Yeni Bölümden Alıntı

97 29 17
                                    


Az önce O'nun gözleriyle işaret edip bana göstermeye çalıştığı şey şimdi Urazın avuçlarının içindeydi. Donup kaldım. Nefes almayı bile unuttum. Kafamın içinde zorlukla susturduğum binlerce ses o ufacık sızıntıdan kendine yer bulup bütün düşüncelerimi ele geçirmiş gibiydi. O kadar çok ses vardı ki kafamda karşımda bana bir şeyler söyleyen Urazı duymuyordum bile. Sadece dudaklarını kıpırdattığını görmüştüm ama ses yoktu. Bakışlarımı dudaklarından alıp ellerine indirdim. Gözlerimden akan yaşı silmek için elimi bile kaldıramazken tek odağım avuçları arasında ki geçmişte yaşamaya mahkum edilmiş geleceğimdeydi.

Elindeki benim cehennemime açılan kapının anahtarıydı. Ama o bunun farkında değildi...

Göz yaşlarım yerini derin bir sakinliğe bırakmıştı. Dışarıdan bakıldığında oldukça sakin görünüyordum belki de. Bir kaç gecedir üst üste gördüğüm kabuslar, dün gece yaşananlar, kullandığım ilaçlar beni hem benden hem de ruhen oldukça yıpratmıştı. Şuan da elimi kaldırıp avuçlarının arasındakini almaya bile takatim yoktu. Uraz belki farkında değildi ama az önce beni durdurmak için kolumu bulan elleri hala yerini koruyordu ve ben tamamen onun tutmasıyla ayakta durabiliyordum şuan. Bacaklarımdaki güç tamamen çekilmişti. Sanki şuan burada olan ben değil de bir başkasıydı. Kendimi dışarıdan izliyormuş gibi soyutlanmıştım bulunduğum durumdan. Uraz anlamdıramadığı bakışları ne olduğuna dair gözlerimde en ufak bir ip ucu arar gibi meraklıydı. Yavaş yavaş tekrar an'a dönerken Urazın sesi gelmeye başlamıştı kulağıma.

"Sana diyorum Maviş. Duyuyormusun beni?"

Derin bir nefes alıp kendimi toparlamaya çalıştım. Sakin kalman gerekiyor Gizem. Belki de o değildi. Hem o olsa neden bunca zaman sonra çıksın karşına senden başka gören de yok. Sencede biraz tuhaf değil mi?

İç sesim haklıydı. Peki ya şuan Uraz'ın avuçlarının arasında duran bileklik. Gözleriyle onu işaret etmişti bana. Bu da mı hayaldi. Avuçlarının arasındaydı işte. Olmayan biri nasıl sana bişeyleri işaret edebilir Gizem. Hem o bilekliği herkes yapabilir. Belki yoldan geçen biri düşürmüştür olamaz mı?
İç sesim yine haklı olabilir miydi. Bu bileklik koparılan papatyaların birbirlerine tutturularak yapılabilecek basit bir bileklikti.

"Sen iyi değilsin. Titriyorsunda bir çeşit kriz falan mı geçiriyorsun?"

İç sesime dalmış Uraz'ın bana olan sorularını yanıtsız bırakmıştım.

"Bu böyle olmayacak hastahaneye gidiyoruz."

Hareket etmediğimi daha doğrusu edemediğimi görünce bana biraz daha yaklaşmıştı.

Gerçekten?

Ben şuan neden dudaklarımı kıpırdatıp hergün aksi olsa dahi söylediğim yalanımı söyleyip 'iyiyim' diyemiyordum. Zihnimde fırtınalar eserken neden şuan tek kelime dökülmüyordu dudaklarımdan.
Peki ya bedenim. Uraz bu kadar dibime girmişken neden bir kaç adım atıp aramıza mesafe açamıyordum. Şuan tek yapabildiğim nefes almakti. Hareket edemiyordum. İçimi panik dalgası kaplarken Uraz'ın ne yapmaya çalıştığına baktım. Yüzüm bile o kadar ifadesizdi ki.

Elini kaldırıp yavaşça yüzüme çıkartıp yavaşça okşar gibi silmişti yüzümü.

"Ağlama."

Ağlamak mı? Ben şuan ağlamıyordum ki. Uraz kaşlarını çatmış tekrar göz yaşımı silmişti. Sanırım sözünü dinlemediğim için hafif sinirlenmişti. Ben göz yaşlarıma bile söz geçiremezken nasıl korkularımla baş edebilecektim. Elleni narince yanağımda dolaştırıp geri çekmişti.

"Hadi arabaya geç."

Onu bu kadar kibar ilk defa görüyordum. Kurduğu cümle emir kipindeydi ama ses tonu rica eder şekildeydi. Haraket etmediğimi daha doğrusu edemediğini görünce yavaşça belimden tutup beni yönlendirmişti. Diğer eliylede elimi tutmuştu. Titreyen ellerim onun buz gibi olan elini bulduğunda biraz daha çabalayıp ondan destek almak için daha sıkı tuttum elini. Arabanın kapısını açıp binmem için bana yardım etti. Hala şaşkın bakıyordu bana fark ettirmemeye çalışsada anlayabiliyorum. Ön taraftan dolaşıp şöfor kısmına geçtiğinde arabayı çalıştırdı. Benimse tek yaptığım onu izlemekti. Arabayı sürmeye devam ederken göz ucuylada iyi olupolmadığıma bakıyordu.

"Konuşmayacak mısın?"

Konuşmak.. Ben hiç susmamıştım ki. Sesim her zaman haykırış olarak çıkmıştı ama duyanım yoktu. Duyanda anladığını sanıp destek olmaya çalışmıştı. Ben kimseden destek beklememiştim oysaki. Tek istediğim biraz olsun gerçekten anlaşılmaktı. İçimdeki çığlığı bastıracak başka bir sesti aradığım.

"Hastahaneye gidiyoruz."

Zaten oranın bunaltıcı atmosferimden kaçarken şu durumda oraya gidemezdim. Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım. Tek istediğim sessiz bir ortamda biraz kalıp normal halime dönmekti şuan. Nefes almaya ihtiyacım vardı.
Uraz derin bir nefes alıp arabayı trafikte sıyrılmak için kenara çekip durdu. Derin bir nefes alıp bana döndü.

"Peki.
Artık konuşacak mısın?"

Cevap veremedim bir kaç dakika bekledikten sonra tekrar sabırla derin bir nefes aldı.

"Neden bu haldesin bilmiyorum. Konuşamıyorsunda. O yüzden ben sana sorucam sende başınla evet yada hayır diyeceksin, tamam mı?"

Titremelerim geçmiş az önceye göre bedenen de daha iyi hissediyordum kendimi. Şuan tek sorun halsizlik ve konuşamamamdı. Başımla sorusunu onayladım.

" Seni evine bırakmamı istermisin?"

Başımla hayır demiştim. Ailemin benibu halde görüp daha da telaşlanmalarını istemiyordum. Bu sefer onları asla atlatamazdım. Doktoruma anlatırlardı her şeyi. Ev şu durumda gideceğim en son yerdi.

"Arkadaşlarına haber vereyim mi?"

Hayır demiştim bu soruya da kendimce. Onlarada açıklama yapacak halde değildim şuan. Telaş yapacaklardı. Bir süre araçtan dışarı bakıp kasılmış yüz hatlarıyla bana döndü.

"Peki.

Bu hale gelmende birilerinin payı varmı?"

Bu sorunun cevabını ben bile bilmiyordum ki sana cevap vereyim. Belki vardı belki de yok. Belki oradaydı belki de herşey bir hayal. Daha olanları yada olduğunu sandıklarımı tam olarak algılayamamıştım bile. Yine dalıp gittiğimi fark eden Uraz kendi kendine bişeyleri onaylayıp arabayı çalıştırdı. Ne yaptığını anlamak için ona baktığımı fark ettiğinde net bir şekilde konuşup bana cevap verme hakkı tanımamıştı bile.

"Bana gidiyoruz. Kendini toparladığında seni evine bırakırım."

Sessiz geçen kısa yolculuğumuz tanıdık olan evi görmemle son bulmuştu. Bir zamanlar bu ev rahatsızlanmama sebeb olmuşken şimdi kendimi toparlamam için bir mekan olmuştu. Benim şimdi bu eve gelmem ne kadar doğruydu? Kapıdaki korumalar kapıyı açtığında evin bahçesine giriş yaptık.

SİRİUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin