•4•

159 10 1
                                    

Aria'nın bakış açısı:

Bu, kahin dedikleri kızdı. Kehanette ne söylendiğini açık bir şekilde duymuştum.
Benimle alakalıydı.
Panikleyerek hızla oradan ayrıldım ve herkes şuan kahin kızın etrafında olduğu için boş olan antrenman sahasının içine girdim. Kenara çökerek başımı dizlerime gömdüm. Bu gerçek olmamalıydı. Evet, buraya gelirken görevlere gitmem gerekeceğini biliyordum fakat ebeveynimin her zaman gizli kalacağını ve melezlerin sadece savaş yeteneklerime güveneceklerini ummuştum.
Derin derin soluklar alıp veriyordum.

O sırada birinin ayak seslerini duymamla hızlıca doğruldum. Leo'ydu. Herkes kehanetle meşgul olduğu için o da kolayca sıvışıp beni bulmuş olmalıydı. Burada kehanetin gerçekte ne anlama geldiğini anlayan benden başka tek kişi oydu. Leo beni süzerek "Ne düşünüyorsun?" diye sordu. Ne yapmaya çalıştığını anlamıştım. Ne yapmam gerektiğini söylemeyerek bana seçim şansı veriyordu ve ben nasıl karar verirsem vereyim karışmayacaktı. "Bilmiyorum." diyerek yanıtladım. Ne kadar belli etmemeye çalışsam da hala göğsüm hızla inip kalkıyordu. Birkaç saniye sonra yeniden konuştum: "Onlara söylemem gerekecek, başka şansım yok. Kimsenin hayatı benim sırrımdan önemli değil." Leo bu dediğime önce hiçbir tepki vermedi, sanki böyle bir şey söyleyeceğimi bekliyor gibiydi. Daha sonra en sonunda cevaplamaya karar vermiş gibi başını hafifçe sallayarak "Hepsini anlatmak zorunda değilsin." dedi.
Haklıydı, kehanet nasıl bir canavar olduğumu bilmelerini gerektirmiyordu. Her zamanki gibi bu yükle yaşamak zorundaydım. Leo bana kötü bir tepki vermemiş olabilirdi ama yaptıklarımı ondan başka kötü karşılamayacak herhangi bir insan olduğundan şüpheliydim. Kararımı vererek Leo'ya baktım ve "Büyük Ev'e gidiyorum." diyerek  yürümeye başladım. Beklemediğim bir şekilde Leo da peşimden gelmeye başlayarak sessizce "Merak etme sorun çıkmayacak." dedi.

Büyük Ev'e girdiğimizde içeride Leo'nun arkadaşları Percy, Annabeth ve Piper'ı gördüm. Khreion'la tartışıyorlardı. O kadar dalmışlardı ki başta girdiğimizi farketmediler. Boğazımı temizliyormuş gibi yaparak bana bakmalarını sağladığımda hemen konuya girerek "Kehanetin neyden bahsettiğini biliyorum." dedim. Bunun üzerine Percy'nin bir Leo'ya bir bana sorgular bir şekilde baktığını gördüm. Diğerleri de aynı şekilde şaşkın görünüyordu fakat kimse bu dediğime herhangi bir cevap vermedi. Devam etmemi bekliyorlardı. Derin bir nefes aldım ve Leo'nun bana "her şey yolunda" demek ister gibi hafifçe koluma dokunduğunu hissettim.

Anlatmaya başladım: "Ebeveynimin kim olduğunu bilmediğimi söylerken yalan söylemiştim..." ve bu şekilde devam ettim: "...güçlerimi kullanarak oradan kaçmayı başardım ve bir süre ne yapacağımı bilemeden dolaştım, daha sonra bu kampın varlığını öğrenmemle buraya geldim. Bunları size daha önce anlatmadığım için üzgünüm ama Nyx'in kızı olmak bana hiçbir zaman iyi bir şöhret kazandırmadı, beni kabul etmeyeceğinizden korktum..."

Nihayet bitirdiğimde Leo dışında herkes bana şaşkınlıkla bakıyordu. İlk konuşan Annebeth oldu: "Nyx'in melez çocuğu mu? Bu nasıl mümkün olabilir ki?" Keşke cevabını bildiğim bir soru sorsaydı. Sorunun cevabını bilmediğimi belli ederek yere bakmaya başladım. Piper: "Peki her şeyi kenara bırakarak bir göreve 4 melez mi? Bu hiçbir zaman iyi şans değildir." dedi. Bu söylediğini Percy yanıtladı: "Doğru, hepimiz bunu zor yollarla öğrendik sanırım." bunu demesinin ardından bütün gözler Leo'ya döndü. Neyden bahsettiklerini merak etsem de o sırada sormanın iyi karşılanmayacağını düşünerek susmaya devam ettim. Percy ellerime kısa bir bakış atarak "Güçlerini gösterebilmen mümkün mü? Nyx'le kişisel olarak tanışmış biri olarak söylüyorum-hiç sormayın-. Çok büyük bir güç taşıyor olmalısın." dedi. Böyle bir şey beklemiyordum. Bunu söylemesiyle bütün kanımın çekildiğini hissettim, güçlerimi şeyden beri kullanmamıştım ş-şeyden...

Leo gerildiğimi anlamış olacak ki "Zorunda değilsin." diyerek sadece benim görebileceğim bir şekilde hafifçe başını iki yana salladı. Şuan bunu reddetmem onları şüphelendirmekten başka bir işe yaramazdı. "Sorun değil." diyerek kollarımdan başlayarak derimin üstünde süzülen kapkara gece bulutlarını oluşturdum ve oluşturduğum gibi de eski anılarımın canlanmasıyla hemen yok ettim. Korktuğumu belli etmemek için tüm irademi kullanıyordum. O ana kadar söylediklerime inanmayan birileri varsa da artık inanıyorlardı.

Şuana kadar kehaneti incelemekle meşgul olan Kherion'da konuşmaya başlayarak "4 kişilik bir grup kuracağımızı biliyoruz. Biri sensin, diğerleri hakkında kehanette herhangi bir bilgi bulunmuyor. Bizim seçmemiz gerekecek" dedi.

Doğru. Şuana kadar sadece kendimi düşündüğüm için suçluluk duydum, benimle birlikte 3 melez daha gelecekti. Leo hiç düşünmeden söze atılarak "Ben giderim." dedi. Piper öne çıkıp itiraz etmek için ağzını açsa da Leo elini kaldırıp onu susturdu "Ben ciddiyim." Leo'nun bunu demesiyle Percy de konuştu: "Dostum, seni engelleyemiyorsak biz de geleceğiz." Annabeth ve Piper da ona katılarak başlarını salladılar. Leo: "Oyun bozan gibi olmak istemem ama sizinle beraber hepimiz toplam 5 kişi ediyoruz."
Leo ve arkadaşlarını bu şekilde görmek bana Mateo ve Clara'yı hatırlattı. Bir zamanlar biz de böyleydik, bazen diğer melezleri kaçırmak için bizi yollarlardı. Sanırım izin verdikleri nadir şeylerden biri de yanımızda gideceğimiz kişileri seçebilmemizdi. Görev ne olursa olsun ve kime verilirse verilsin hep üçümüz beraber gitmenin bir yolunu bulurduk. Tabi bunlar ben her şeyi mahvetmeden önceydi...

Kherion bu tartışmaları bölerek "Ne zamandır göreve gidecekleri bu şekilde belirler olduk? Bu akşam gönüllüleri belirleyip oylama yapacağız." diyerek konuyu kapattı ve son kez bana dönerek "Kehanetle ilgili başka söylemek istediğin bir şey var mı?" diye sordu. Tam "Hayır" diyecektim ki bir şey farketmemle gözlerim kocaman açıldı. "Kehanette geçen 'Gökyüzünün Kralı...' Diğerleriyle birlikteyken hazırladığımız ordunun 'Mavi Kral' için olduğunu söylerlerdi, bundan başka hiçbir şey söylenmezdi. Bu iki şey bağlantılı olabilir mi?" Annabeth bu dediğime heyecanlanmış gibi görünerek "Bana pek tesadüf gibi gelmedi, ben görev için melezlerin seçilme zamanına kadar araştırmaya gidiyorum." dedi ve hepimize el sallayarak hızla yanımızdan ayrıldı.

Daha sonrasında ise hepimizin dağılmasıyla nihayet yalnız kaldım. Fakat yine de aynı şeyi düşünmeden edemedim: Neden kendi başıma gidemiyordum ki? Benim yanımda başka melezlerin olacak olması onların güvenliği açısından iyi değildi, ve onlar bunu bilmiyorlardı bile. Kontrolü yine kaybedersem...

Hayır, 6 ay önce olanlar 6 ay öncesinde kalmıştı; bir daha kontrolümü kaybetmeyecektim. Aklıma bunlar gelmeye devam ettikçe daha çok korkmaya başladım ve en sonunda ne yapmam gerektiğine karar verdiğimde  anca rahatlayabildim: Leo'yu bulup ona bir söz verdirtmem gerekiyordu. Tehlikeliydim. Eğer kontrolü kaybedersem veya sadece kaybettiğimi düşünmeye başlarsa bile beni öldürmeliydi. Aynı şeyler bir daha gerçekleşemezdi, bu sefer yeniden ayağa kalkamazdım. Benim için her şeyin sonu ve tüm umutlarımın parçalanması anlamına gelirdi bu...

Karanlık: Leo ve Aria'nın Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin