Hunter boğazını temizleyip konuştu. Aynı Hades'e benziyordu. Siyah gür saçlar ve simsiyah karadelik gözler...
"Aslında bilmiyoruz. Nasıl dirildiğimizi de bilmiyoruz. Elysum'daydık. Sonra... Birden bir şeyler oldu ve burada, meydanda gözlerimizi açtık."
Rose onu onaylarken Hera bize baktı. Rose tıpkı Zeus'a benziyordu. Sarı, parlak ve gür saçları ve mavi gözleri vardı.
" Burada kalmanızı istedim çünkü konuşmamız gerekecek. "
Bir şey demeden omuz silktim. En kötü ne diyebilirdi ki Hera? Sonuçta o Hera'ydı. Hırsından dolayı kıskançlık yapan Evlilik Tanrıçası...
"Olimpos Prensesi unvanın alındı, Karen. Kızım geri döndü. Gerçek prenses geri döndü. Bir bütünün artık Olimpos'u temsil etmesi gerekmiyor."
Gözlerimi ışık hızı ile diktiğim duvardan çektim ve Hera'ya diktim.
"Sözlerine dikkat et, Hera. Çocuklarınız dirildi diye öfkemi geri çekmeye uğraşıyorum ama sen diyorsun ki Karen gel illa patla. "
Öfkeyle söylediğim sözler salonda yankı yaparken soluk alış verişlerim hızlanmıştı. Ne demek 'bir büyünün Olimpos'u temsil etmesine gerek yok'!?
Ellerimle şakaklarıma masaj yapıp sakinleşmeye çalıştım. Sakin ol, Karen. Sadece sakin ol. İşleri daha beter hale getirmeye gerek yok.
Teşekkür ederim, Karen. Sayende her şey içinde birikti ve intikamım acı oldu.
"Bu kız hala burada mı, Baba!?"Rose'un öfkeli sesi kaşlarımı çatmama sebep oldu. İkimizde aynı anda başlarımızı Zeus'a çevirdik. Bakalım babam ne diyecekti?
"Sözlerine dikkat et, Rose. "
Dudaklarım istemsizce kıvrılırken Rose'a baktım. Babamın beni savunmasından hoşlanmamıştı.
"O senin kızın ve yıllar sonra geri döndü, Zeus! Şimdi gelmiş bir büyüyü mü savunuyorsun!?"
"Bir saniye!"
Diye araya girdim. Zeus'un konuşmasına izin vermemiştim. Bakışlar bana dönerken hayatlarında bir kez olsun güç dışında bir şeyleri düşünmelerini diledim.
"Anlamanız gereken birkaç şey var."
Dedim hepsine tek tek bakarak.
"Emma'da babamın kızı ve Lucas'da babamın oğlu... Onları yok sayamazsınız, bu bir. İkincisi bende buradayım. Büyü diye bahsetmekten vazgeçin. Ve üçüncüsü..."
Dişlerimi sıktım öfkeyle. Bu hallerinden nefret ediyordum.
" Hayatınızda bir kez olsun güçten başka bir şey düşünün. Mesela bizim de duygularımız olduğunu, incinebileceğimizi falan. "
Kapıdan çıkarken herkesin çıkışmam karşısında afallamış olduğunu görüyordum.
Ama yeter gerçekten! Yeter ya!
Adımlarım git gide hızlanırken bizimkilerin adımı seslendiğini duydum. Ama onları umursamadan koşmaya devam ettim.
Şimşekler çakmaya başlamıştı. İçinde çığ gibi büyüyen bir öfke ve kırgınlık vardı. Uçuruma ulaştığım zaman dizlerimin üzerine düştüm.
Önümdeki deniz hırçınlaşırken gök gürledi. Aynı anda ağzımdan bir hıçkırık çıktı.
Hayır, yanlış anlamayın. Kıskançlıktan değildi geçirdiğim o kriz. Yalnızca kutudan çıkar çıkmaz kusamadığım öfkem nefesini kesiyor ve acı veriyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Olimpos Prensesi // TAMAMLANDI // DÜZENLENECEK
Fantasía"Size soruyorum. Duyuyor musunuz? Bir okyanus çağlıyor. Gökyüzü ağlıyor ve fırtına adım adım yaklaşıyor. Hissediyor musunuz? Kaos ruhlarımıza sızıyor inceden inceye. Herkes agresif, herkes tehditkar. Görüyor musunuz? Etrafımızda geziniyor karanlık...