•10•

84 10 4
                                    

Leo'nun bakış açısı:

Aria'nın elinde tuttuğu, üzerinde ay kabartması olan kenarları işmeli madalyona bakakalmıştım. Madalyonu almak için elimi öne uzattığımda Aria tereddüt etmeden madalyonu elime bıraktı. Madalyonu dikkatlice incelesem de herhangi bir gariplik göremiyordum. Arkasını çevirdiğimde ise yunanca bir yazıyla karşılaştım: "Işığın fazla olduğu zamanlarda karanlık yol gösterir."
Onun altına da çok küçük bir şekilde "ay madalyonu" yazılmıştı.

Ben hala madalyonu incelerken Aria anlatmaya başladı: "Ben daha çok küçükken babam bana bakmak istemediğine karar verip beni bırakmış. Birkaç yılımı yetimhanede geçirdim, daha sonra da Uranüs'ün beni keşfetmesiyle oradan zorla alıkoyuldum. Tek bildiğim bu madalyonun hep üzerimde olduğuydu, oradiklere sorduğumda beni bulduklarında madalyonun da boynumda olduklarını söylerlerdi. O zamanlar madalyonu ailemden, geri döneceklerine dair bir güvence olarak görürdüm. Daha sonrasında Nyx'in kızı olduğumu öğrenmemle de defalarca kez madalyonu bir şey bulma umuduyla inceledim ama hiçbir şey yoktu. Belki de bu sana sordukları madalyon değildir. Yıllarca Uranüs'ü hiç görmesem de ona hizmet ettim, bu madalyonu arasalardı mutlaka farkederlerdi sanırım."

Aria her ne kadar böyle söylese de bunun bir tesadüf olduğunu düşünmüyordum. İkimizin hikayelerinin kesiştiği bir nokta vardı ve sonrasında her şey birbirine bağlanıyor gibiydi. Madalyona bakmayı bırakıp Aria'ya döndüm.
"Sence üzerindeki yazı ne ifade ediyor?"
Aria bu soruma bilmiyorum der gibi omuz silkti. Devam ettim:
"Eğer bu gerçekten onların aradıkları madalyonsa sende olması bulamamalarını sağlamış. Bazen sadece gözünün önünde olan yerlere bakmak aklına gelmez."
Aria bu dediğimi düşünür gibi gözükse de kararsız gibiydi. Madalyonu elimden alıp kendi kendine fısıldadı: "Işığın fazla olduğu zamanlarda karanlık yol gösterir."

...

Bu şekilde bir yere varamayacak gibi duruyorduk. Madalyonun bahsedilenle aynı olup olmadığına bile emin değildik ama böyle bir şeyin tesadüf olduğuna inanmak istemiyordum. Aklıma bir şeyin gelmesiyle ani bir hareketle doğruldum. "Biliyorum, saçma gelecek ama eğer bu madalyon sendeyse Nyx tarafından bırakılmış olması çok daha olası. Ayrıca arkasında yazan o söz... Daha önce güçlerini madalyonun üzerinde kullanmayı denedin mi?"

Aria bu dediğime şaşırmış görünüyordu. "Hayır, denemedim. Sence işe yarar mı?" diyerek cevapladı. Ona hafifçe gülümseyerek "Sanırım denemekten zarar gelmez." dedim.
Aria da "tamam" anlamında başını sallayıp ardından ekledi: "Bu ufak çapta olduğu için sorun olacağını düşünmüyorum ama yinede benden biraz uzaklaşabilir misin?"
Dediğini yaparak hücrenin diğer köşesine gittim ve Aria'nın kollarından başlayarak ellerine doğru süzülen gece bulutu adını verdiği karanlığını oluşturmasını izledim. Karanlığı doğrudan madalyonun üzerine yönlendiriyordu. Aria bana dönüp "İşe yaramı-" diye başlayacak oldu ki madalyonun üzerindeki ay kabartmasının parlayarak Aria'nın karanlığını içine çektiğini gördük. Aria şaşkınlıkla açılan gözleriyle madalyonu kendinden uzaklaştırdı ama gece bulutlarını oluşturmaya devam ediyordu. En sonunda madalyonun üzerindeki ay bakılamayacak kadar parlak bir hal aldığında gözlerimi kapamak zorunda kaldım. Aria'dan ufak bir acı çığlığı duymamla gözlerimi açmak için kendimi zorladım ve "Aria?" diye seslendim. Bir kaç saniye sonra madalyondan "çıt" diye bir açılma sesi geldiğinde tüm ışık kaybolmuştu. Aria'nın yanına giderek iyi olup olmadığını kontrol ettim. "Ne oldu?" diye sordum ama o madalyona bakakalmıştı. Madalyon ikiye açılmış gibi görünüyordu ve açılan kısmında bir pusula duruyordu. Tek farkı üzerinde "güney, kuzey..." gibi ifadeler yerine tuhaf semboller vardı.
Aria'ya yeniden dönüp sorumu tekrarladım: "İyi olduğuna emin misin?" Aria beni duymuyor gibiydi, ne olduğunu anlayamamış gibi madalyonu yere bırakarak ellerine bakmaya başladı: "Güçlerim... hissetmiyorum..."

Tam eğilip bir şey söyleyecektim ki ayak seslerini duymamla yerde duran madalyonu alarak sert bir şekilde yeniden kapattım ve arkamıza sakladım. Aria bunu yapmamla tuhaf bir şekilde irkilerek kafası karışmış bir halde ellerine bakmayı sürdürdü. Ama bizi asıl şok eden şey gelen kişinin düşündüğümüz gibi bizi götürmeye gelen bir asker olmamasıydı.

"Sizce de buradan çıkmamızın zamanı gelmedi mi?"

Percy yanında Annabeth'le bize bakıp gülümsüyordu.

Karanlık: Leo ve Aria'nın Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin