A C I

3.3K 259 335
                                    


Merhaba, yine ben geldim! Bu ara çok sık bölüm atıyorum, çünkü sizi aşırı seviyorum! Bu kitabı yazmaya 17 yaşında başladım ve şu an 19 yaşındayım. Ve ben büyüdükçe hikaye de büyüdü.. Size minnettarım. İyi ki varsınız.

Umarım iyisinizdir, gününüz nasıl geçti? Kendinize dikkat edin, fazla yorulmayın. Hiçbir şey için stres yapmayın. Her zaman en değerli olan kişi sizsiniz. Hiçbir şeye sizi üzme gücünü vermeyin. Sınavlar, hastalıklar, dertler bir şekilde geçer ve biter. Önemli olan onlar bittiğinde size ne kaldığı. Ben size günün sonunda yalnızca sevginin ve mutluluğun kalmasını diliyorum. Sizi seviyorum!

Bu arada lütfen yorum yapın bunu söyleyince de dilenci gibi hissediyorum ama neyse siz biliyorsunuz beni. 💜

Bu arada yeni bir fic'e başlamak istiyorum Harry Potter'dan bağımsız. One shot veya reaction da yazabilirim. Fikri olan var mı? Sevdiğiniz, hakkında güzel bir fic olsun istediğiniz biri veya birileri varsa önerilere açığım ve sonuna kadar da güzel yazmak için çabalayacağım. Lütfen yazın! Sizi seviyorum ve daha fazla uzatmadan iyi okumalar diliyorum! (:

————————————————

'Dilerim ki sonunuz Romeo ve Juliet gibi olmasın.' Slughorn'un dileğine gülümserken Tom 'Her sevginin sonu hüzün olmaz mı?' diye fısıldadı.

Tom'un söylediklerini düşünürken Slughorn'un bana seslenmesiyle hayal dünyamdan çıktım.
"Aslında bir oyun daha oynasanız? Olur mu?" İstemsizce göz bayılttım, daha fazla tiyatro oynamak istemiyordum. Şu an burada durmak istemiyordum. Sadece yatakhaneye çıkıp uyumak istiyordum. Ancak tavrım Slughorn'u üzmüş olacak ki yüzü düştü ve ben de hemen toplarlamaya karar verdim.

"Şey, profesör. Kendimi biraz yorgun hissediyorum." Slughorn anlayışla başını salladı.

"Ah.. Yarın sömestreden öncesi son haftanız başlıyor! Haklısın, saati tamamen unuttum. Hadi bakalım marş marş, yataklarınıza!" Slughorn ayağa kalktı ve altın düğmeli pelerinini bir çırpıda düzelterek tek tek herkese geldiği için teşekkür ederek veda etti.

Malfoy bize başıyla selam verirken peşinden seslenen Jane'i duymazdan geldi. Ancak Jane vazgeçmeden emin adımlarla Malfoy'u takip etti. Şimdi soğuk koridorda sadece ben ve Tom kalmıştık.

"Hadi, gidelim.." Yavaşça hareketlendim ama Tom'un kolu beni durdurdu.

"Bekle biraz. Sana bir şey soracağım." Başımı tembelce onaylarcasına salladım.

"Ben sana her şeyi anlattım. Hakkımdaki her şeyi. Olmayan ailemi, çocukluğumu.. Ama sen hiçbir şey anlatmadın. Sence bu haksızlık değil mi?" Ben gözlerimi kaçırırken Tom ruhuma işleyen yeşil gözleriyle beni süzüyordu.

"Şey.." kekeledim. "Haklısın, ama anlatacak pek bir şey yok."

"Ben öyle zannetmiyorum." dedi Tom. "Senin benden sakladığın çok şey var. Mükemmel bir ailen ve çocukluğun olmuş gibi davranmaya çalışıyorsun. Ama ben biliyorum. Bulanıksın, değil mi?" Tom tane tane konuşuyor ve benden cevap bekliyordu.

"Evet.. yani.." Doğru kelimeleri seçemiyorum çünkü bu konu biraz derindi ve daha kimseye anlatmamıştım.

"Ama herkes seni melez zannediyor. Ama ben gerçeği biliyorum. Nereden bildiğimi biliyor musun? Başından beri sana bulanık dedim, ama asla bana neden böyle dediğimi sormadın." Acıyla gülümsedim.

"Çok önemsememiştim. Doğrulardan çok yalanları önemsiyorum." dedim güçsüzce.
"Ama ben biliyorum.. Annen büyücü olduğu halde sen bulanıksın. Bu nasıl oluyor, değil mi?" Başımı salladım. Tom güçsüzleştiğimi görmüş olacak ki kolumu tuttu ve beni süpürge dolabına çekiştirdi. Dolaba girdik ve kapıyı kapattı.

V A R İ SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin