•29•

52 7 0
                                    

Aria'nın bakış açısı:

Uranüs'ü daha önce yanıltmıştım, yeniden yapabilirdim. Fakat Uranüs bu sefer bana karşı çok daha temkinli davranıyordu. Kendine itiraf edemese de hançerden korkuyordu. Hançeri sonsuza kadar yok etmek istiyorsa da kendinden başka kimseye güvenemeyeceğinin farkındaydı. Melezlerle yüzleşmek zorundaydı.

Günlerce artık orada değilmişim gibi davranmıştım. Kendimi ondan olabildiğince soyutlamıştım. Aynı zamanda da düşüncelerimizi birbirinden ayrı tutmaya çalışıyordum. Eğer onun boşluğuna fazla düşersem doğru düşünemediğimi ve onunla aynı kişi olduğumu düşünmeye başladığımı biliyordum. Bu benim için ölümden beter bir son olurdu. Bunun yeniden yaşanmasına izin veremezdim. Bu olursa bir sonraki sefer geri dönemeyebilirdim.

Uranüs, Leo'nun onu ilk gördüğü halinden çok daha güçlüydü. Bir süredir onunla savaşamıyordum. Arkadaşlarım Uranüs'le karşılaştıklarında yalnız olacaklardı. Valeria'nın hainliğinden haberleri yoktu, Uranüs'ün hançerin varlığını bildiğini bilmiyorlardı. Taht Odası'na girmeden önceki tuzağı ise tahmin edemeyeceklerdi. Kendimi çaresiz hissediyordum.

Yine de savaş sırasında elime bir şans geçerse bu şansı sonuna kadar değerlendirmekten de geri durmayacaktım.

Uranüs tahtına oturmuş, kazanacağından emin bir şekilde gülümsüyordu. Onun içten içe korku dolu olduğunu bilen tek kişi ise bendim.

...

Leo'nun bakış açısı:

Kapıya vardığımızda koridorun her iki tarafından gelen melez kalabalığı bizi durdurmuştu. Baş edemeyeceğimiz kadar fazlaydılar. Çaresizce savaş pozisyonlarımızı aldık fakat şansımızın olmadığının farkındaydık.

Piper, "İçeri girin, Uranüs'e ulaşın. Ben burada kalıyorum." dediğinde hepimiz ona karşı çıkmak üzere şaşkınlıkla bakakalmıştık. Fakat o, kendinden emin bir ifadeye bürünüp etrafımızdaki melez topluluğuna durmalarını emretmişti.

"Piper... çok fazlalar." diye söze girsem de Piper, "Öyleyse hızlı olun." diyerek sözümü bölmüştü. Biz duraksamaya devam edince de sesini yükselterek "Hadisenize!" demişti. Bununla beraber Percy Piper'a destek vermek ister gibi omzuna hafifçe dokundu, Axel ise sertçe başını salladı.

Piper'ın sözlerini tekrar etmesine gerek yoktu. Ona son bir bakış atarak buruk bir şekilde gülümsediğimde o da bana aynı gülüşle cevap verdi.

Altın kaplama motiflerle dolu mermer kapıyı ittirdiğimizde ise kapı tam da beklediğimiz gibi kolayca açıldı. Derin bir nefes alarak içeri girdik.

"Ben de tam sizi bekliyordum. Dışarıdaki melezler pek yararlı olmamış sanırsam. Olsalardı şaşırırdım zaten. "

Uranüs daha önce defalarca gördüğüm şeytani gülümsemesiyle bize baktığında Aria'yı bu şekilde görmeye asla alışamayacağımı farkettim. Percy yanımda derin bir soluk çekerek "Aria?" diye fısıldamaktan kendini alamamıştı. Ona dönerek hafifçe başımı iki yana salladım.

"Evet Aria... Ne yazıkki onun için geciktiniz. Belki biraz daha önce gelebilseydiniz o da burada olurdu fakat ondan geriye pek bir şey kaldığını söyleyemem."

Uranüs, bunları söylerken hala tahtında oturmaya devam ediyordu. Sanki bizim orada olmamız önemli değilmiş gibiydi, sanki ne kadar çabalarsak çabalayalım kaybetmeye mahkummuşuz gibi...

Uranüs'ün Aria hakkında bunları söylemesi beni rahatsız etmişti ve doğruyu söylüyor olabileceği gerçeğini düşünmek bile istemiyordum. Fakat düşmanımın sözlerine körü körüne inanmanın hiçbir zaman mantıklı olmadığını da biliyordum.

Karanlık: Leo ve Aria'nın Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin