•28•

58 6 3
                                    

Leo'nun bakış açısı:

"Diğer birliklerimize İris mesajı göndererek yeni planımızdan haberdar ettim. Bir saat içerisinde saldırıya geçeceğiz."

Annabeth'in bunu söylemesiyle etraftaki gerginlik daha da artmıştı. Etrafımda; silahlarını döndüren, nektar ve ambrosia'larını yanlarına alan melez kalabalığına baktım. Gözlerim Valeria'yı arasa da ortalıkta görünmüyordu.

Hücuma geçmeden önceki son mola alanımızdaydık ve bu seferki bina, şuana kadar bulunduklarımızdan daha büyüktü. Artık kullanılmayan, içinden eşyaları çıkarılmış bir eve benziyordu. Hekate melezleri buraya vardığımızda güçleriyle evi tamamen görünmez kılmışlardı.

"Valeria'yı gördünüz mü?" Bu soruyu Piper ve Axel'a sormuştum. İkisi de Valeria'yı görmediklerini söylediğinde ise şüphelenmeye başlamıştım. Kalabalıktan uzaklaşarak arka odalara ilerlediğimde odalardan birinden gelen konuşma seslerini duydum. Valeria'nın sesini tanımıştım. Ne olduğuna bakmak için yavaşça kapıyı açıp "Valeria?" diye sorgular bir ses tonuyla ona seslendiğimde Valeria hızla önündeki sisi dağıttı.

Bu bir İris mesajıydı. Şaşkın bir ifadeyle Valeria'ya bakarak gerilediğimde Valeria'nın yüzünde üzgün bir ifade belirmişti.
"Ben... June'a ulaşmaya çalışıyordum. İyi olduğuna emin olmam lazımdı. İris mesajlarını fazla kullanmamamız gerektiğini biliyorum. Sadece... Theo o şekilde gittikten sonra... Ona haber vermem lazımdı. Üzgünüm."

Bunları söylemesiyle yüzümdeki ifade yumuşadı. Valeria'ya sorun olmadığını fakat başka İris mesajı kullanmaması gerektiğini söyleyerek odadan çıktığımda hala emin olamadığım bir şey vardı. Valeria orada konuşurken ne söylemişti? Tam duyamamıştım fakat ses tonunun June'la konuşur gibi çıkmadığına emindim. İçimden, "Umarım Theo'ya ulaşmaya çalışmamıştır." diye geçirdim. Farkında olmadan yerimizi ele verebilirdi.

Arkadaşlarımın yanına geri döndüğümde bu konudan kısaca bahsetmek istesem de Annabeth fazla zamanımızın olmadığını söyleyerek asıl planımızın üzerinden geçmeye başlamıştı.

Axel, Sis'i kullanarak bizi gizleyecekti ve olabildiğince farkedilmeden karargaha girmeye çalışacaktık. Yolumuza herhangi biri çıkarsa Piper'ın büyükonuşuna güvenecektik. Annabeth, melezleri yönettiğinden bizimle gelemeyecekti. Axel, Percy, Piper ve ben Uranüs'ün yanına ulaştığımızda amacımız hançeri kullanmak olacaktı. Annabeth, Uranüs yok edildiğinde çağırdığı tüm canavarların da beraberinde gideceklerine inanıyordu. Melezleri ikna etmek ise bize düşecekti.

Defalarca planımızın üzerinden geçip atladığımız bir yer var mı diye kontrol ettik. Uranüs bugün yıkılacaktı ve Aria'yı geri kazanacaktık. Buna inanmamız gerekiyordu.

...

Annabeth zamanın geldiğini söyleyerek öne çıktığında hepimiz planladığımız dizilişe geçmiştik. Manhattan Karagahı'nı görebiliyorduk. Theo, Uranüs'le iletişime geçtiyse Uranüs geleceğimizi biliyor olmalıydı. Planımızı değiştirdiğimizi tahmin ederdi.

Hekate çocukları etrafımızdaki sisi henüz bozmamışlardı. Biz karargaha yeterince yaklaşana kadar da bozmayacaklardı. Ne kadar yakın olursak bizim için o kadar iyi olurdu.

Karargah tamamen görünür hale geldiğinde beklediğimiz gibi canavarlar ve Uranüs'ün melezleri hazırlardı. Etrafıma bakınarak melezlerin tepkisini ölçmeye çalıştım. Bazıları kararlı bazıları ise umutsuz görünüyordu. Annabeth en önde, durmamız için işaret verdiğinde hepimiz dediğini yaptık. Annabeth, yanındaki Percy'ye dönerek dudaklarına hızlı bir öpücük kondurduktan sonra Hekate melezlerine Sis'i kaldırmalarını işaret etti. Hepimiz dağınık bir şekilde hareket ederken zaten Sis'i bir arada tutmaları mümkün olmayacaktı. Axel'ın da önümde Sis'i bırakırken rahatlamayla karışık bir nefes verdiğini duydum.

Karanlık: Leo ve Aria'nın Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin