Merhaba! Yazarınız sizi o kadar çok seviyor ki 10K olmadan bölüm atmayacağım demesine rağmen bölüm attı. Ama biliyorum ki siz bana karşılığını vereceksiniz:)Bu arada son günlerde giremiyorum Wattpad'e, o yüzden mesaj atanınız ve yorum yapanınız olduysa ve ben cevap vermediysem özür dilerim. Umursamadığımdan değil (zaten böyle bir şey mümkün değil) görmediğimden. Sizi seviyorum! Umarım beğenirsiniz, yorum yapmayı lütfen unutmayın bu sefer söz veriyorum yanıt vereceğim.. 💗 İyi okumalar!
Bir de bu arada o dönemin bitkibilim öğretmenini bilmediğim için Sprout yazdım affınıza sığınarak çünkü başka çarem yoktu, lütfen görmezden gelin:)
—————————————————
Son zamanlarda odaklandığım tek şey Dumbledore'nin söyledikleriydi. Derslerimi ve Quidditch'i oldukça boşlamıştım. Yarıyıl tatili yaklaştığı için derslere bir süre ara verebilirdim ama Quidditch için aynı şey geçerli değildi. Gerçi son günlerde hava koşulları yüzünden antrenman ve maç yapamamıştık. İki gündür hava durumu iyi olsa da Müdür Dippet, Malfoy'a bir süre Quidditch'e ara vermemiz gerekebileceğini söylemişti. Kimse sebebini anlayamıyordu. Fakat ben neler olup bittiğini ne yazık ki tahmin edebiliyordum.
Myrte'ın durumu hala gizli tutuluyordu ve ben her sabah gözlerimi yeni birinin taşlaşabileceği, hatta bu kişinin ben de olabileceğim korkusuyla aralıyordum. Tom ile konuşmamıştık, İksir dersleri hala devam etmiyordu çünkü Slughorn hala hıçkırmaya devam ediyordu.
Tom ile genelde çok konuşmazdım ve bunu pek önemsemezdim. Ama artık her şey başkaydı. Dumbledore bana bir görev vermişti. Hala sebebini anlayamamış olsam da onun dediği şeyi yapmak zorundaydım. Tom ile yakınlaşmak zorundaydım. Ne pahasına olursa olsun.
Bugün ilk iki ders bitkibilimdi ve şu an seraya doğru yürüyordum. Hava kuru olsa da oldukça soğuktu ve ellerimi neredeyse hissetmiyordum.
"Allison!"
Arkamdan gelen sesle duraksadım. Pandora'ydı. Gülümsedim. Dersimiz Rawenclaw'laydı, onun için seraya onunla gitmek iyi bir fikir olabilirdi.
"Merhaba Pandora"
"Merhaba.. Slughorn sana bir şey vermemi istedi.. Şey bir de.. Belki seraya beraber gideriz dedim!"
Sarışın kızın utangaçlığı karşısında gülümseyip kafamı olumlu anlamda salladım. O sırada gözüm elindeki mektuba kaydı ve almak için elimi uzattım.
"Sanırım bu banaydı.."
"Ah, evet.. Unutmuştum, affedersin!"
"Önemi yok."
Elimde aynen Slughorn'un cüppelerine benzeyen parlak pullu yeşil zarfı açtım ve içinden çıkan davetiyemsi şeyi okumaya başladım.
"Merhaba!
Son günlerde başıma gelen talihsizlikler sonunda bitti ve ben de bunu Slug Kulübü olarak kutlayabileceğimizi düşündüm.Bu akşam saat 7'de benim odamda! Sihirle kal!
Horace Slughorn"
Slug Kulübü toplantısı vardı. Böyle bir kulübe dahil olduğumu bile unutmuştum. Davetiyeyi katlayıp cebime koydum ve Pandora ile konuşa konuşa yürümeye devam ettim.
Sera her zamanki gibi toprak kokuyordu ve çoğu öğrenci çoktan buradaydı. Ben de Pandora ile vedalaşarak Slytherin öğrencilerinin yanına gittim. Jane uçuş dersinde yanlışlıkla havalandığı için cezalıydı, kupa odasındaki bütün kupaları temizlemekle cezalandırılmıştı. Bu da benim gün boyunca yalnız kalacağım anlamına geliyordu. Moralim bozuldu ve bitkibilim öğretmenini beklemeye başladım. Masalarda saksılar ve saksıların yanında yün kulaklıklar vardı. Acaba bugün nasıl bir zırvalıkla uğraşacağız diye içimden söylenmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V A R İ S
Fanfic... Nefes alabilmek için hızlı hızlı soluyordum. Başım dönüyor, kalbim hızlı hızlı atıyordu ama nabzımın atışını duyamıyordum. Ellerim soğuktan morarmış gibiydi. Cenin pozisyonu aldım ve kendimi toparlamaya çalıştım. Bütün bunlar, bana hayatta kalab...