Derya eve giderken bende geçen hafta ki olay yüzünden gidemediğim terapime gidicektim. Otobüste boş yer bulup oturdum. Çantamdan kulaklığımı çıkarıp müzik listeme girip rast gele bir şarkı açtım.
Huzurlu bir kaç dakikalık yolculuk planlarken otobüsün kalkmasına saniyeler kala son anda otobüse binen yüzle huzur değilde şaşkınlık kaplamıştı her yanımı..
Karşımda gördüğüm yüz henüz beni fark etmemiş olsada ben onu fark etmiştim. Hayatımın en zor zamanlarında bana moral veren, psikiyatri koridorlarında kendimi, benliğimi ararken bana yardımcı olan Burak'tı.
O orada kardeşi için beklerken zamanla benim içinde bekler vaziyette olmuşdu. Kardeşinin tedavisi bittikten sonra bir daha görüşmemiştik.
Orası başka bir boyuttu sanki. Orada ki hayat ve insanlar normal hayatta yokmuş gibi. Saatlerce dertleşip konuştuğum insan sadece o hastahane koridorunda var oluyomuşcasına. Ne öncesi ne sonrası yokmuş gibi.
Ama şuan kanlı canlı karşımdaydı. O ayakta kalıp oturacak yer ararken bende onu incelemiştim. Yine her zamanki gibiydi. Siyah pantolon beyaz thişört siyah deri ceket ve ona çok yakışan gümüş küpesi. Özlemiştim onunla sohbet etmeyi.
Telefonuma gelen mesajla onu incelemeyi bırakıp mesajı açtım. Derya'dan dı.
*Hiç itiraz istemiyorum. Bu akşam dışarı çıkıyoruz. *
*Bakarız bebek söz vermiyim.*
*Cevap reddedildi. Çıkıyoruz nokta! *
Evet Derya ve inadı. Aslında iyi gelebilirdi. Değişiklik olurdu ikimize de.
*Mesaj alınmıştır. ;-)*
Ben Derya'ya sırıtarak mesaj yazmaya dalmışken başımda bekleyen kişiyi daha yeni fark ediyordum. Kulağımdaki kulaklığı çıkarıp kafamı başımda bekleyen kişiye çevirdiğimde bu günki ikinci şaşkınlığımı aynı kişi sayesinde yaşıyordum.
"Hanfendi size diyorum oturabilir miyim?"
Bakışları beni bulduğunda önce tanıyamasada sonradan yüzüne yayılan gülüşünden tanıdığını anlamıştım.
"Tabi boş oturabilirsiniz Burak Bey."
Sonuna eklediğim bey kelimesiyle gülümsemesi daha da büyümüştü.
"Teşekkür ederim Gizem Hanım."
Burak yanıma oturdu.
"Kilo almışsın yakışmış. İnsana benzemişsin."
"Sen hala aynısın bir değişiklik yok."
Biraz bekledikten sonra aklıma gelen ayrıntıyla ekledim.
"Ya da var sanırım. Seni otobüslerde görmeyi beklemezdim. Bizden birimisin yoksa artık."
İkimizde birbirimize bakmadan önümüze bakıp sırıtarak konuşuyorduk. Birbirini tanımayan iki yabancı aynı zamanda birbirlerinin yaralarını saran iki dost gibi.
"Siz gibiler nasıl oluyor acaba açıklarmısınız hanımefendi."
"Daha böyle halk tabakasından oluyor."
Yönümü ona çevirdim.
"Lütfen, iflas ettik ve o dokunmaya kıyamadığın arabanın artık yok olduğunu söyle."
Onun da yönü bana dönmüştü.
"Üzgünüm güzelim ama bebeğim hala benimle ve iflas etmedik."
"Sevindim diyemeyeceğim."
Onaylaması için tekrar sordum.
"Hala zenginsin yani?"
![](https://img.wattpad.com/cover/224335238-288-k987201.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİRİUS
Teen FictionGeçmiş, gerçekten geçmişmiydi? Bitmişmiydi gelecek ile olan kavgası? Peki kimdi kazanan.. Gelecek olanın geçmişi mi daha acımasızdı, yoksa geçmişin yaşananları mı? Hangisi daha çok yaralardı insanı? Babasının işi dolayısıyla başka bir şehire taşına...