•30•

58 7 2
                                    

Leo'nun bakış açısı:

Göz yaşlarımı daha fazla tutamamıştım. Titreyen ellerimle Axel'ın sırtındaki hançeri çıkarıp daha sonra onu hafifçe yere yatırmıştım. Etrafındaki kan gölü sarı saçlarını kırmızıya boyamıştı. Soluk mavi gözleri ise boş bakıyordu.

Onun Melez Kampı'nı ne kadar da çok sevdiğini hatırladım. Uranüs'ün melezlerini kurtarmak ve onlara kampı tanıtmak istiyordu. Hayatı boyunca hiçbir zaman istediği gibi yaşayamamıştı. Hayatı ellerinden alınmıştı. Benimle gelmeyi seçerek Uranüs'ün yanından kaçtığında ise sonunda özgür olmuştu. Peki gerçekten buna değer miydi? Özgürlük, hayatın boyunca nefret ettiğin yerde kanlar içinde öldürülmek demek değildi. Beni savunmaya çalışıyordu, kendini beni korumak için feda etmişti. Valeria...

Valeria'yı düşünmemle tüm vücudum sinirden titremeye başlamıştı. Axel'ın bana verdiği yüzüğü parmağıma geçirerek duvarın dibinde, ellerini başına sarmış bir şekilde oturan Valeria'nın yanına hızla yürümeye başladım. Odanın diğer köşesinde Uranüs'le savaşmaya devam eden Percy'nin bana seslendiğini duyabiliyordum fakat mantıklı düşünemiyordum. Valeria'nın yanına ulaştığımda alevlerim hazırlardı. Tüm vücudum bana Valeria'yı öldürmemi söylüyordu. Bunu yapmayı istiyordum da...
Ölmek üzere olduğunu düşünen Valeria'nın donuk sesini duydum. "June ve Theo... Onların bu işle bir alakaları yoktu. Öldür beni ama onları rahat bırak."

O sırada tam anlamıyla ne dediğini anladığımı bile düşünmüyorum. Hiçbir şey düşünemiyordum. Alevlerimi Valeria'ya yollamaya başladığımda Valeria acıyla haykırdı. Her şey tıpkı Calypso'yu kaybettiğim günki gibi gelişiyordu. O gün, bizi tuzağa düşürdükleri binadan çıktığımda geride hiçbir melez bırakmamıştım.

Alevlerimi bir kez daha Valeria'ya yolladım. Valeria yeniden çığlık atmıştı. Durduğumda ise ciğerlerindeki hava tamamen boşalmış gibi öksürmeye başlamıştı.

Valeria'nın işini bitirmeye hazırlandığımda ise duraksamıştım. Colorado Karargahı'nın hücrelerindeyken Aria'ya, Calypso'yla yaşananları anlattığımı hatırlamıştım. Ona, kontrolümü tamamen kaybederek herkesi öldürdüğümü anlatmıştım. Belki de bundan pişmanlık duymam gerektiğini ama hiç duymadığımı anlatmıştım. Fakat, bu artık doğru değildi. Aria'yı ve Axel'ı tanımış, karargahlardan birinde bizzat kendim kalmıştım. İnsanların yanlış şeye inanmalarının onları kötü yapmadığını biliyordum.

Yerde yatan Valeria'ya son bir kez baktıktan sonra ellerimle hızlıca göz yaşlarımı silmiştim. Percy'ye doğru döndüğümde ise onun zor bir durumda olduğunu gördüm. Çok yara almış, yorulmuş görünüyordu. Zihnimi boşaltmaya çalışarak ona doğru koşmaya başladım. Vardığımda alev duvarını yeniden oluşturmaya çabalamıştım fakat fazlaca bitkin düşmüştüm. Yine de Percy'ye zaman kazandırabilirdim.

Ani bir hareketle Uranüs'ün üzerine atılarak ikimizi de yere serdim. Bu ne Uranüs'ün ne de Percy'nin beklediği bir hamleydi. Uranüs'ün kılıç tutan kollarını yerde sabit tutmaya çalıştığımda ise Percy yapması gerekeni anlayarak belinden Gece Hançeri'ni çıkartmıştı. Yanımıza atılarak hançeri Aria'nın kalbine saplamak üzereydi ki Uranüs ani bir hareketle kollarını savurmayı başarmıştı.

Bununla beraber ben de, Percy de duramadan geriye savrulmuştuk. Gece Hançeri ise Percy'nin elinden fırlayarak odanın öteki ucuna kaymıştı. Üçümüz de aynı anda hançere doğru koşmaya başladığımızda ilk varan Percy olmuştu. Hançeri elinde sımsıkı tutarak bana baktığında ise Uranüs'ün hava akımını yeniden kullanmasını beklemediği çok açıktı. Uranüs, sinirle bir haykırış koparmıştı ve ellerini Percy'ye doğrultmuştu. Kaçmasına fırsat bırakmamıştı.

Percy yukarı yükselerek odanın pencerisine çarptı, camı da beraberinde kırdı. Aşağı düştüğünü gördüğümde ise ona seslenecek zamanı bile zor bulabilmiştim.

Çaresiz bir şekilde yere çöktüm. Arkadaşlarımı kaybetmiştim, hançer bende değildi ve alevlerimi kullanamayacak kadar da bitkindim. Yapabileceğim hiçbir şey kalmamıştı. Fakat göz yaşlarımın akmaması için direnmeye devam ediyordum. Başımı yere eğmiştim.

Uranüs, yanıma yaklaşarak tüm bu yaşananlardan çok eğlendiğini belli eden bir kahkaha attı.
"Ah Leo Valdez. Sonunun böyle olacağını kim tahmin edebilirdi ki? En başında bana katılmayı kabul etseydin tüm arkadaşların hayatta olurdu..."

Ardından kılıçlarını bana doğrultarak cümlesinin sonunu getirmişti. "...sen de hayatta olurdun."

Uranüs, kılıçlarını kaldırıp bana son darbeyi indireceği sırada yanımızdaki duvar büyük bir şey tarafından tamamen çökertilmişti. Gözlerime inanamayarak dostuma baktım. "Festus?"

Festus bana makina tırkırtılarıyla karşılık vererek başını savurmuştu. Ağzından bana doğru fırlayan hançeri görmemle beraber ise hançeri havada tutmayı başarmıştım. Percy... O yaşıyor olabilir miydi?

Uranüs anın şokunu atlatarak yeniden üzerime atıldığında başka bir şey düşünecek zamanım olmamıştı. Kendimi yere atarak kılıçlarından kurtulmayı başarmıştım. Festus'un ise Aria'ya zarar vermeden yapabilecekleri sınırlıydı. Ağzından ateş püskürterek bana yardımcı olmaya çalışsa da bunun işleri daha da kötü yaptığını farkettiğinde durmuştu.

"Festus! Diğer melezlere yardım et! Git!" diye seslendiğimde ise Festus sözümü ikiletmeden dediğimi yapmıştı. Dışarıda devam eden bir savaş vardı ve bizim birliğimizin buradaki melez ve canavar kalabalığına karşı yetersiz olduğu çok açıktı.

Uranüs, daha fazla zaman kaybetmek istemiyor gibi görünüyordu. Yeniden üzerime atıldığında bu sefer kendimi sırt üstü yere atmış ve onu bacaklarından yakalayıp yere düşürmüştüm. Uranüs, yeniden kalkmaya çalışsa da bu sefer kapana kısılmıştı. Hançeri sırtına geçirmek üzereyken yapacağı hamleyi ise tahmin edememiştim. Kılıç tutan kollarından birinden destek alarak yüz üstü dönmeyi başarmıştı ve bunu yaptığı anda da durumu tam tersine çevirerek beni yere yapıştırmıştı. Gece Hançeri ellerimden kayıp yanıma düşmüştü. Uranüs, kılıçlarını avuçlarıma geçirdiğinde ise bedenime inanılmaz bir acı saplandı. Hareket etmemi engellemişti.

Uranüs sinirli bir şekilde yüzüme son bir kez baktı. Daha sonra Gece Hançeri'ni yerden alarak kaldırdı ve zafer kazanmış bir yüz ifadesiyle sapladı.

Karanlık: Leo ve Aria'nın Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin