Y E N İ B İ N A

11.8K 712 733
                                    

'Hayır.'

Bu sözcüğü duymayı asla beklemiyordum. Çünkü sormamın sebebi nezaketendi aslında. Buraya oturmazsam başka yere de gidemezdim. Ayrıca neden böyle bir cevap verdiğini de anlamadım. En sonunda bu düşüncelerimi bir cümleye dökmeye kadar verdim.

'Neden ki? Sadece oturacağım. Eminim sende yanında birini istiyorsundur'

'İsteseydim zaten yanımda biri olurdu. Daha fazla uzatmadan kompratmanımdan çıkmanı istiyorum'  

Bu cümleyi yine kafasını kitabından kaldırmadan, aynı soğuk sesiyle söylemişti. Bir dakika, kompratmanımdan mı demişti o? Kendini ne zannediyordu bu çocuk? Gerçekten sinirlerimi bozmayı başarmıştı. Bende hiçbir şey söylenmeden karşındaki koltuğa oturdum. Kolumdan tutup dışarı atacak değildi ya?

'Gerçekten sınırları fazla zorluyorsun. Senin yerinde olsaydım asla böyle bir şey yapmazdım'

'Ama benim yerimde değilsin, ve buraya oturmak zorundayım. Çok rahatsız olduysan gidebilirsin.'

'Sonradan gelen sensin. Ve rahatsız olan benim. Gitmeni istiyorum. Hemen.'

Hâlâ yüzüme bakmamıştı. Bu daha çok sinirimi bozuyordu. Bu arada biz bu kavgayı ederken çoktan tren hareket etmişti.

'Gitmeyeceğim.'

'Peki. Ama buna oldukça pişman olacaksın.'

Dedi ve sesi aşırı soğuk ve tehditvariydi. Birden tüylerim ürperdi. Bu okulda göreceğim muammele bu muydu yani?

Biraz sessiz durduk. Sonra sıkıldığımı fark ettim. Çocuk hâlâ kitabını okuyordu. Ve konuşmaya karar verdim.

'Adın ne?' Duymamazlıktan geldi. Sorumu yineledim.

'Adın ne?'

'Seni ilgilendirmez. Zaten burada zorla oturuyorsun, bari sus ve kendini bana unuttur.'

Bu çocuk bu kadar kaba olmak zorunda mıydı? Sorumu üçüncü kez yineledim.

'Adın ne? Sen adını söyledikten sonra inan bir daha konuşmayacağım'

Göz bayılttı, ve yüzüme baktı. İlk kez yüzüme baktı. Sonunda!

'Tom Marvolo Riddle'

Ve kitabına bakmaya devam etti.

'Bende Allison Lewis'

'Sorduğumu hatırlamıyorum'

Her kelimesiyle sinirimi bozmayı başarıyordu. Ama en azından adını öğrenmiştim. Hiçbir şey söylemeden kafamı cama dayadım. Bir süre sonra da uykuya daldım.

'Kalk Lewis!' Bir anda aşırı şiddetli bir dürtülme ile uyandım. Dürten Riddle idi.

'Geldik.' dedi ve kompartmandan çıktı.

Bende çıktım, bavullarımı aldım. Daha sonra şatoya varmak için yola çıktık.

Şatoya vardık, bizi bir öğretmen karşıladı ve büyük salona yönlendirdi. Çok heyecanlıydım, seçmen şapka ile buradaki binama seçilecektim.

Seçmen şapkanın önüne geldik. Birkaç birinci sınıf öğrencisinin binası belli oldu. Beş Gryffindor, Üç Hufflepuff.. Tahminimce sıra bana geliyordu. Kendimi garip hissediyordum. Sanırım Hogwarts tarihinde seçmen şapka ile binasına seçilen 17 yaşındaki ilk kişiydim.

'Lewis, Allison!'

İsmim bütün salonda yankılandığında ayaklarımın titrediğini hissettim. Sandalyeye doğru yürüdüm ve oturdum. Profosör, başıma seçmen şapkayı koyduğu an şapka kararını bütün salonu inletircesine bağırdı;

'SLYTHERIN!'

Oradan sevinçle kalktım. Üstünden büyük bir yük kalkmıştı. Ve bütün Yeşil Pelerinli; üzerinde ve bayrağında yılan simgesi olan öğrenciler ayakta alkışlıyordu. Yeni binamın masasına doğru yürüdüm. Herkes benimle tokalaştı ve hoşgeldin dediler. Mutlulukla Slytherin masasında yerimi aldığımda tanıdık bir ses duydum;

'Hoşgeldin, Lewis'

Herkese merhabaaaa biraz geç oldu ama yazar olarak buraya yazayım dediimm. Öncelikle hikayenin burasına kadar geldiyseniz okumuşsunuz demektir teşekkür ederim sık sık bölümleri güncelleyeceğim bazı yerleri yavaş bazı yerleri hızlı geçiyorum konuyu tam olarak sindirmeniz için mazur görün umarım beğeniyorsunuzdur inanın harika bir hikaye sizi bekliyor!! O zaman yeni bölüme kadar, MUZİPLİK TAMAMLANDI.

V A R İ SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin