•2•

229 12 16
                                    

Aria'nın bakış açısı:

O henüz bilmese de Leo'nun ne hissettiğini herkesden daha iyi anlıyordum. Kendime sakladığım çok fazla sırrım vardı. Hayatımı bu sırlarımı korumak üzerine kurmuştum. Her gün bunları gizlemek için daha fazla yalan söylüyordum. Ama Leo'yu gördüğümde hayatımda ilk defa gerçekten kim olduğumu ve yaptıklarımı birine anlatmak istemiştim. Buraya yeni bir başlangıç için gelmiştim, geçmişimi sonsuza kadar geride bırakmak istiyordum. İçimden gelen, uzun zaman boyunca derinlere gömmeye çalıştığım ses yeniden uyanarak "Ya çözüm yolu bu değilse? Ya gerçekte önemli olan şey geçmişini silmek değil de onu kabullenip gelecekte aynı hataları yapmamak için her şeyini vermekse?" diye kulağıma fısıldadı.
Bir saniyeliğine aklıma gelen bu sesi hemen kafamdan savuşturdum. Yaptıklarımı öğrenen kimse benim yanımda durmazdı, herkes benden korkardı. Gerçi şuan bile insanlara soğuk davranıyordum, bu şekilde davranmak benim kendi seçimimdi, kimseye bağlanmak istemiyordum aynı zamanda da kimseye zarar vermek...

Tüm bunları düşünerek Hermes kulübesinin camından dışarıyı izliyordum. Ailemin kim olduğunu bilmediğimi söylemiştim, bu da neredeyse hayatımdaki her şey gibi kendimi ve etrafimdakileri korumaya yönelik bir yalandı. Ebeveynimin kim olduğunu öğrenene kadar burada kalacağımı söylemişlerdi. Tek bilmedikleri şey ise bunu asla öğrenemeyecek olmalarıydı.
Gecenin sessizliği içinde dışarıyı izlemeye devam ederek iç çektim. Tam o sırada ormana yönelen bir gölge görmemle gözlerim büyüdü. Bu Leo'ydu. O olmalıydı.

Hızlıca ayakkabılarımı ayağıma geçirip sessizce dışarı çıktım. Normalde kimse bu havada dışarıya kısa kollu çıkamazdı ama ben buydum. Geceyle ilgili hiçbir şey beni rahatsız etmezdi. Karanlığa karışıp istediğim gibi hareket ederdim ve kimsenin ruhu duymazdı.

Leo'yu takip etmek de her zamanki gibi benim için çok kolaydı. Benim orada olduğumu hissetmedi bile. Ormanın içerisinde nereye gittiğini biliyor gibi görünerek yürümeye başladı, en sonunda yine dün gece onu bulduğum ağacın altına oturdu ve öylece durmaya başladı. Her geçen gün daha kötü görünüyor gibiydi, göz altları simsiyahtı ve saçları dağınıktı. Üzerine giydiği şeyleri bile rastgele seçmiş gibi görünüyordu.

Onu korkutmak istemediğimden bilerek ses çıkararak, ayaklarımı yere sütte sürte yanına yaklaşmaya başladım. 1 saniyeliğine kim olduğumu anlamak için başını kaldırsa da aynı boş yüz ifadesiyle başını geri indirdi. Karşısına oturduğumda "Beni hiç rahat bırakmayı düşünmüyor musun? Sanırım benim hikayemi çoktan duymuşsundur, bu aralar kampta 'kırılmış çocuk' olarak bir popülerliğim var." dedi. Her ne kadar bu söylediği şey espri olması gerekiyor gibi bir hava verse de bunu o kadar boş bir sesle söylemişti ki bu kalbimi daha çok kırmaktan başka hiçbir işe yaramadı. Dün hissettiğim o her şeyimi bu tanımadığım çocuğa anlatma isteğim yeniden gelmişti, derin bir nefes alarak kararımı verdim ve "Seni anlıyorum." diyerek söze başladım. Leo devam etmeme izin vermeden alaycı bir şekilde, zorlama olduğu çok belli olan bir sesle güldü. "Benim hakkımda bir şey bildiğini mi sanıyorsun cidden? Ya da nasıl hissettiğimi? Komik." Bunu demesi beni onun asla tahmin edemeyeceği şekilde sinirlendirdi, bir hışımla yerimden kalkarak onun önüne çöktüm ve omuzlarından sarsarak "Gerçekten bu dünya üzerine sevdiği kişileri kaybeden tek kişinin sen olduğunu sanıyorsun değil mi? Bencilliğini bir dakikalığına kenara bırakarak biraz etrafına bakın, belki o zaman kötü şeyler yaşayan tek insanın sen olmadığını anlarsın." dedim ardından da aylardır içimde tuttuğum o hikayemi anlatmaya başladım: "Öncelikle ebeveynlerimin kim olduğunu bilmediğimi söylerken yalan söylüyordum, aslına bakılırsa babamın kim olduğunu gerçekten bilmiyorum ama annemi biliyorum. Ben Nyx'in kızıyım ve buraya düşündüğünüz gibi hiçbir şey bilmeyen bir ahmak olarak gelmedim. Buradaki melezler ne kadar şanslı olduklarını gerçekten bilmiyorlar çünkü melezlerin hepsi bu kampa gelemiyor. Küçük melezleri yakalamak için canavarların peşlerine takıldığını hepiniz biliyorsunuz. Çoğunuzun bilmediği şey ise çoğu canavar melezleri öldürmek için takip etmiyor. Bizi kaçırıyorlar ve gerçek ismini asla söylemeyen kendine Mavi Kral diyen birinin hazırladığı orduya katılmamız için eğitiyorlar. Şartların ne kadar zor olduğunu anlatmama gerek olduğunu düşünmüyorum ama ben zaten sana hikayemin bu kısmını anlatmak için burada değilim. Hazır olduğumuzu düşündüklerinde bizi pis işlerinde kullanıyorlar ve kimse kaçmayı düşünmüyor bile. Neden mi? Çünkü bizi tehdit ediyorlar. Ama düşündüğün gibi kendi hayatlarımızla değil, belki bunu yapsalardı her şey çok daha kolay olurdu. 2. Kez düşünmeden orada 1 saniye bile geçirmektense ölmeyi tercih ederdim. Ama onların bizi tehdit ettikleri şey bu değil, sevdiğimiz insanlar üzerinden bizi kullanıyorlar. Beni ilk kaçırdıklarında bütün çocuklar orada zorla, zincirlere bağlı halde tutuluyordu. Birkaç ay sonra zincirlerimizi çıkardılar çünkü istesek de asla kacmayacagimizi biliyorlardı. O dar hücrelerde tutulurken yalnızca 2 arkadaşım vardı: Mateo ve Clara. Aslında geriye bakılınca diğer çocuklardan şanslıydım denebilir, dünyada Mateo ve Clara dışında değer verdiğim kimse yoktu.
Bir gün gecenin geç saatlerinde onları uyandırdım ve artık dayanamadığımı, kaçmak istediğimi ama onlar olmadan bunu asla yapamayacağımı söyledim. Mateo'nun kaybedecek hiçbir şeyi yoktu o yüzden kabul etse de Clara'nın geride bıraktığı onu evlatlık edinen bir ailesi vardı. Günlerce onu ikna etmeye çalıştık, oradan çıkar çıkmaz ailesinin yanına gidip onları da bulunmayacakları bir yere götürecektik. Bir gün Clara kabul etti ve 1 hafta sonra planımızı uygulayarak binadan çıkmayı başardık. Ama dışarı çıktığımız anda etrafımız kullanılan diğer melezler ve canavarlar tarafından sarılmıştı. Mateo ve Clara'ya arkamda kalmalarını söyleyerek gücümü son damlasına kadar kullandım ve etrafımıza siyah bir duman gibi yayılan geceyi saldım. Canavarlar ve melezler bağırarak durmamı söylüyorlardı ama kontrolümü kaybetmiştim, çok fazla bir şey hatırlamıyorum. Tek bildiğim karanlık kalktığında kendimi yerde bulduğum v-ve" devam edebilmek için titrek bir nefes aldım ve birkaç saniye bekledim. "Uyandığımda herkes ölmüştü, tüm o zararsız melezler benim yüzümden öldü. Gücüm sadece ışığı değil, etrafımızdaki havayı da içine çekerek etraflarını sarmıştı ve hepsini boğmuştum. Ama asıl arkamı döndüğümde yıkıldım." yine durarak derin bir nefes aldım bu sefer göz yaşlarımın akmasına engel olamıyordum. Kendimi zorlayarak devam ettim "Karanlığım Mateo ve Clara'yı da hapsetmişti, ikisi de yerde hareketsiz duruyorlardı. Nabızlarını kontrol etmek için eğildiğimde gitmişlerdi, vücutlarının hala sıcak olduğunu hatırlıyorum. Orada durmaya daha fazla dayanamayarak hemen uzaklaştım ve saatlerce nereye gittiğimi bilmeden koştum. Yıllar sonra nihayet özgürdüm fakat kendimi daha önce hiç hissetmediğim kadar kapana kısılmış, hapsedilmiş hissediyordum. Bu olayı takip eden günlerde, haftalarda ne olduğunu pek hatırladığım söylenemez. Gidecek hiçbir yerim yoktu ve olsa da kimsenin yüzüne bakamazdım. 6 ay geçti, nereye gittiğimi bilmeden devamlı hareket içerisinde geçirdiğim 6 ay... Ölümlüler beni asla yakalayamadılar çünkü onlardan çok üstün bir avantajım vardı: Ben gecenin kızıyım, uyumaya ihtiyacım yoktur. Sürekli hareket halinde kalarak hayatta kalmayı başardım ama artık böyle devam edemeyeceğimi farkettiğimde buraya geldim. Yeni bir hayata başlayarak diğer her şeyi geride bırakacaktım, şuan bunları sana neden anlatma gereği duydum bilmiyorum ama kendini bırakma demek için yanına geldim. İçinde büyüdüğünü hissettiğin karanlığın seni içten içe bitirmesini engellemek zorundasın. Acılarının senin özünde olduğun kişiyi değiştirmesine asla izin verme, aksine onları taşıyarak olabildiğin kadar iyi olmaya çalış. Önemli olan eski haline geri dönebilmek değil, dün olduğundan daha iyi olabilmek olsun senin için." son sözlerimi söylerken sesim kesik kesik çıkmıştı. Çok uzun zamandır kimseyle paylasmadigim sırları en sonunda birine anlatmak beni hem rahatlatmış hem de korkutmuştu.

Bu sefer yalnız kalmaya ihtiyaç duyan bendim, ayağa kalktım ve Leo'nun yanından uzaklaşırken son kez fısıldadım. "En kötüsü de ne biliyor musun? Hiçbir zaman Clara'nın ailesinin yanına gitmedim, kızları öldüğü için artık canavarların onları kullanamayacaklarını biliyordum. Gereksiz intikamlarla uğraşmazlar. Ama benim yanlarına gidip kızlarının öldüğünün haberini onlara vermem gerekirdi, bunu asla yapamadım. Yüzlerine bakmanın düşüncesi bile beni korkutmaya yetiyor."
...
Evet, gerçekten de yapmıştım. Kendime sakladığım hiçbir şey kalmayana kadar daha dün tanıştığım bu çocuğa her seyimi anlatmıştım. Bu kararım ya yeni bir sayfa açma çalışmamın tamamen yok olmasına neden olacaktı ya da acılarımı görmezden gelerek değil onlarla yaşamayı öğrenerek hareket etmemi sağlayacaktı.

Karanlık: Leo ve Aria'nın Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin