SON VE BAŞLANGIÇ

3.9K 321 206
                                    


Merhaba. Sonunda geldim. Çok ama çok özür dilerim. Neler olduğunu anlatmaya başlarsam yeni bir kitap yazmış olurum. Sizden affınızı rica ediyorum. Sizi çok seviyorum ve özledim. İyi ki varsınız. 70K okumaya yaklaşmışız.. Sizsiz şu ana kadar başardığım hiçbir şeyi başaramazdım. Benim için çok önemlisiniz. Her biriniz için minnettarım. Ve unutmayın ki İstanbul'un bir yerinde, sizi anlayan ve seven biri var. 

Sizi seviyorum. Beni mutlu ettiğiniz gibi mutlu olun. Ve hep benimle olun! Teşekkür ederim ❤️ Size layık olmaya çalışacağım.

Umarım bölümü beğenirsiniz. Sizinle buluşmayalı çok oldu. Yorumlarınızı bekliyorum, çünkü sizinle yorumlar aracılığıyla konuşmak beni çok mutlu ediyor. İyi okumalar. 


                                                                            ••••••••••••••••••••••

Karanlık bir ormandaydım. Hiç ışık yoktu. Ne yapacağımı, nereye gideceğimi bilmiyordum. Kapana kısılmıştım. Sonum gelmişti.

"Allison!"

Annemin sesiydi. Onu göremiyordum, ama seni çok endişeli geliyordu. Çok korkuyordum.

"Anne, neredesin?"

"Kaç Allison. Kaç!"

Koşmaya çalışıyordum. Ayaklarımın ıslak toprağa ve etraftaki çalılara batıp çıktığını hissediyordum. Sadece yalpalıyordum. Hiçbir şey göremiyordum. Devam edebileceğimi zannetmiyordum. Bacaklarım titriyordu. Soğuktan ve korkudan neredeyse donmuştum. Sona gelmiştim artık. Ve birden yeşil bir ışık çaktı. Her yer saniyeliğine aydınlandı. Tiz, soğuk bir kahkaha bütün ormanda yankılandı. Ve her şey bitti. Ölüm, oldukça basit ve soğuktu. Her şey bu kadar basit bir şekilde bitmişti. Vücudum soğuk ve ıslak toprağa düşerken, yatağımdan fırladım. Ter içindeydim. Kalbim hızla çarpıyordu. Nasıl bir kabustu bu böyle? İnsan rüyasında öldüğünü görebilir miydi? Baş ucundaki komodinimde bulunan bardaktan biraz su içtim. Biraz nefeslenmeye çalıştım. Sadece bir rüyaydı. Dün gece çok kötü bir geceydi, bir öğrenci öldürülmüştü. Biliçaltımdaki korkularımdan kaynaklanan bir kabustu sadece.. Kendime bunu dikte edip duruyordum. Bir süre yatakta oturdum. Herkes uyuyordu. Kendimi iyi hissetmeye çalıştım ama bir işe yaramıyordu. Yatağımdan kalktım ve sessiz adımlarla yatakhaneyi terk ederek tuvalete gitmeye karar verdim. Sessizce merdivenlerden ortak salona indim.

"Sen nereye gittiğini sanıyorsun?"

Öğrenci başkanının sesiyle yerimden fırladım.

"Ne?"

"Bu saatte nereye gidiyorsun, neyin peşindesin?"

Sorgulayıcı sesiyle bana oldukça yaklaşmıştı.

"Ortak salonu terk edemezsin." Her kelimesini tek tek vurgulayarak, son derece emir veren bir sesle söyledi.

"Tuvalete gidiyorum, gidebilirim, değil mi?"

"Seni son zamanlarda Riddle ile fazlasıyla yakın görüyorum."

Ellerim titremeye başlamıştı. Bir şey ima etmeye çalıştığını anlayabiliyordum. Ama güçlü kalmaya çalıştım.

"Yani?"

"Neyin peşindesiniz? Bana söyle!" Cümleyi bitirirken ses tonu oldukça yükselmişti.

"Bunu neden gidip Riddle'a kendin sormuyorsun? Yoksa korkuyor musun?" Nasıl bu kadar cesur konuştuğum hakkında bir fikrim yoktu. Öğrenci başkanı Avery, ağzını açmak üzereydi ki Riddle'ın sesi onun sesini bastırdı.

V A R İ SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin