B E K L E N M E Y E N İ L T İ F A T

6.5K 491 331
                                    

Merhabaa! Kitap sizce nasıl gidiyor, bölümü nasıl buldunuz? Yorumlarınızı bekliyorum Ve iyi okumalar diliyorum! 🥰

                    ••••••••••••••••••••••

"Bugün oldukça basit bir iksir yapacağız" dedi Profesör Slughorn yanındaki kara tahtaya yürürken.

"Sizinle partnerinizin iksiri demlemesi için kısa bir zamanı var, hadi biraz neşelenin cenazede değiliz! Şimdi başlayabiliriz!"

İçimi bir korku kapladı, çok fazla malzeme ve talimat olmamasına rağmen bu iksiri başarabilmek küçük bir ihtimaldi. Fakat yanımda Tom Riddle oturuyordu. Maalesef.

Tom bana beklediğim bakışı attı, gidip malzemeleri getirmemi beklediğini biliyordum. Oldukça kısa olan içindekiler listesini ezberledim ve hızla malzeme dolabında gittim. İhtiyacımız olandan her ihtimale karşı biraz daha fazla malzeme aldım.

Masaya döndüğümde Tom kazanı ısıtıyordu. O sırada da ders kitabını yeşil gözleriyle tarıyordu. Birden kazana döndü ve köpüren kazana dikkatle baktı. İçine Habeşistan Büzüşmüşinciri'nden attı. Ben de elimdeki kirpi dikenlerini ayıklamaya çalışıyordum ama hiç kolay değildi. Hayvanları mecbur olmadıkça böyle basit şeyler için kullanmak canımı sıkıyordu.

Kirpi dikenlerini uygun miktarda ayırarak elime aldım ve kazana atmak için uzandığımda elimde bir soğukluk hissettim. Tom'la ellerimiz çarpışmıştı. İkimiz de istemsiz yerimizden sıçradık, Tom'sa uyarı niteliğinde sert bir bakış attı. Mesajı aldım ve arkama yaslandım. Tom'un işi bitirmesi için beklemeye karar verdim.

Yardım edemesem de çalışmasını izliyordum. Tom fazlasıyla odaklanmıştı, muhtemelen baktığımı farkında bile değildi. Elleri ne kadar sert dursa da oldukça nazik, sanki kırılgan bir şeye dokunurmuş gibi dikkatli çalışıyordu.

Dikkatimi tekrar yüzüne çektim. Kaşları konsantrasyonla çatılmıştı. Acaba her zaman her şeyi böyle mi yapıyordu... mükemmel?

Kendime yine kızdım. Aklım beni dinlemiyordu bile. Böyle şeyler düşünmek istemiyordum. Zaten istemsiz düşünüyordum. Beynimin bana oynadığı bir oyundu resmen.

"Büyüleyici olduğumu biliyorum, ama bakmayı kesersen sevinirim"

Tom aniden iksiri karıştırırken, sırıtarak söyledi. Bana bakmıyordu ama yüzündeki sırıtışın şimdi kocaman bir gülümsemeye dönüştüğünü hissedebiliyordum.

"S-sana bakmıyordum" kekeledim ve suratımın domates gibi kızardığını hissettim. O an "keşke gerçekten görünmez olsaydım" diye geçirdim içimden.

Tom karıştırma çubuğunu kenara bıraktı ve geri yaslandı. İksiri çoktan bitirmişti.

"Biliyor musun, sen korkunç bir yalancısın"

Hala sırıtıyordu. Bu sırıtma acaba yüzünde kalıcı mıydı?

Konuyu değiştirmeye karar verdim. Ama bu sefer "asasız büyü" den daha iyi şeyler bulmam gerekiyordu, tekrar rezil olmak istemiyorsam tabii.

Daha sonra iksiri gördüm ve soru otomatik olarak dudaklarımdan döküldü;

"Bu kadar hızlı nasıl bitirdin?"

Tom gururla iksire baktı, "Oldukça kolaydı"

Daha sonra bana o kadar yaklaştı ki nefesimin kesildiğini hissettim "Niye bunu sordun ki? Daha önce ne kadar dikkat ve özenle çalıştığımı görmedin mi?"

Yakınlığımızın ikinci -ya da milyonuncu- kez rezil olmama sebebiyet vermemesi için nefes almaya çalışıp cevapladım "Sanırım herkes farkında" ve usulca devam etmeye çalıştım "Bana sorarsan bu biraz sinir bozucu"

Neyse ki Tom son söylediğimi duymamış gibiydi. Tekrar sessizleşmiştik ve ben de etraftaki öğrencileri seyretmeye başladım.

"Saçların farklı görünüyor"

"Efendim?"

Duraksadım. Bugün saçlarımı farklı yapmıştım ama fark etmiş olması imkansız gibi geliyordu. Zaten onun fark etmesi için yapmamıştım. Yani herhalde onun için yapmamıştım.. Niye onun için saçımı farklı yapacakmışım ki? Beynime sinir oluyorum, neden şimdi böyle gereksiz şeyler düşünüyorum?

Kısacası böyle bir şey demesini, aslında bir şey demesini beklemiyordum.

"Saçların her zamankinden daha farklı"

"Evet, ördüğüm için dalgalandı ve sanırım rengi biraz koyulaştı. Kışın koyulaşıyor"

Hala fark etmesinin şaşkınlığı içerisindeydim. Tom ise kafa sallamakla yetindi.

İksirlerden gelen aroma sınıfta dalgalanmaya başladı. O tatlı koku burnumdan içeri girince kendimi çok mutlu hissettim. Bu "coşku uyandıran" iksiriydi. Gülümseyerek koklamaya devam ettim.

Tom "Gülünç görünüyorsun" diye mırıldandı. Beni omuzlarımdan çekerek kokudan uzaklaştırdı.

"Eğer o iksiri koklamaya devam edersen aptal gibi dans edip şarkı söylemeye başlayacaksın"

Kıkırdadım. "Böyle biri olmayı bırak, sadece kokla. Emin ol ölmezsin"

"Koklamamayı tercih ederim"

Tom homurdandı. Daha sonra devam etti. "Kokusunu çok mu sevdin?"

"Nane gibi kokuyor." dedim. Gülümsemem kayboldu. "Bana büyükbabamı hatırlatıyor."

Boğazımın düğümlendiğini hissettim. Büyükbabamla çok yakındım ve onun zamansız ölümü hepimizi yasa boğmuştu. Aslında öldürülmüştü, bir lanete kurban gitmişti. Hala kimin yaptığı bilinmiyordu. Hayattayken ne zaman onu ziyaret etsem bana nane şekeri verirdi. Gözlerimin dolduğunu hissettim.

"Allison?" Tom parmaklarını şıklatarak seslendi. Hafifçe şaşkın görünüyordu.

"Üzgünüm, anılarıma daldım" dedim. İksirden gelen koku beni ve üzüntümü bir nebze yatıştırıyordu.

Tom konuşmak için ağzını açtı ama Slughorn iksirimize bakmak için masaya gelince bir şey söyleyemeden kapadı.

"Mükemmel iş, en iyi çift!" diye haykırdı Slughorn.

"İksiriniz tam olarak altın rengi." Slughorn karıştırma çubuğu aldı ve iksiri kendi etrafında döndürdü. Daha önce fark etmediğim bir şey gördüm. Mükemmel altın rengi sıvı karıştırılınca gökkuşağı da oluşturuyordu.

"Ve koku mükemmel! Her zaman ki gibi tam not aldınız. İkinizi eşleştirerek diğerlerine haksızlık mı yaptım acaba?"

Göz kırptı, ve karıştırma çubuğunu bırakarak masamızdan uzaklaştı.

"Şimdilik bu kadar. Gidebilirsiniz!"

Eşyalarımı olabildiğince hızlı topladım. Tek yapmak istediğim biraz uyumak, yemek yemek, sonra tekrar uyumaktı. Bu akşam olacak Slug Kulübü Toplantısı ertelenmişti ve bu da bana rahat bir nefes aldırmıştı.

Tam sınıftan çıkarken birinin bana seslendiğini duydum. Tom'du.

Duraksadım. Bir kaşımı merakla havaya kaldırdım.

"Evet, Tom?"

Tom tereddütlü gibi duruyordu, bir süre sessiz kaldı daha sonra ağzından kelimeleri serbest bıraktı;

"Bil diye söylüyorum, saçını böyle tercih ederim. Sana daha çok yakışmış"

Tom sınıftan çıktı ama ben olduğum yere mıhlanmıştım. Tom az önce bana iltifat mı etmişti? En sonunda hareketlenip Tom'un söylediklerini tekrar tekrar düşünerek ortak salonun yolunu tuttum.

V A R İ SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin