•5•

146 11 5
                                    

Leo'nun bakış açısı:

Arkadaşlarım göreve neden gitmek istediğimi anlamamışlardı, anlamalarını da beklememiştim zaten. Burada daha fazla durmak istemiyordum, bir şeyler yapmak istiyordum. Ayrıca bana hiçbir nedeni yokken güvenen Aria'yı yalnız bırakamazdım. O en kötü zamanımda yanıma gelip bana kalbini açmıştı, onu şimdi yüz üstü bırakmak bencillik olurdu. Bu yüzden daha sonra göreve neden gitmek istediğimi sormak için Piper yanıma geldiğinde ona kısa bir cevap vererek "Aria için." dedim. Anlatamayacağım bir şey olduğunu farketmiş olacak ki çok fazla üstelemedi.
Daha sonra o da yanımdan ayrıldığında yine yalnız kalmıştım. Bundan şikâyetçi olduğum söylenemezdi, son zamanlarda yalnız geçirdiğim zamanlar benim için düşüncelerimi toparlayabildiğim tek zamanlardı.
En sonunda hava almak için dışarı yürüyüşe çıktığımda Aria'yı bana doğru gelirken gördüm. Yüzünde her zamanki hafif buruk ifadesiyle beraber yeni bir şey vardı. Kararlılık.

Yanıma geldiğinde önce ne söyleyeceğini bilemiyor gibi gözükerek selam verdi. Huzursuz görünüyordu, etrafına bir iki kez baktıktan sonra "Sana söylemem gereken bir şey var ama yalnız kalabilir miyiz?" diye sordu. Başımı hafifçe sallayarak o sırada daha boş olan gölün yanına doğru yürümeye başladım. O da bana uyarak beni takip etti. Geldiğimizdeyse oturarak sırtını bir kayaya yasladı. Ben de aynı şekilde yanına oturdum. Söylemek istediği şeyi söylemeye bir türlü cesaret edemiyor gibi gözüküyordu. En sonunda bana dönerek doğrudan gözlerimin içine bakarak "Bana bir söz vermeni istiyorum." dedi. Bu beklediğim bir şey değildi ama bunu ona belli etmemeye çalışarak devam etmesini bekledim. "Bak, biliyorum benden korkmadığını söylüyorsun ama korkmalısın. Tehlikeliyim ve yaptıklarımı tekrarlamak istemiyorum. Şuan bile bu yükle yaşamak bana zor geliyorken aynı şeyin yaşanmasına dayanamam. Benim yüzümden daha fazla masum insanın ölmesini istemiyorum." bunları dedikten sonra kısa bir süre bekleyip devam etti: "Eğer göreve gelmek için seçilirsen ve herhangi bir şekilde kontrolü kaybettiğimi görürsen 2. Kez düşünmek için zamanın olmayacak... beni öldürmelisin."

Bunları söylemesiyle birlikte şaşkınlıktan gözlerim sonuna kadar açıldı ve başımı hızlı hızlı iki yana sallamaya başladım. Aria bana bakmayı sürdürerek devam etti: "Lütfen, biliyorum bunu senden istemem çok bencilce ama aynı şeyin bir daha yaşanmasındansa ölmeyi tercih ederim, söz ver bana... lütfen"
Bunları söylerken bakışları o kadar çaresizdi ki... bu söylediklerine gerçekten de inandığını farkettim.

Yutkunarak "Tamam, söz." diye cevap verdim ama yüzüne bakamıyordum. Aria hiç beklemediğim bir şey yaparak bana sarıldı ve fısıldayarak "Teşekkürler." dedi.

Daha sonra ayağa kalkarak benim de kalkmam için elini uzattı. Uzattığı eli kabul ettim. Aria gülümsüyordu ve bu sefer gerçekti. Onun ilk kez içten bir şekilde gülümsediğini görüyordum.

...

Beraber kampın ortak alanına yürürken Annabeth'in koşarak yanımıza geldiğini gördüm. "Siz nerdeydiniz? Herkes sizi arıyor. Kehanetteki bazı şeyleri çözdüğümüzü düşünüyorum ve pek de iyi haberler yok..." ardından eliyle onu takip etmemizi işaret ederek "Hadi gelin, Büyük Ev'de konsey toplandı. Size anlatırım." diye ekledi. Birbirimize bir saniyeliğine sorgular bir şekilde baktıktan sonra Annabeth'i takip etmeye başladık. İçeri girdiğimizde de bütün gözler Aria'ya döndü. Annabeth anlatmaya başladı: "Mavi Kral, Gökyüzünün Kralı... önce bahsedilen kişinin Zeus olduğunu düşündüm ama o neden bir ordu düzenlesin ki? Hem orada melezlerle birlikte canavarlar da olduğunu söylemiştin, tanrı düşmanı canavarlar. Bu hiç mantıklı değildi. Fakat sonra 'İnsan olarak dönmeden dünyaya' ve 'eski hatıralardan kalma isyankârlarla uykularında yüzleşecek' satırlarının ne olduğunu farketmemizle bir anda her şey daha anlaşılır hale geldi."
Bunları söyledikten sonra elindeki bir kitabı bize gösterdi. Gösterdiği bölümün başlığında tek bir kelime vardı: "Uranüs"

Annabeth devam etti: "Yıllar önce daha hiçbir şey yokken Kaos vardı, daha sonra Kaos'tan bizim bildiğimiz dünya yani Gaia yaratıldı. Ondan sonra da Uranüs... Gaia ve Uranüs evlenselerde hiçbir zaman anlaşamadılar. Gaia dünya üzerindeki ilk kikloplara doğum verdiğinde Uranüs çok çirkin oldukları gerekçesiyle onları Tartarus'un derinliklerine zincirletti. Çılgına dönen Gaia, Titanları yani diğer çocuklarını yanına çağırarak babalarını öldürmeleri için onlardan bir gönüllü istedi. Kısaca Kronos gönüllü oldu ve 4 Titan'ın da yardımıyla Uranüs'ü parçalara ayırdılar. Bunu yapmaları Uranüs'ün insan formunu kaybetmesine ve bir daha karaya dönemeyerek gökyüzüne hapsolmasına neden oldu. Kehanete göre Uranüs insan formuna geri dönmek istiyor, intikam için... 'Uykularında yüzleşecek' sözü Gaia'dan bahsediyor ve Uranüs bütün dünyayı yok etmek ve sadece kendi varolmak istiyorsa eğer insan formuna geri dönmeden önce onu durdurmalıyız."

Bütün bu söyledikleri... Gaia'yı yenmiştik de şimdi de kocası mı çıkmıştı başımıza. Kendime engel olamayarak sinirle homurdandım. Kherion konseydeki konuşmayı devralarak "Ayrıca kehanet doğuya gidilmesini söylüyor. Athena kulübesinin de yardımıyla son zamanlarda Colarado bölgesinde beklenmeyen hava olaylarının arttığını gözlemledik. Aria, sen seninki gibi farklı karargâhların varlığını duymuş muydun?" Aria şaşırmış görünmüyordu. "Hayır bu tarz bir şey duymadım ama hepimiz ordunun bizimle sınırlı olmadığını tahmin ediyorduk sanırım." Percy de aklına bir fikir gelmiş gibi konuşmaya girdi: "Sen ve seçilecek melez grubun Colarado'ya yol alırken biz de senin çıktığın karargaha gidip oradakileri kurtarabiliriz."
Bilmiyordu. Nereden bilebilirdi ki? Aria'ya farkettirmeden baktım ama o bu soruyu gayet doğal karşılamış görünerek "Ben oradan kaçtıktan sonra aynı yerde kalmış olmaları mümkün değil, asla bu riske girmezlerdi." dedi. Bu kız korkutucu bir şekilde iyi yalan söylüyordu ama ben dikkatli bakılınca titreyen ellerini görebiliyordum. Kherion yine konuşmayı devralarak "Tamam o zaman, diğer melezler de buraya toplansın gönüllüleri seçeceğiz." dedi. Bunu demesiyle beraber konsey dağılarak dışarıya çıktı. 
Bir kaç dakika sonra da bütün kamp toplanmıştı bile, bu kadar hızlı toplanmamız ve beraber hareket edişimiz beni her zaman şaşırtırdı.

Kherion melez topluluğuna seslenerek gereken açıklamaları yaptı ve gönüllü melezlerin el kaldırmasını söyledi. İlk el kaldıranlardan biri bendim. Beni görünce Percy ve Annabeth de ellerini kaldırdılar. Piper ise morali bozuk bir şekilde onlara bakıyordu, muhtemelen bir şekilde kimin benle gideceğine dair anlaşmışlardı. Etrafıma bakındığımda ilk başta ellerini kaldıran melezlerin yavaşça vazgeçerek ellerini geri indirdiklerini gördüm. Son büyük kehanetteki rollerimizden beri kampta tanınıyorduk. Özellikle Percy ve Annabeth. 2 büyük kehaneti atlatmayı başarmışlardı, kampçıların onlara hayranlık duymasına şaşmamak gerekirdi. Yine de gönüllü olanlar denilince böyle bir sonuç çıkacağını düşünmüştüm desem yalan olur.

Kherion sadece üçümüzün havada olan ellerine bakarak "O zaman karar verilmiştir. Yarın sabah yola çıkıyorsunuz." dedi. Aria'nın Kherion'un yanından bana minnetle bakarak dudaklarını oynattığını gördüm: "Teşekkürler."

Beğendiyseniz lütfen oylamayı unutmayın🖤

Karanlık: Leo ve Aria'nın Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin