S O N S U Z L U Ğ U N B A Ş L A N G I C I

4.8K 416 1K
                                    


Merhabaaa, ben geldim! Hem de bomba gibi bir bölümle. Artık hikayemizde bir üst seviyeye geçiyoruuzz, ama spoiler de vermeyeyim, okuyacaksınız zaten. 🥰 Aslında yarın atacaktım ama sabredemedim. Sizden tek istediğim bollll yorum, lütfen hepsine yanıt veriyorum zaten ve çok güzel sohbet ediyoruz. O nedenle yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz♥️ Bunu kendim için değil, sizinle iletişim kurabilmek için, hikayem hakkında konuşmak için istiyorum :)) Yoksa bu bölümü silip hikayeyi bambaşka yerlere sürüklerim ona göre hahshHahahah

Size elimden geldiğinde bölüm atmaya çalışacağım bu üç haftalık süre zarfında. Lütfen siz de kendinize dikkat edin, mümkün olmadıkça evden çıkmayın, hijyeninize dikkat edin. Sizi çok seviyorum, size bir şey olması isteyeceğim son şey bile değil. Lütfen güvenle, sağlıkla kalın. 🙏🏼

————————————————————

Tom'la birbirimize verdiğimiz sözlerden sonra bir daha konuşmamıştık. Bu galiba birbirimize verdiğimiz sözleri tutmamızı kolaylaştırıyordu.

Okulda her şey daha da kötüye gidiyordu. Suçlu yakalanmazsa eğer okulun kapatılacağıyla ilgili çok güçlü bir iddia vardı. Dersler harici şatoda dolaşmamız yasaktı, derslere de bir profesör eşliğinde gidiyorduk. Yani resmen karantinada gibiydik.

Sömestre yaklaşıyordu, bu sınavların da yaklaştığı anlamına geliyordu. Çok stresliydim, çünkü başarılı olmam gerekiyordu. Ve açıkçası okulda olan son olaylar benim değil derse, hayata olan bütün ilgimi söküp almıştı. Kendimi hasta hissediyordum, ama güçlü durmak zorundaydım.

Aynada kendime son kez baktım, ve ortak salona indim. Ortak salon kalabalıktı, bizi bir profesörün büyük salondaki kahvaltıya götürmesini bekliyorduk. Başım döndü, sendeleyerek yakınımdaki bir koltuğa gömüldüm. Herkes bana bakıyor, aralarında fısıldaşıyorlardı. Ne olduğunu merak etmiştim, çünkü bir tuhaflık vardı. Tuhaflık vardı çünkü genelde beni görmezden gelmeyi seçerlerdi. Bugünse tamamen ilgi odağıydım. Ama şu an bunu umursayamayacak kadar kötü hissediyordum kendimi.

"Bayılacak gibisin, Allison. Bir an önce yemek yesen iyi olur."

Tom'un alaycı sesi kulaklarıma doldu. Zorlukla gülümsedim.

"Açlıktan değil.. Birkaç gündür kendimi iyi hissetmiyorum, hasta gibiyim.."

"Tamam Allison, söz okul kapanmayacak.. Her şeyi itiraf edeceğim.. Seni de ortaya atmayacağım söz!"

Elimde Tom'un ağzını kapamaya çalışsam da başaramadım. Ama öğrenciler duymuş olsa da ciddiye almamıştı, sonuçta Tom'a ve konuşmalarına alışmışlardı. Sanki söylediği şeyden çok, bize odaklı gibiydiler.

"Böyle konuşma.. Ciddiye filan alırlar."

Tom kahkaha attı ve bir kolunu omzuma doladı.

"Merak etme.. Hepsi salak zaten, boşver."

Dediği şeye tepki veremedim çünkü odak noktam omzumda kolu olmasıydı. Tom Riddle'ın kolu omzumdaydı! Acaba nasıl gözüküyorduk? Çift gibi mi? Sus Allison! Tanrım, kendimi bile susturamıyordum. Kendimin en büyük düşmanı yine kendimdim.

O sırada Profesör Slughorn ortak salona girdi, ve ilk olarak bizimle göz teması kurdu. Bizi en çok yakıştıranlardan biri, belki de sadece biri olan Slughorn bizi böyle görmek mutlu etmiş olacak ki gözleri ışıldadı, bize bakarak gülümsedi.

"Ahh, çifte kumrular... Hazırsanız gidelim, ve tabii diğerleri de! Hadi, yemek zamanı, şurayı doldurmak lazım, değil mi?" Karnını sıvazlayarak kahkaha atarken herkes bize anlamayan gözlerle bakıyordu. Ama Tom halinden memnun görünüyordu. Benim ona olan bakışımı fark etmiş olacak ki, bana baktı ve gülümsedi.

V A R İ SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin