Y A S A K B U L U Ş M A

8K 511 509
                                    


"Bu akşam saat 7'de yasak ormanda. Sadece sen ve ben. -Tom R."

Böyle bir şey olacağını tahmin etmiştim. Peşimi bırakmayacaktı. Ama anlamadığım şey neden yasak ormanda buluşmak istediğiydi. Saate baktım, saat neredeyse 7 olacaktı. Hemen üstümü değiştirdim, saçımı öylesine topuz yaptım. Asamı yanıma aldım, çünkü ihtiyacım olabilirdi. Ve gitmek için kapıya yöneldim. O sırada Jane hevesle içeri girdi, belli ki Slughorn'la konuştuklarımı soracaktı.

"Slughorn ne dedi? Anlat Allison!" diye bağırdı.

Gerçekten onunla konuşmak istiyordum. Bana burada tek yakın davranan kişi oydu, ama gitmem gerekiyordu. Bir şekilde geçiştirdim. Jane'in kırıldığını farkındaydım, ama yapabilecek hiçbir şeyim yoktu. Yasak ormana gitmenin adı üstünde yasak olduğunu biliyordum, o yüzden de bir şekilde gözükmemem lazımdı. Okul hakkında hiçbir bilgim yoktu. Nasıl gideceğini düşünerek bahçeye çıktım. O sırada önüme bakmadığım için bir çocuğa çarptım. Bu çocuk iri yarı, uzun siyah ve karışık saçlı bir çocuktu. Önündeki kocaman sandığı aceleyle kapattı.

"Afedersin, umarım canın yanmamıştır"

"Ah, hayır yanmadı. Önemi yok' dedi, ama bunları söylerken aynı zamanda bir bana bir de sandığına bakıyordu. Sandığın içinde her ne varsa eminim ki onu görmemden korkuyordu. Hiçbir şey olmamış gibi konuyu değiştirmeye karar verdim, bu çocuğa yasak ormanı sorabilirdim. Hiç de şikayet edecek bir tipe benzemiyordu. Aslında sorarsan, bence o sandığın içinde her ne varsa son derece yasaklıydı, o yüzden benim elimde de bir koz vardı. Evet, gerekirse kötüleşebilirim.

"Sevindim, aslında şey, yasak ormana nasıl gidebilirim?"

"Ne? Neden gitmek istiyorsun oraya?"

"Bu seni ilgilendirmez" dedim birden, ama bunu dediğim an kendimi kötü hissettim.

"Aslında bakarsan..."

"Tamam açıklama yapmana gerek yok. Bu okulda herkes bana böyle davranıyor, sadece birazcık.. büyük olduğum için"

"Dert etme, insanlar kötü. Ama sen anladığım kadarıyla gayet iyisin"

"Teşekkürler" dedi gülümseyerek, gerçi gülümsemesi karışık ve yüzünü örten saçlarından zar zor gözüküyordu.

"Sana eşlik edebilirim istersen, tek başına gitme"

"Teşekkürler, gerçekten çok iyi olur"

Ve yürümeye başladı, eline sandığını aldı. O anda çocuğun adını bilmediğimi fark ettim.

"Adın ne?"

"Hagrid. Rubeus Hagrid"

"Memnun oldum Rubeus! Bende Allison, Allison Lewis"

"Memnun oldum Allison"

Sandığı hiç zorlanmadan taşıdığını fark ettim, ama sandık belli ki oldukça ağırdı.

"Onu nasıl taşıyorsun?" diye soruverdim "Hiç zorlanmadan"

Birden benzi attı, sandıkta her ne varsa onu saklamak istediği belliydi.

"Neyi?"

"Sandığı. İçinde ne olduğunu sormadım. O beni ilgilendirmez. Sadece ağır gibi görünüyor. Ama sen nasıl oluyor da hiç zorlanmadan taşıyorsun onu?"

"Ben yarı devim. Daha bir çocukken babamı parmaklarımla kaldırıp televizyonun üstüne koyabiliyordum!"

"Harika!" Gerçekten etkilenmiştim, bence çok havalıydı.

V A R İ SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin