları canlı tutmak gibi bir niyetinin olmadığını açıklamıştık. Ardından da eğer Uranüs'ün yanına dönmek istiyorlarsa şuan bunda özgür olduklarını söylemiştik. Üçü de huzursuz görünse de en sonunda hepsi kalmaya karar vermişti.

Percy Axel'ı yanıtladı. "Onlara tamamen güvenemeyeceğimizin ben de farkındayım sadece ikinci bir şansı hakettiklerini düşünüyorum. Tıpkı senin gibi..."

Axel ellerini iki yanında yumruk yaparak konuştu. "Leo'ya yardım etmeyi ben seçtim. Kararımı vermiştim. Kimse beni bunda zorlamadı. Bu melezler ise saldırı sırasında yakalandılar ve kime sadık olduklarını bilmemiz mümkün değil. Hala ellerine geçen ilk fırsatta Uranüs'ün yanına dönebilirler, hem de ellerinde kampa ve plânlarımıza dair bilgilerle..."

Percy yanıtladı. "Biz zaten onlara Uranüs'ün yanına dönebilmeleri için şans verdik ve burada kalmayı tercih ettiler. Fakat haklı olduğunu biliyorum, onlara tam anlamıyla güvenemeyiz. Ama sırf kime sadık olduklarına emin olamadığımız için onlara ikinci bir şans vermemek doğru değil."

Axel Percy'nin söylediklerine karşı çıkmadı ama hala ikna olmamış gibi görünüyordu. Konuyu değiştirmeye çalışarak ben de konuşmaya girdim.
"Kim olduklarını anlattılar mı? Nereden geliyorlarmış?"

Beni Axel yanıtladı. "Üçünü de tanımıyorum. Queens bölgesinden geldiklerini söylediler. Theo mars çocuğu, Valeria Hermes kızı, June da Afrodit kızıymış. Hiçbirinin tam anlamıyla bize güvendiğini düşünmüyorum. Biz de onlara güvenemeyiz. Şuanda kampta diledikleri gibi dolaşabilmeleri bana doğru gelmiyor."

Percy yeniden bir şey söylemek ister gibi ağzını açtı ama sonra vazgeçmiş olacak ki hafifçe başını iki yana salladı. Kherion da dahil olmak üzere bu üç meleze nasıl bir yaklaşım sergileneceği çok tartışılmıştı fakat en sonunda aramıza kabul edilmişlerdi.

O sırada Annabeth ve Piper da Büyük Ev'den yanımıza geldiler. Annabeth elinde Aria'nın hançerini tutuyordu. İncelemesi için bu sabah ona vermiştim. Diğerlerine de kısaca Nyx'le olan konuşmamı anlatarak hançerden bahsetmiştim. Anlatmayı bitirdikten sonra hepimiz bundan başka kimseye bahsetmemek konusunda karar kılmıştık. Axel, kampa kabul edilen melezler konusunda biraz da bu yüzden sinirliydi, onların burada oluşunun herhangi bir ihanet olasılığını arttırdığını düşünüyordu.

Hançer bizim için çok önemliydi. Aria protogenos bir tanrıçanın, Nyx'in kızıydı. Onu görene kadar böyle bir şeyin mümkün olduğunu bile bilmiyorduk. Fakat bu durumda aynı zamanda Aria tek kişi olamazdı. Melez çocuklarının olamayacağını düşündüğümüz insan formunu alabilen başka tanrı ve tanrıçalar da vardı. Uranüs'ün enerjisini bedenlerinde taşıyabilecek kadar güçlü olan melezler...

Bu yüzden hançeri kullanmaya ihtiyacımız vardı. Normal bir silah sadece Aria'nın bedenini yok ederdi ve evet belki Uranüs'ü de göklere yeniden hapserdi. Fakat Uranüs burada kaldığı süre boyunca yeterince güçlenmişti. Başka bir protogenos tanrı ya da tanrıça çocuğu bulması an meselesi olurdu.

Nyx'in söylediğine göre ise Aria'nın hançeri ruhu tanıyordu. Aria'ya dokunmadan Uranüs'ü öldürebilecek bir silah... Uranüs'ün, ölümlü bedenini bariyer gibi kullanma şansı olmayacaktı. Ve Aria... Onu kurtarabilmek için bir şansımız vardı.

Annabeth elindeki hançeri bana uzattı. "Normal bir silaha benziyor. Farklı bir şey bulamadım. Sadece üzerindeki ay kabartmasının madalyondakine çok benzediğinde haklısın. Saldırı planına gelecek olursak da oldukça ilerleme kaydettik. Öncelikle Uranüs'ün olmadığı dört karargahı kuşatmayı planlıyoruz. Uranüs'ün; önce diğer karargahları ele geçirerek, ordumuzu büyütüp onun olduğu Manhattan'a saldırı düzenleyeceğimizi düşünmesini sağlamalıyız. Uranüs melezlerine zaten güvenmiyor, onun olmadığı yerlerdeki melezlerin kolayca kendine karşı gelebileceğini düşünüyor olmalı. Bunu engellemek için Manhattan'dan birlikler yollamaya başlayacak. Fakat biz tüm bu süre boyunca gizleniyor olacağız. Manhattan Karargahı yeterince savunmasız kaldığında Uranüs'ün beklemediği anda biz saldıracağız. Kapana kısılmış olacaklar, ondan sonra yapmamız gereken tek şey Uranüs'e hançerle beraber ulaşmak olacak. Tek sorun canavarlar... Savaşı elimizden geldiğince hızlı bitirmeliyiz çünkü Uranüs diğer karargâhlara destek yollamaya devam ettikçe o gruplardaki melezlerimizin şansları azalacak. Yarın akşam konseyle beraber açıklama yapmayı düşünüyoruz."

Piper da Annabeth'in dediklerini onaylar gibi başını sallayıp "Fazla zamanımız kalmadı." diye ekleme yaptı.

Annabeth saldırıda baş rollerden biri olacaktı. Buna çok uzun zamandır kafa yorduğunu biliyordum. Aria'yı kaybederek kampa geri döndüğümüzden beri plan üstüne planla uğraşıyor, Jüpiter Kampı'yla da iletişim halinde kalıyordu.
Percy kız arkadaşının omzuna kolunu dolayarak saçına ufak bir öpücük kondurdu. O da Annabeth'in yorgunluğunu farketmiş olmalıydı. Söze girerek "Bugünün geri kalanında başka şeyler yapalım. Savaş hakkında endişe etmek için yeterince zamanımız oldu ve daha fazlası da olacak." dediğinde kimse buna itiraz etmedi. Axel'ın anlamaz bir şekilde kaşlarını çattığını fakat sonra tıpkı küçük bir çocuğun heyecanına sahip gibi parlayan gözlerle Percy'ye baktığını gördüm.

Daha önce hiç bir şeyler hakkında endişe etmek zorunda kalmadan eğlenerek geçirdiği bir günü olmuş muydu? Yüz ifadesi bunun tam aksini gösteriyordu.

Karanlık: Leo ve Aria'nın Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin