•31• (part 2)

67 6 4
                                    

Leo'nun bakış açısı:

Ondan sonraki birkaç saati konuşarak geçirdik. Bazen birbirimize eski yaşantılarımızı anlattık, bazen de gelecekte ne yapacağımızı konuştuk. Bazen güldük, bazen de birbirimizi teselli ettik.

Her olayın, her insanın birden fazla yönü vardı aslında. Belki bunu her zaman farkına varamıyorduk ya da varmak istemiyorduk. Calypso öldüğünde onu öldüren melezlerden intikam almayı seçmiştim. Kim olduklarını, yaşlarını veya amaçlarını önemsememiştim. Bu olaydan sonra da sandığım gibi biri olmadığımı düşünerek uzaklaşmak istemiştim. Etrafımdaki insanlardan, olaylardan, zamandan... Her şeyden uzaklaşmak istemiştim. İçimdeki karanlık taraf beni korkutmuştu. Şimdi ise içimizde karanlık bir taraf taşımanın bizi kötü yapmadığının farkındaydım. Belki de bu taraf herkeste vardı. Olaylar sırasında kafamızın içinden bize fısıldıyordu. Aklımıza saniyesinde gelen düşünceler aynı hızla kayboluyordu ve biz bir saniyeliğine bile olsa o sırada nasıl öyle şeyler düşünebildiğimizi anlayamıyorduk. Bazen bu düşünceler korkutucu oluyordu, bazen ise yanlış. Bizim yapmamız gereken şey ise onları dinlememekti. Valeria bunu başaramamıştı, geçmişte ben de başaramamıştım. Fakat bu, çabalamaya devam etmemizi engellemek zorunda değildi.

Aria bana bakarak son kez sordu. "Güvenli olacağına emin misin?"

Ona aynı inançlı bakışı atarak "Evet. Buna inanıyorum." diye cevap verdim. Ardından da ekledim.

"Güçlerinin eskiden sadece ışığı yok etmekle sınırlı kaldığını söylemiştin, o gün karargahtan kaçarken tüm anlattıkların yaşandığında ise farklıymış. Bunun nedenini hiç düşündün mü? Farklı olan neydi?"

Aria bunun üzerine duraksayarak uzun bir süre düşünüyor gibi göründü.
"Emin değilim. Kurtulmaya o kadar yaklaşmışken yakalanmak, hem de asla başa çıkamayacağımız bir kalabalıkla karşılaşmak... Yenilgiyi kabullenemezdim. Uranüs'e sinirliydim, herkese sinirliydim. Tüm öfkemle güçlerimi kullanmaya başladığımda ise bir süreden sonra duramadığımı farkettim. Gece bulutlarımı artık kontrol edemiyordum. Tüm melezler ve canavarlar bana durmam için yalvarıyorlardı fakat elimden hiçbir şey gelmiyordu. Daha sonrasında ise bilincimi kaybettim."

"Seni daha önce güçlerini kullanırken gördüm. O sırada kontrol sahibiydin değil mi?"

Aria bir saniyeliğine düşündükten sonra "evet" anlamında başını sallamıştı.

Ben ise konuşmaya devam ettim.
"Belki de öfke ve korku seni daha güçlü kılıyordur. Aslında bu, tüm melezler için geçerli diyebiliriz. Orada, önünüze çıkan melezlerden ve canavarlardan kurtulmak istedin. Bunun için her şeyi yapmaya hazırdın..."

Aria bu söylediklerimi düşünüyor gibi görünse de başını iki yana sallayarak cevap vermişti. "Yine de bunu şansa bırakamam, ya haklı değilsen?"

"Aria, güçlerinle ve yapabildiklerinle yüzleşmen gerekiyor. Bunu sen de biliyorsun. Bir şeyler ters giderse hemen gücünü geri çekersin. Şuan bununla yüzleşmezsen bir daha asla yapamazsın."

Aria bu söylediklerim üzerine derin bir nefes almıştı. Onu zorladığımın farkındaydım fakat ona güveniyordum.

Aria, "Tamam ama bir şeyler ters giderse seni asla affetmem Valdez." diyerek gece bulutlarını oluşturmak için ellerini yana açtığında gülmeden edememiştim.

...

Karanlık, soğuk bir etki bırakıyordu. Hiçbir şey göremez hale geldiğimde gözlerimi kırpıştırarak etrafıma bakınmaya devam ettim. En ufak bir ışık belirtisi görmek için başımı sağa sola çeviriyordum fakat hiçbir şey yoktu. Gözlerimizi kapattığımızda bile tamamıyla karanlık görmeyiz. Bu karanlık çok daha koyu, çok daha etkiliydi.

Aria'nın endişeli sesini duydum. "Leo?"

Sesin geldiği yere dönerek "Ben iyiyim." dediğimde ise Aria'nın rahatlayarak nefesini bıraktığını duydum. Karanlığını geri çektiğinde ise gece olmasına rağmen bana etraf fazla aydınlık görünmüştü. Gözlerimi kırpıştırarak gecenin soluk ışığına yeniden alışmaya çalıştım.

Aria ise beni hiçbir şey olmamış halimle gördüğünde yanıma gelerek bana sıkıca sarılmıştı. Ellerinin hafifçe titrediğini farkettiğimde onun düşündüğümden daha çok korkmuş olabileceğini anladım.

Bana "Teşekkürler." diye fısıldayarak geri çekildiğinde ise duraksadı. Ben de duraksamıştım. Aria'nın gecenin karanlığında ışıldayan koyu mavi gözleri bir süreliğine benimkilerde asılı kaldı. Aria tam uzaklaşarak geri çekilmek üzereyken ise öne eğilerek onu öptüm.

Aria'nın gözleri önce şaşkınlıkla açılsa da daha sonra kollarını boynuma dolayarak bana karşılık vermişti.

Geri çekildiğimizde ise bana hafifçe gülümsedi. En sonunda hislerime yenik düşmüştüm. Aria'yı seviyordum, bunu kendime itiraf edemesem de uzun bir süredir farkındaydım. Karşılık alacağımı ise hiç düşünmemiştim.

"Çok geç oldu. Dinlenmen gerekiyor. Yaralarından bahsetmiyorum bile."

Aria bunları söyledikten sonra ayağa kalkarak bana da yardım etmek için elini uzatmıştı. Uzattığı eli tuttuğumda ise Hephaistos kulübesine varana kadar elini bırakmamıştım.

...

Savaş bitmiş olabilirdi. Fakat savaşın etkileri devam ediyordu. Uzun bir süre de devam edecekti. Bazı şeyler belki de hiç düzelmemek üzere bozulmuştu. Bazıları da onarılmayı bekliyordu.
Yine de her şeye rağmen umudumuzu kaybetmemiştik. Devam etmek için bize gereken tek şey de buydu zaten.

Bu bölüme hikayenin ilk sonu diyebilirim aslında fakat açıklığa kavuşmayan, eklemek istediğim birkaç şey var o yüzden zaman geçişi yaparak bir bölüm daha ekledim (Son Söz gibi düşünebilirsiniz)
Onu da yakın zamanda düzenleyerek atarım. Buraya kadar okumuş olan herkese çok teşekkürler :)

Karanlık: Leo ve Aria'nın Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin