Son Söz

76 6 3
                                    

Altı ay sonra

Aria'nın bakış açısı:

Tüm yaşadıklarımız, savaş...
Bize hem çok yakın hem de çok uzaktılar. Bazen dalıp gidiyordum, Uranüs'ün bedenimdeyken yaptığı tüm şeyler gözlerimin önünden geçmeye başlıyordu. Kendimi toparlamak için dakikalarca boş duvarlara baktığım zamanlarda ise beni sakinleştiren kişi genelde Leo oluyordu.

Bu son altı ayda yaptıklarımız...
Hem çok fazla hem de yetersiz görünüyordu hepimize. Uranüs'ün yanından kurtulan melezler, Jüpiter ve Melez Kamp'larında yerlerini almışlardı. Çoğunun gerçekleri kabullenmesi uzun bir zaman almıştı. Kampların onlara yalan söylediklerine inananlar, Uranüs'ün onları bir çeşit teste tabi tuttuğunu ve karşı koymaları gerektiğini düşünenler, kamplarda kalmayı reddedip yanımızdan ayrılanlar...

Başlarda kampların tüm bunlarla baş etmesi zor olmuştu. Fakat zaman geçtikçe daha çok melezin aramıza katılmaya başladığını görmüştük. Bu yavaş bir süreçti belki ama her şeyin normale dönmesi için iyi bir başlangıçtı.

Ben ise uzun zaman sonra nihayet kendimle yüzleşmiştim. Karargahımızdan Mateo ve Clara'yla kaçma girişimimizden sonra ikisini de kaybetmiştim. Bu yaşanandan sonra Clara'nın ailesini bulup onlara kızlarının ölüm haberini vermem gerektiğini biliyordum. Adresleri bende vardı. Gitmemek için hiçbir sebebim yoktu. Fakat ben yine de onların karşısına çıkarak olanları onlara anlatacak gücü kendimde bulamamıştım. Bundan da bir tek konuştuğumuz ilk gün Leo'ya bahsetmiştim.

İki ay önce nihayet kararımı vererek gideceğimi arkadaşlarıma anlattığımda ise benimle gelmek isteyen üç kişiyle karşılaşmıştım. Böylece Percy, Annabeth, Leo ve ben yola koyulmuştuk.

Clara'nın annesiyle konuşup yaşananları tek tek anlattıktan sonra ise ona ay madalyonunu uzatmıştım. Bunu yapacağımdan o ana kadar kimseye bahsetmediğimden Percy, Annabeth ve Leo'nun şaşkın bakışlarıyla karşılaşmıştım.

Madalyonu Clara'nın annesine uzatarak
"Artık güçlerimde tamamıyla kontrol sahibiyim. Fakat bu kararı size bırakmak istiyorum. Bu madalyon açık olduğu sürece güçlerim elimden alınmış oluyor. Kapandığında ise güçlerimi yeniden hissedebiliyorum. Neye karar vereceğiniz size kalmış." demiştim.

Percy söylediklerimden sonra bana dönerek sessizce "Bunu yapamazsın..." dese de ben çoktan kararımı vermiştim.

Clara'nın annesi göz yaşlarını sildikten sonra uzattığım madalyonu alarak incelemişti. Kadınla vedalaşarak kapıdan çıktığımızda ise tam Percy'nin arabasına binmek üzereyken güçlerimin geri geldiğini hissetmiştim.
Bu, beni şaşırtmıştı. Ama aynı zamanda tüm yaşadıklarımı nihayet geride bırakabilmek için bana güç vermişti.

...

"İyi misin?"

Leo bana endişeyle bakıyordu. Uranüs'ün zihnimde bıraktığı sanrılardan birini gördüğümü düşünmüş olmalıydı.
"Evet, ben iyiyim. Düşünüyordum sadece. Savaştan beri yaptıklarımızın yeterli olup olmadığını..."

Leo bunun üzerine bana gülümsemişti.
"O zamandan beri beraber çok şey başardık. Ama ne kadar şey başarırsak başaralım sanırım bu soruyu yine de kendimize sormaya devam edeceğiz."

Bunları söylemesi beni biraz olsun rahatlatmıştı. "Haklısın sanırım."

Tam o sırada üzerimizden bir su kütlesinin geçmesiyle ise hızla ayağa kalkarak arkamızı dönmüştük.

Ağızlarımız açık bir şekilde karşımızda kahkahalar atan Percy'le karşılaştığımızda ise Leo'yla bir saniyeliğine bakışmamız yetmişti.

Leo, Percy'ye seslenerek "Bu bir savaş ilanıdır Balık Çocuk." diye bağırdı. Hızla karanlığımı oluşturarak Percy'nin etrafını sardım. Percy temkinli adımlarla yürümeye çalışarak sağına döndü ve "Bunun beni durduracağını mı sandınız." diyerek ellerini kaldırdı. Gölden yükselen su bizim yanımızdan bile geçmeyerek o sırada oradan geçmekte olan bir grup kampçıya isabet etmişti.

Leo'yla ben kahkahalara boğulmuş bir şekilde gülerken Percy'nin etrafındaki karanlığı kaldırdım ve demin yaptığı şeyi görmesini sağladım. Üzerine gelen Ares çocuklarını gören Percy, Clarisse'e dönerek "Bu aralar bu civarlarda çok fazla tsunami görülüyor diyorlar. Sanırım siz de birine denk geldiniz." demişti.

Clarisse bunun üzerine kılıcını kaldırıp "Seni öldüreceğim Jackson." diyerek Percy'yi kovalamaya başladığında biz hala daha gülmeye devam ediyorduk. En sonunda Percy ve Clarisse yanımıza döndüğünde ikisi de yorulmuş görünüyordu. Leo, bulunduğumuz yerde bir ateş oluşturarak Ares çocuklarının hızlı kurumalarını sağladığında ise Percy nihayet ona savrulan tehditlerden kurtulmayı başarmıştı.

...

Akşam olup kamp ateşinin etrafında toplandığımızda etrafımızdaki melezlere bakındım. Bazılarını kampta uzun süredir görüyordum, bazıları ise fikirlerini değiştirerek kampa gelmeyi kabul eden yeni melezlerdi. Kamp ateşine bakarak hafifçe gülümsediğimde yanımda Percy ve Leo'nun karşılıklı şakalaşarak Annabeth ve Piper'ı güldürdüklerini gördüm.

Leo, onlara baktığımı farkettiğinde gülümseyerek parmaklarını benimkilere doladı. Percy, detone olmuş sesiyle Apollon melezlerinin söyledikleri şarkıya eşlik etmeye başladığında ise hepimiz yeniden gülmeye başlamıştık.

İyileşiyorduk. Geçmişten kalan yaralarımız her geçen günle daha da görünmez oluyorlardı. Fakat unutmuyorduk. Unutamazdık. Ne kadar zaman geçerse geçsin o korkunç anılar bir yerlerde saklanmaya devam edecekti. Beklenmedik zamanlarda gün yüzüne çıktıklarında ise onları kontrol altına alabilecek kişiler sadece kendimiz olacaktık.

Leo ne düşündüğümü anlamış gibi Axel'ın ona verdiği, parmağından hiç çıkarmadığı yüzüğüne bir bakış attı. Daha sonra bana yaklaşarak kısık sesle konuştu:

"Yalnız değiliz. Hiçbirimiz değiliz. Her şeyin olduğu gibi bunun da üstesinden geleceğiz... birlikte."

SON

...
Çok geç attım biliyorum biraz meşguldüm bu aralar :(
Buraya kadar okuyan herkese çok teşekkür ederim. Ben bu hikayeyi yazarken ve kurgularken eğlendim, umarım siz de okurken iyi vakit geçirmişsinizdir. Teşekkürlerr ♡

Karanlık: Leo ve Aria'nın Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin