64. Bölüm : Tanrıların Düşüşü

924 76 2
                                    

Nabersiniz?

Benim de aynı, gençlik. Dershane, dersler, 12 olma stresi, sınavlar falan. Zor iş.

Neyse ben sizi daha fazla tutmayayım.

İyi okumalar, bebekler! Seviliyorsunuz<3333

***

Karen'den...

Avuçlarımdan aşağı süzülen hayali kan damlaları öldürdüğüm sevgilime aitti. Onu yaşatmak için her şeyi yapabilecek biriyken şimdi onu öldüren kişi olmuştum. Bunu ona yapmak istememiştim. Bunu ona yapmayı hiçbir zaman istememiştim ama bir şekilde buradaydık ve o ölmüştü.

Ben öldürmüştüm.

Şimdi ise sırada diğerleri vardı.

İçimde bir şeyleri aradım birkaç saniye. Onun öldüğünü bana söyledikleri zaman hissettiğim o yakıcı acıyı bekledim. Onu Kronos'un öldürdüğünü söylemişlerdi. Kolyeyi atıp gitmişti ve Gaia acı gerçeği söylemişti bana. Canımın nasıl yandığını hala hatırlıyordum ama şimdi her duygunun üzerine siyah bir örtü örtülmüştü.

Derin bir nefes alıp kendimi Olimpos'a ışınladım. Ne görmeyi beklediğimi bilmiyordum ama bu manzarayı görmeyi beklemediğimi biliyordum. Öyle bir güce sahip olmasının imkanı yoktu bana göre ama karşımda Üç Büyükler'e diz çöktürmüşken oldukça geçerli bir kanıt gibi duruyordu Maya.

İki elimi de uzatıp yumruk olmak üzere olan elini tuttum. Göz göze geldiği altın sarısı gözlerim ona geri çekilmesi gerektiğini söylüyordu. Onların ölmesini istiyordum, evet ama bunu yapacak kişi ben olmalıydım. Maya değil. Buna hakkı yoktu.

Gözlerine dolan yaşlarla bana baktığı zaman kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı. "Ama onlar bize neler yaptı, Karen? Yaşamaya hakları yok." Bize mi?

Bir anda gökyüzünden yanıma inen Will ile Maya'nın kaşları çatıldı. "Nasıl kurtuldun sen?" dedi öfkeyle sevgilisine bakarken. Bakışlarım Will'e döndü. "Ne oluyor burada? Neden bahsediyor bu kız yine?" diye sordum ters bir ifade ile ancak Will'in kaşları sertçe çatıldı.

"İlk olarak sevgilim hakkında düzgün konuş. İkinci olarak kolyede sen ve Kamer'in ruhundan bir parça olduğunu düşünüyorum. Duygu yoğunluğu ile kolyedeki gücü çekti. Yani sizinle aynı güçlere ve ne yazık ki aynı anılara ve duygulara sahip. En azından kolye boynunda durduğu sürece."

Omuz silktim. Eğer sorun kolye ise onu alabilirdim.

Elimi kolyeye uzattığım anda gökyüzünde şimşekler çakmaya başladı. Kaşlarım daha çok çatıldı. Tahmin ettiğimden daha fazla güç vardı içinde. Maya gözlerinde yaşlarla beni izledi. Durdurmak için hiçbir şey yapmazken kolyeyi hızla boynundan çektim. Aynı anda Maya'nın güçsüz bedeni yere yığılacakken Will onu kucağına aldı.

Kolye elimde gittikçe ısıtırken onu yere attım ve sudan ardından buzdan bir küreye hapsedip zihin hapishaneme yolladım. Orada kolye sakinleşirdi ve ben unutmadığım bir zaman diliminde ona bakardım.

Tekrar ayağa kalkan Üç Büyükler'e döndü başım. "Kazandık." dedi Poseidon hafif bir gülümseme ile. Kendime hakim olamadan alayla gülmeye başladım. Kazandıklarını mı sanıyorlardı? Hah, daha neler. Ben varken onlar kimdi ki bir şeyler kazanacaktı?

"Ben kazandım." dedim kelimelerin üzerine bastırırken. Tanrı Zeus'un kaşları çatıldı. "O da ne demek?" dedi huysuz bir ifade ile gökyüzünün biricik Tanrısı. Ona tilki gibi bir gülümseme gönderdim.

Olimpos Prensesi // TAMAMLANDI // DÜZENLENECEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin