63. Bölüm : Kolyenin Gücü

842 76 5
                                    

Selam! Nabersiniz?

Benim de aynı işte. Sıkılıyoruz. Dersler falan çok yoğun ya.

Neyse, ben sizi tutmayayım. Çünkü bir başlarsam durmam.

Seviliyorsunuz<3333

İyi okumalar:)))

***

Maya'dan...

Herkes bu hikayede en çok Karen'in acı çektiğini düşünüyordu ama Karen istese kurtulabilirdi. Sadece o kadar saplantılı bir şekilde bağlıydı ki babalarına onları hiçbir zaman silememişti. Hem ona yaptıkları onca şeye rağmen.

Ben, bu hikayenin daha başındayken her şeyimi kaybetmiştim. Annem ve babamı. Beni bu dünya üzerinde karşılıksız seven yegane insanları. Yaptığım tüm hatalara rağmen benim arkamda olan insanları.

Şimdi kim bilir mezarları neredeydi.

Onların yokluğunu hissetmediğimi söyleyebilirim herkese. Diğerleri buna inanırdı. Hatta yeterince iyi rol yaparsam ve gücümü kullanıp duygularını değiştirirsem Will bile inanırdı.

Onların yokluğunu hissediyordum ve bu canımı yakıyordu. Çünkü onları geri getiremezdim. İnsanların hayatları ile kimse ilgilenmiyordu burada. Belki de ben hala onlara ve onların bencil davranışlarına alışamamıştım. Yine de benden ailemi alan onlardı.

Zihnime fısıldayan ses her kime aitse düşüncelerim ile oynuyordu. Herkesi, en çok da Poseidon'u, suçluyordum ve buna engel olamıyordum. Her şey bir eğer ile başlıyordu ve sonunda ailem yaşıyordu ama o eğerler gerçekleşmemişti ve sonunda ailem ölüydü.

Öldürülmüştü.

Ben sırf Karen'e benziyorum diye. Karen bilmem kaç yıl önce bir kızı korudu diye. Ufacık bir olay çığ gibi büyüyüp nasıl hayatımı mahvetmişti böyle. Oysaki o olay ile uzaktan yakından herhangi bir alakam yoktu. Sanırım kelebek etkisi diye buna diyorduk.

İçimde onlara saldırmamı söyleyen bir dürtü vardı. Ona saldırmamı söyleyen. Poseidon'a. Buna karşı koymak gittikçe zorlaşıyordu. Ona saldırmak falan istemiyordum. Poseidon, bana değer veriyordu. Duygularını hissedebiliyor ve gerçekliğinden emin olabiliyordum. Yine de ona saldırmamak işkenceye benziyordu.

Kuzey'in ortadan kaybolması ile geri kalan Karanlık Tanrı ve Tanrıçalar geri çekilmişti. Titanlar ile birlikte tabii ki. Sanırım bu kez savaş bir daha olmamak üzere bitmişti. Verilen onca kayba rağmen biz kazanmıştık ama kazanmış gibi hissetmiyordum.

İçimdeki dürtüye karşı koymak güçleşiyordu. Alnımda boncuk boncuk oluşan terlerin farkındaydım ve beni endişeli bir şekilde izleyen Will'in de öyle. "Maya sorun ne bebeğim?" diye sorduğu zaman Poseidon'un bakışlarını üzerimde hissettim.

"Bilmiyorum." dedim nefes nefese. Hakim olmaya çalıştığım gücüm onlara saldırmak istiyordu. Ben onlara saldırmak istiyordum. Başıma giren şiddetli ağrı ile acıyla inledim. "Maya! Sorun ne?" dedi endişeyle Poseidon. Sesini duymak bile o an içimde ona saldırma isteği uyandırıyordu.

"Bilmiyorum. Sadece kontrol edemiyorum." dedim zorlukla. Duygular bir anda artmaya başladı. Artık herkes endişeliydi. Bu üzerime ekstra yük bindirirken derin bir nefes almaya çalıştım ama sanki bir şey bir emir boğazımı sıkıyordu.

Poseidon suçlu, diyordu o emir. Saldır ona.

" Neyi kontrol edemiyorsun, kızım? Hadi söyle." dedi Poseidon yumuşak bir sesle. Gözlerimi ona diktim. "Sana saldırmak istiyorum. Bir şey var kafamda ve sürekli suçlu olduğunu söylüyor." dedim öfkeli bir sesle. Birkaç saniye duraksadım baş ağrısından dolayı ve ardından devam ettim. "Ama ben suçlu olmadığını biliyorum."

Olimpos Prensesi // TAMAMLANDI // DÜZENLENECEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin