"Gizem iyimisin?"
Yine bir tepki yoktu. Ama daha yakın olduğum için ne mırıldandığını duyabiliyordum. Ben dediklerinde takılı kalırken Akın da neler olduğunu anlamaya çalışıyordu bense Gizem'in ağzından dükülen ve sürekli tekrarladığı o cümleyi.
"Ben suçsuzum. Ben suçsuzum. Ben suçsuzum..."
Sürekli aynı şeyi tekrarlayıp duruyordu. Akın'a doktor çağırmasını söyleyip Gizem'in karşısına geçip yere oturdum. Temkinli davranmaya çalışarak ellerimi ona uzatıp ellerini yüzünden indindirdim.
Bakışları beni bulsada boş bakıyordu. Yine bi tepki vermezken onu omuzlarından tutup kaldırdım.
Sanki robot vardı karşımda. Ne yaparsam nasıl yön verirsem uyguluyordu.
İkimizde karşılıklı ayakta bekliyorduk. Ben onu incelerken o etrafı incelemeye başladı. Birden beni ittirip dokunma die bağırdı. Boşluğuma geldiği için bi kaç adım geriledim.
"Dokunma!!"
Gizem birden sağ solu dağıtmaya başladı. Yatağı, masanın üzerinde bulunan eşyaları, eline ne geçerse dağıtıyordu.
Engel olmaya çalışsamda izin vermiyordu. Neden böyle davrandığını anlayamamıştum. Belki de içindeki fırtınayı böyle dışa vuruyordu. O yüzden sadece durmasını bekledim. O esnada odaya Derya girdi. Bakışları benim burada olmamı sorgulasada şuanda hesap sormanın zamanı değildi. O da farkındaydı.
Her yer her yerdeydi. Derya şaşkınlıkla ve telaşla Gizem'e yaklaştı. Onu sakinleştirmek adına sakin ve yumuşak bir ses tonuyla adını seslendirmişti.
"Gizem?"
Gizem Derya'nın sesini duymasıyla duraklamıştı. Yavaş yavaş yönünü bize döndüğünde göz yaşlarının sel olup aktığı yüzü solgundu. Şuan öyle kötü görünüyordu ki buna ben sebep olduğum için duyduğum pişmanlık paha biçilemezdi.
Derya ona bir adım daha yaklaştı. O ise sadece Derya'yı izliyordu.
"Gizem. Ben buradayım. Yanındayım. Geçti tamam mı? Herşey geçmişte kaldı."
Gizem göz yaşları eşliğinde kafasını iki yana salladı onu onaylamazcasına.
"Geçmiyor Derya. Geçmiyor. Anladın mı?"
Ellerini saçlarına götürüp çekiştirdi saçlarını. Derya da nasıl davranacağını nasıl yaklaşacağını bilmiyor gibiydi. Gözüm kapıya kaydı. Nerde kalmıştı bu Akın.
Kurumuş dudaklarını yalayıp konuşmaya çalıştı tekrar.
" Ben kaçmaya çalıştıkça daha çok yaklaşıyor. Ben unutmaya çalıştıkça daha çok hatırlatıyor kendini. Ben mutlulukla uyuduğum gecelerin sabahında ağlayarak kalkıyorum."
Sesi sonlara doğru kısılmıştı. Derya da ağlıyordu onunla beraber. Ne oldu ne yaşandı bilmiyorum ama bu kızın yaşadıkları sıradan basit bişey değildi.
Derya ona sarılmak için bi adım daha atıcaktı ama onu durdurdu.
" Yaklaşma!!"
" Tamam. Tamam. Buradayım bak. Yaklaşmıyorum. Sakin ol lütfen."
"Çıkmak istiyorum ben buradan."
Gizem dengesini kaybedip biraz sendelemişti. Ayakta duracak hali yoktu. Derya onu tutucaktı ki elini öne doğru uzatıp onu durdurdu.
"Çıkmak istiyorum. "
Kapıya doğru tekrar hamle yaptı ama daha bir adımını atamadan olduğu yerde kalıp bir yerlere tutunmaya çalışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİRİUS
Teen FictionGeçmiş, gerçekten geçmişmiydi? Bitmişmiydi gelecek ile olan kavgası? Peki kimdi kazanan.. Gelecek olanın geçmişi mi daha acımasızdı, yoksa geçmişin yaşananları mı? Hangisi daha çok yaralardı insanı? Babasının işi dolayısıyla başka bir şehire taşına...