KAR TOPU

3.8K 339 64
                                    

Merhaba! Çok kısa bir bölüm oldu ve aslında kitabın ilerleyişine hiçbir katkısı olmayacak. Ama diğer bölümü yetiştiremediğim için, ve bu özel günde size verebileceğim tek hediye de bir bölüm olduğu için kısacık ve sıcacık bir bölüm yazmak istedim. Sizi çok sevdiğimi söylemek istiyorum. Siz benim için çok değerlisiniz. Dilerim ki, beni sevdiğiniz kadar sevilin. Ve beni mutlu ettiğiniz kadar mutlu olun. Diliyoru ki bu yıl size iyi davransın ve sizi hep güldürsün. Asla üzülmeyin, ve asla yalnız hissetmeyin. Çünkü yalnız değilsiniz. Ben sizin için her zaman buradayım. Hep dediğim gibi, unutmayın ki İstanbul'da sizi anlayan ve seven biri var. Hepinize kalbimdeki bütün sevgimi gönderiyorum. Teşekkür ederim. Benimle olduğunuz için. Siz olmazsanız ben de olmam. Teşekkür ederim. İyi ki varsınız. Gerçekten yüz yüze tanışıp buluşma şansımız olmasa da kalplerimiz buluştu ve bu en özel şey. Her biriniz benim için çok değerlisiniz. Sizi seviyorum. Mutluluklar peşinizi hiç bırakmasın ve olmak istediğiniz kişi olup olmak istediğiniz hayatı yaşayın bu yıl. Mutlu yıllar ailem!

                  •••••••••••••••••••••••••••

Tom, astronomi kulesinin diğer tarafına giden köprüden kuleye dönüşümü izlerken sırıtıyordu. Kardan sonra çıkan güneş, ağaçların arasından süzülüyordu. İlk sınav notlarımız gelmişti ve resmen batırmıştım. Sırlar odası, ve özellikle Tom sürekli aklımda gezinirken ders çalışmam imkansızdı, başarılı olmam da. Ve tabii ki Tom sürekli benimle dalga geçiyordu. Ama ilginç bir şekilde, Astronomi dersinde de o başarısız olmuştu. Ve benim zamanım gelmişti.

"Astronomide başarısız mı oldun? Gerçekten mi?" Bütün sinir bozuculuğumla sordum. Başını yana yatırarak bakışları beni bir saniyeliğine yakaladı.
"Tabii ki başarısız olmadım." Kahkahamı tutamadım. Tom da kahkaha atmamak için savaşıyordu.
"Çok gerginsin," diye alay etmeye başladım, sesimi alçaltarak.
"Asla başarısız olmadım çünkü ben Tom Riddle'ım. Yani-" Sesi aniden kesildi. Tom kaşlarını çattı ve anında sustuk. Arkamızdaki tahta korkuluk gıcırdıyor ve her şey parçalanıyordu. Geriye doğru düşüyordum.
Tom ileri atıldı, elini beni geri çekmek için uzattı. Çok geçti. Parmakları cüppemin kumaşını tutuyordu. Ve birden, belki dürtüyle, belki de tamamen aptallıkla peşimden kendini attı. Şimdi beraber düşüyorduk. Rüzgar yüzümüzü yalıyordu ve ne olacağını bilmiyordum. Sadece düşüyorduk. Zemin daha hızlı ve daha hızlı yaklaşıyordu ve birden aklıma bir şey geldi. Zorlukla asamı çıkardım ve "Arresto Momentum." diye mırıldandım. Birden yavaşladık ve Tom ile yere hafifçe düştük. Çok hafif ve yavaştı.
"Neredeyse ölüyordum." diye fısıldadım. Sinirim bozulmuştu, kahkaha atmaya başladım. Tom tepkisizce bana bakıyordu.
"Bana aşıksın," diye alay etmeye başladım.
"Bana aşık olduğun için atladın. Başkası için yapmazdın."
"Hayır," Tom sert bir şekilde reddetti.
"Ölmeme izin verebilirdin. Başka birinin düşmesine izin vereceğini biliyorum." Tom kaşlarını çattı.
"Aşk ve ben.. Çok alakasız iki şey."
"Bence değil.. Olmadığını biliyorum."
"Sen biraz fazla konuşuyorsun. Düşmene izin vermeliydim.." Gülümsedim. Bir süre sessiz kaldık.
"Bu olayı birine söylemeli miyiz?"
"Hayır, asla.." Tom ciddileşmişti.
"Ama.. zaten fark edecekler."
"Onlar fark etsin o zaman."
"Sence bu olayın sebebi ne?" Şüpheyle sordum.
"Tanrım Allison.. Her şeyde sebep arama. Lütfen. Düştük işte."
Susmaya karar verdim ve Hogwarts Kalesi'ne geri dönmeye başladık. Kar taneleri narince düşüyor, beyaz bir örtü her yeri kaplıyordu. Güzel kış manzarasını seyrederken Slytherin Hanesi'nin güzel yeşiline boyanmış atkıma daha çok sarıldım ve manzaranın keyfini çıkarmaya çalıştım. Ama Tom'un elimi sıkması beni dünyaya geri döndürdü.
"Üşüyor musun?" diye sordu Tom, birden kolunu belime doladı ve beni yanına doğru çekti.
"Biraz, aslında, evet." diye cevapladım, gülümseyerek Tom'a baktım, Tom'un da yanakları ve burnu hafif pembe bir gölgeyle kaplanmıştı.
"Merak etme, hemen döneceğiz. Güzel bir sıcak çay ve kitap kulağına nasıl geliyor? Şöminenin yanına sokulabiliriz." dedi Tom, güzel ve utangaç bir gülümsemeyle.
"Kulağa çok hoş geliyor", fısıldadım ve Tom'un yanağına hızlı bir öpücük kondurdum. Böylece yanaklarının daha koyu bir kırmızı tonuna bürünmesini sağladım.
"Bunu yapmamalıydın, Allison. Bunu başlatmamalıydın." Tom birden yerden kar alıp üstüme fırlattı ve kar topu savaşı yapmaya başladık. Yorgunluktan yere yığılana kadar. En sonunda kahkahalarla kendimizi kar dolu yere bıraktık.
"İntikamını aldın mı?" diye sordum.
"Henüz değil.." Tom hınzırca güldü, ve yürümeye devam etti.
"Hey! Beni bekle." Hızlıca toparlandım ve Tom'un arkasına takıldım.
Her şey yolunda gibi davranmaya çalışıyorduk, ama hiçbir şeyin yolunda olmadığını farkındaydık.

V A R İ SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin