Kazanacakken kaybettiğimize mi yanayım yoksa Uraz'ın şuan beni öldürecekmiş gibi bakmasından mı korkayım bilemedim. Artık adama da hak veriyordum. Sürekli istemeden ben tarafından bi belayla karşılaşıyordu.
Tekrar ona bakarken gördüğüm surat ifadesiyle besmele çektim.Bismillahirrahmanirrahim. Ayağamı kalktı o. Yok canım daha neler bilerek olmamıştı sonuçta.
Gizem bu sefer ciddi ciddi yandın kızım.
Eyvaaah!!
Harbi geliyor. Bana doğru geliyor.
E bu geliyo ama. Hemde pek bi sinirli geliyor.Dudağımı dişleyip bu sefer sonumun gelmesini bekledim...
Bizim takımdan hayıflanma sesleri gelirken karşı takımdan sevinç nidalari geliyordu kulağıma. Gözlerim şuan bana doğru gelen Uraz'da kulaklarım ise öğrencilerden gelen boş gürültüdeydi. Boş gürültüye Deryanın sesi eklenince bakışlarımı ona deydirip tekrar Uraz'a çevirdim. Sanki gözlerimi çektiğim anda üzerime saldıracakmış gibi bir panik vardı içimde haklı olarak.
"Cidden artık merak ediyorum doğrusu. Her seferinde nasıl bu çocuğun başına bela açabiliyosun. İstesen başaramazsın biliyorsun değilmi?"
Deryanın yarı kızgın yarı eğlenen sesiyle ona hak vererek başımla onayladım.
"Bu sefer sıçtım galiba."
"Yok canım. Onu yapmıştın zaten bu sefer sıvıyosun. Yalnız bayağ sinirli sinirli geliyo bu kaçsanmı ki?"
Çok mantıklıydı.
Tam arkamı dönüp bir adım atmıştım kiiii gelen sesin sahibi nedeniyle durmak zorunda kaldım. Koşsam yakalardı da kesin o bacak boyuyla.
" Sakın!!
Dur durduğun yerde uğraştırma beni."Hiç bişey olmamış gibi kaşlarımı kaldırıp soru sorar gibi ona döndüm. Deryanın ise bana acıyan bakışları dikkatimi toplamada pek yardımcı olmuyordu açıkcası.
"Gerçekten merak ettiğim için soruyorum. Belanı mı arıyorsun yoksa gerçekten bu kadar sakarmısın."
Yanlız cümleye bakıldığında çok sakin sıradan bir soru gibi dursada ses tonu ve o yüzündeki ifade hiçte masum bir soru gibi durmuyor aksine tehdit barındırıyordu. Sanki zaten ölecek bi insana son kez isteğinin sorulması gibi boş ve anlamsız.
" Yoo hiçte sakar değilim. Belamı da aramıyorum. Adı üstünde ufak bi kaza bilerek atmadım anlayacağın. "
Dedim biraz masum bi sesle. Biraz da ciddi durmaya çalışarak. Zaten onun despotluğu karşısında ciddi durmamak imkansız kalıyordu. Gerçi bugün sanki ayrı bir huysuz duruyordu ama sonuçta Uraz aynı Urazdı.
"Sabır!"
Bir süre sakın kalmaya çalıştıktan sonra tekrar devam etti cümlesine.
" Kadınsın diyorum sabrediyorum ama sabrımın da sonu tükenmek üzere. Sonunda canı yanan sen olursun. Git, denginle oyna! "
Ben her zaman ki gibi yine bağırıp çağırır sanmıştım ama bu sefer sakin sakin tehdidini etmişti. Aslında bu daha çok ürkütmüştü. Bağırsa bu kadar etkisi olmazdı eminim. Yüzündeki ifadesi zaten konuşmasına bile gerek bırakmıyordu. İçimden bende bir sabır çektim. Tamam her seferinde bi şekilde ona zarar veriyordum ama bunda hiçbir suçum yoktu. Yanımdaki bana çarpmasa top ona değil karşı takıma gidecekti. Sanki bile isteye ona atmışım gibi birde tehdit ediliyordum. Neymiş canım yanarmış.
O alışık nasıl olsa yanmaya biraz da Uraz yaksın sorun olmazdı. Ama yaktığı kadar bende yakardım. O da bunu bilmeliydi. Çünkü hayat sen geri adım attığında peşini bırakıp vaz geçmiyordu. Aksine zaten düştüğün için bir darbede o indiriyordu. Benim darbem belki onu yıkmaya yetmezdi ama kendimin, dik ve güçlü olduğunu yine bana gösterirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİRİUS
Teen FictionGeçmiş, gerçekten geçmişmiydi? Bitmişmiydi gelecek ile olan kavgası? Peki kimdi kazanan.. Gelecek olanın geçmişi mi daha acımasızdı, yoksa geçmişin yaşananları mı? Hangisi daha çok yaralardı insanı? Babasının işi dolayısıyla başka bir şehire taşına...