Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur iyi okumalar.
Hastahaneden çıkalı bir hafta olmuştu neredeyse. Günler öyle hızlı geçmişti ki farkına bile varamamıştım.
Derya ve Mert'e yaşadıklarımı anlattıktan sonra benim için kabus gibi geçen tedavi sürecinden de kısaca bahsedip konuyu orada kapatmıştık.
Çünkü ne daha fazlasını anlatacak gücüm nede daha fazlasını hatırlayıp ruhumu ayakta tutabilceğim direncim kalmıştı. İkisi de beni anlayıp tek bir soru dahi sormamışlardı zaten.
O günden sonrası normal geçmişti. Her zamanki gibi okula gidip sıradan hayatımıza devam ediyorduk. Ama bu süre zarfında ne Akın'ı ne de Uraz'ı görmüştüm. İkiside okula gelmemişlerdi.
Yeni bir haftaya başlıyorduk. Vee pazartesi sendromu denen illetle beraber yanına annemin uyandırma sanatı ve teknikleride eklenince tam bir Çin işkencesi çekiyordum.
Ve sonuç yine uyku ve uyanıklık arasında zeminle buluşmuş bir adet değerli popom!!
Zorlukla açtığım tek gözümle hala yerde oturmuş anneme sitemkar şekilde bakıyordum.
"Yazık değilmi ama bana ya. İnsan kızını öperek uyandırır be kadın!
Sense terlik şhow yaparak uyandırıyosun." DedimVe ardından bilmiş bir eda takınarak ekledim.
" Bence bu konu hakkında kendinizi geliştirmelisiniz Esma hanım."
" Sen daha uyanamadın galiba Gizem."
Diğer ayağındaki terliğide alarak bana doğru salladı.
"İstersen uyanmana yardımcı olabilirim CANIM KIZIM!!"
Ellerimi havaya kaldırdım teslim olur gibi. İkinci terliği yemeye hiç niyetim yoktu.
" Hop hop hop! Tamam değerli bayan siz kazandınız. Zafer sizindir. Kalkıyorum."
Bu sefer az önce benim takınmış olduğum bilmişlik edası annemin yüzünde belirdi.
" Beş dakikan var."
Elindeki terliği işaret ederek ekledi.
"Yoksa kendimi geliştirme konusunda üzerinizde deney yapmak zorunda kalıcağım hanımefendi."
Kaşlarımı hayretle kaldırırken hayretle de konuştum.
"Vay be ne kadar da normal bir anne. İlginç."
Ses tonumdaki alay ve hayret tınısıyla annemde gülümsemişti.
Ardından benim ses tonumu ve cümlemi taklit ederek odadan çıktı."Vay be ne kadar da normal bir evlat. İlginç."
Yerden destek alarak ayağa kalktım. Bu kadının sağı solu belli olmadığından az önceki tehditden dolayı hızlıca işlerimi halledip üzerimi de giyindikten sonra odadan çıkıp merdivenlere yöneldim.
Tam da tahmin ettiğim gibi annem elinde terlik bana doğru geliyordu. Kolumdaki saate gözüm kayınca sadece 4 dakika geç kaldığımı fark etmiştim. Normalde bu kadar hızlı hazırlanamazdım, sanırım bu Esma Sultanın sihirli dokunuşu sayesindeydi.
Annemde beni görünce merdivenleri çıkmaktan vaz geçip tekrar mutfağa yöneldi tabii ardından da ben. Sabah sabah ikinci terliği yemeğe hiç niyetim yoktu.
....
Annemle aksiyon dolu bir sabahı ardımda bırakıp Derya ile okula gelmiştik.
İçimde anlamlandıramadığım bir sıkıntı vardı ama daha çözememiştim.
Fazla üzerinde de durmadım zaten. Herşeyi akışında yaşamakdı bundan sonra ki planım. Zaten hayat bir şekilde planları alt üst edip kendi planladığı senaryoyu bize yaşatıyordu. Düşünerek kafayı yemenin bi anlamı yoktu. Yaşanılacaksa yaşayacaktım, ağalyacaksam ağlayacaktım, güleceksem de gülecektim. Kaçışım yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİRİUS
Teen FictionGeçmiş, gerçekten geçmişmiydi? Bitmişmiydi gelecek ile olan kavgası? Peki kimdi kazanan.. Gelecek olanın geçmişi mi daha acımasızdı, yoksa geçmişin yaşananları mı? Hangisi daha çok yaralardı insanı? Babasının işi dolayısıyla başka bir şehire taşına...